One more hour translate Turkish
172 parallel translation
Only one more hour.
Sadece bir saat daha.
One more hour.
Bir saat kaldı.
One more hour.
Bir saat daha.
One more hour, huh?
Bir saat daha, ha?
- There's only about one more hour of daylight left.
- Günışığı bir saat daha burada.
One more hour aloft and I'd have been done for.
Bir saat daha havada kalsam hapı yutmuştum.
- One more hour.
- Bir saat daha var.
I suppose he can stand for one more hour
Sanırım bir iki saata varmaz ölür gider
One more hour and we have them beaten!
Bir saat sonra onları yenmiş olacağız!
I'm afraid that Cherepanov's unit can't hold out one more hour.
Korkarım ki, Cherepanov'un birliği bir saat dayanamaz.
Now that you've had a sip of poison tea,... at the most I can wait here one more hour.
Çaydan bir yudum almanla işin bitmiş oluverdi.
I don't want to stay on this island one more hour.
Bu adada bir saat daha fazla kalmak istemiyorum.
Just one more hour.
sadece 1 saat daha.
If we can last out one more hour, we're safe.
Eğer bir saat daha geçirirsek güvendeyiz.
One more hour.
Bir saat.
You let me stay here for one more hour and I'll show you me crazy.
Burada bir saat daha kalmama izin ver sana ne kadar deli olduğumu göstereyim.
Well, maybe just one more hour.
Pekala, belki bir saat daha izleyebilirim.
We have more to see, but we have only one more hour of light.
Görmeniz gereken çok yer var ama bir saat içinde hava kararacak.
One more hour, Crane.
Bir saat daha, Crane.
- One more hour.
- Bir saat daha.
I'll give you one more hour.
Bir saatin daha var.
We'll let them sleep one more hour.
Bir saat daha uyusunlar.
Just one more hour.
Bir saat daha.
One more hour in this town- - I'll kill somebody.
Bu şehirde bir saat daha kalırsam birini öldüreceğim.
just give me one more hour, okay?
Bana bir saat daha ver, olur mu?
We'll give it one more hour.
Ona bir saat daha vereceğiz.
One more hour until it is completely restored.
Tamamen onarılması, bir saat daha sürer.
Just one half hour more.
Yarım saat daha.
They've got just about one hour more.
Yaklaşık bir saatleri daha var.
One week from tonight at the same hour I shall have more film for you.
Bu geceden bir hafta sonra, aynı saatte size daha fazla film getirmiş olacağım.
In the bathroom, it took me... more than one hour to get out of the tub without making noise.
Küvetten ses çıkarmadan çıkmak bir saatimi aldı.
Listen, tennyson, you cannot stay in there one more hour.
Dinle, Tennyson. Orada artık bir saat bile kalamazsın.
With the atomic weapons almost ready to use, it was hour of Truman to make a final ultimatum to the Japanese e one more time, the advice of Stimson it was rejected.
Nükleer silâhların neredeyse kullanıma hazır olmasından mütevellit Japonlara son bir ültimatom vermenin vakti gelmişti. Stimson'un tavsiyesi yeniden geri çevriliyordu.
We had one hour and stocking, a little more, to go in formation in one pretty night on the Pacific with the moon and clouds that seemed pompons.
Önümüzde, güzel bir Pasifik gecesinde mehtaplı ve ponpon şeklindeki, pudra ponponu şeklindeki bulutlarla harekete hazır bir şekilde gidilecek, yaklaşık bir buçuk saatlik yol vardı.
It should take us one hour to get out - or more.
Çıkışımız bir saat ya da fazla sürmeli.
On the other hand, when they're moving in a more leisured way, at about 25km an hour, the style proves to be a very economic one, demanding considerably less energy than an antelope moving four-footedly at the same sort of speed.
Öte yandan, saatte 25 kilometre gibi rahat bir tempoda hareket ettiklerinde tarzları çok ekonomik olur ve aynı hızda dört ayak üstünde giden bir antiloptan çok daha az enerjiye ihtiyaç duyarlar.
If you take more than one hour, I'll accuse you of high treason!
Bir saatten fazla zaman harcarsanız, vatana ihanetle suçlanacaksınız!
And, in one single hour, I gave you... more love than I'd even given you over the past two years!
Ve o bir saat içinde.... son iki yıldır vermediğim sevgiyi... sana sundum!
Okay, let's try to take one more call before the hour's up.
Tamam, programımız bitmeden bir telefon daha alalım.
It was there more or one less hour.
Daha fazla en azından bir saat oradaydı.
Adam will not spend one more fucking hour in any fucking jail!
Adam hiçbir lanet kodeste bir saat daha geçirmeyecek.
Please, could I ask you, just give us one more half hour.
- Hayır.
You won't be sorry. One half hour more, okay? Please.
Pişman olmayacaksınız, yarım saat daha.
Have you ever been with a woman for more than one hour?
Aşk, acı çektiklerinde yanlarında olmaktır. Bir saatten fazla bir kadının yanında kaldın mı sen hiç?
- Permission granted for one hour. - More than I need.
- Bir saatlik izin verildi.
There's more, asshole, and you got one hour left before I clean up all of you.
Daha var, dallama, ve bir saatiniz var hepinizi temizlememden önce.
In the course of one hour Miranda had checked more single women's boxes than her gynecologist.
Bir saat içinde Miranda jinekoloğundan daha fazla "Bekar kadın" kutucuğunu işaretlemişti.
Just one hour more
Sadece bir saat kaldı.
Air traffic at Kennedy Airport was delayed for more than one hour, due to a failure in the radar system.
Radar sistemindeki bir arıza nedeniyle, Kennedy Havaalanı hava trafiğinde bir saati aşkın rötarlar yaşadı.
Just one more hour.
- Geceyarısı
Games shouldn't last more than one hour.
Oyunlar bir saatten fazla sürmemeli.
one more time 797
one more 931
one more shot 23
one more day 57
one more chance 34
one more minute 37
one more round 22
one more drink 18
one more thing 865
one more to go 21
one more 931
one more shot 23
one more day 57
one more chance 34
one more minute 37
one more round 22
one more drink 18
one more thing 865
one more to go 21
one more game 27
one more step 47
one more stop 17
one more week 20
one more question 124
one more try 17
one more big push 18
one more push 33
one more word 46
more hours 22
one more step 47
one more stop 17
one more week 20
one more question 124
one more try 17
one more big push 18
one more push 33
one more word 46
more hours 22
hours 6338
hour 409
hours ago 400
hours left 40
hours later 138
hours earlier 17
hours from now 39
hours to go 16
hours straight 73
hours a week 59
hour 409
hours ago 400
hours left 40
hours later 138
hours earlier 17
hours from now 39
hours to go 16
hours straight 73
hours a week 59
hour ago 73
hours away 26
hours now 24
hours of community service 33
hours a day 443
hours and 143
hour and 17
hour shift 40
hours or so 21
hour drive 72
hours away 26
hours now 24
hours of community service 33
hours a day 443
hours and 143
hour and 17
hour shift 40
hours or so 21
hour drive 72
hour flight 49
hour surveillance 22
hour hold 19
hour day 25
hour days 31
hour and a half 25
hour window 16
hour shifts 36
hour period 17
hour surveillance 22
hour hold 19
hour day 25
hour days 31
hour and a half 25
hour window 16
hour shifts 36
hour period 17