One moment translate Turkish
4,958 parallel translation
One moment.
Bir dakika.
One moment.
Müsaadenizle.
One moment, please.
Bir saniye lütfen.
I see, one moment please.
Anlıyorum, bir dakika bekleyin lütfen.
One moment please.
Bir dakika lütfen.
- One moment...
- Bir dakika.
One moment.
Bekleyin biraz.
- One moment. Do not hang up.
- Bir dakika, kapatmayın.
Could you just excuse us for one moment?
Bize biraz müsaade eder misiniz?
Just one moment, please.
Bir saniye, Iütfen.
One moment, please.
Bir dakika, lütfen.
No, one moment.
Hayır, bir dakika.
Your honor, one moment before you bring in the jury.
Sayın hakim, jüri gelmeden önce bir dakikanızı alabilir miyim?
Mr. Hiroshi one moment please!
Sayın Hiroshi bir dakika lütfen!
One moment, I'm sorry.
Kusura bakmayın, biraz bekleteceğim.
Only one moment will be its match.
Onun için bir anlık bir maç olacak.
So he instantly gained my respect from just- - from just that one moment.
Bu yüzden o an anında saygımı kazandı.
One moment, you're okay, and then the next moment, you're just... Frozen, and you can't move.
Bir dakika önce hiç bir şeyin yok sonra donmuşsun ve kımıldayamıyorsun.
Could you wait one moment?
Bir dakika bekler misiniz?
One moment, please.
Bir saniye, lütfen.
There wasn't one moment in time where I thought I was gonna quit the game after I chopped my finger off.
Parmağımı kestikten sonra bir an için bile yarışmayı bırakmayı düşünmedim.
Can't you put your jealous rage aside for at least one moment and be supportive?
Kıskançlık öfkeni en azından bu seferlik bir kenara koyup bana destek olabilir misin?
One moment in his whole life. I care more about how he lived.
Yalnızca hayatının bir dakikası.
Yes, just one moment.
Evet, bir dakika.
one moment please.
Bir saniye, lütfen.
One of my suppliers from the restaurant- - I'll be a moment.
Lokanta tedarikçilerimden biri, hemen döneceğim.
This is the moment to come forward, Ms. Pine.
Öne çıkan anlardan biri bu Bayan Pine. - Lütfen.
Now, I ask you to go back to that moment one more time.
Şimdi bir kere daha o anı düşünmenizi istiyorum.
We just sat there for a moment, bit of quiet contemplation, one man, another substantially smaller man.
Orada öylece, biri küçük olmak üzere iki adam sessizce oturduk işte.
This is our moment if ever there was one.
Harekete geçmemiz bir zaman varsa o şimdi.
"Don't let it be forgot " that once there was a spot, " for one brief shining moment,
"Sakın unutturma bir zamanlar, kısa bir süre parlayan Camelot diye bilinen bir yer olduğunu."
One moment.
- Bir dakika.
Sir, I'd like some private moment with my mother one last time.
Bayım, annemle son bir kez zaman geçirmek istiyorum.
I'll give you a moment since you so clearly need one.
Sana biraz müsaade edeyim ihtiyacın olduğu çok belli.
There are too many moments when we are unbreakable, and in this moment, we are one family.
Bozulamadığımız zamanlarda bir sürü anlarımız var ve bu anlarda, biz tek bir aileyiz.
So one little interruption at just the right moment, not gonna be the end of the world.
Aramıza girdin diye dünyanın sonu gelecek değil.
Your honor, 10 minutes ago, I heard a news report that a man sounding like Lloyd Gibbs was arrested for murder tragically similar to the one my client is on trial for at this very moment.
Sayın hakim, 10 dakika önce haberlerde Lloyd Gibbs'e benzeyen bir adamın cinayetten tutuklandığını duydum. Trajik bir şekilde, aynı benim müvekkilimin yargılandığı davaya benziyor.
The moment when two souls declare that they have become one.
İki kişinin tek bir kişi olacağı ilan edildiği anda.
I knew something was going on with her from moment one.
Onda bir sorun olduğunu biliyordum.
Yes, of course, one moment.
Elbette, lütfen bekleyin.
From this moment on, I dedicate this church to one cause.
Bu andan itibaren, bu kiliseyi tek bir amaca adıyorum.
Not one of these would-be commanders in chief took a moment to stand with a line officer.
Başkan adayı olan bu insanların hiçbiri yüzbaşının arkasında durmak için kılını kıpırdatmadı.
No, you don't know that,'cause you're all running around, doing this and doing that, but for me, the world has completely stopped spinning, and I'm just... stuck in this one horrible moment,
Hayır, bilmiyorsunuz. Çünkü siz koşturup duruyorsunuz, bir sürü iş yapıyorsunuz. Ama benim için artık dünya dönmüyor.
As of this moment, Kiera Cameron is public enemy number one.
Şu andan itibaren Kiera Cameron bir numaralı düşmanımız.
Now, I make no excuses for past sins, but in the one moment when you two could have chosen to stand by me, to believe in me
Geçmişimde yaptığım kötülükler adına bir mâzeretim yok.
There was a moment in the race when it was one to nothing, right?
Yarışın bir bölümünde durum 1-0'dı, değil mi?
Even in a moment of immeasurable sorrow like this one, we're given a choice.
Böyle keder dolu bir anda bile bize bir seçim sunuluyor.
That was one nice moment.
Hoş bir andı.
But I really feel this one best captures the moment.
Ama an'ı en iyi yakalayanı bu bence.
- for one moment. Please, Kenny.
- Beni bir an için mutlu et, lütfen Kenny.
At the moment, no one.
- Şimdilik kimseyi.
one moment please 57
moment 126
momento 18
moments 28
moments later 23
moment of truth 61
moments ago 30
one more time 797
one month later 23
one more 931
moment 126
momento 18
moments 28
moments later 23
moment of truth 61
moments ago 30
one more time 797
one month later 23
one more 931
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one more minute 37
one more round 22
one more thing 865
one more drink 18
one more to go 21
one more game 27
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one more minute 37
one more round 22
one more thing 865
one more drink 18
one more to go 21
one more game 27