English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / One more day

One more day translate Turkish

1,188 parallel translation
We'll work it out, but the court said he has to be in them one more day.
Halledeceğiz, ama mahkeme bir gün daha kelepçeli olmasını emretti.
I'm not waiting one more day okay?
* Bir gün daha beklemeyeceğim, tamam mı?
- Maybe we can keep him one more day. - Please.
- Bir gün daha kalabilir belki.
Listen, why don't you just give it one more day?
Baksana, neden bir gün beklemiyorsun?
One more day, that fucking shirt's gonna go back to New York on its own.
Bir gün daha sabret sonra o pis şort geldiği gibi New York'a geri dönecek.
That I would give it back in a second if it meant I could have one more day with him.
Onunla bir gün daha greçirmek için hiç düşünmez verirdim.
We'll have to hang around one more day.
Bir gün daha etrafta takılmalıyız.
You couldn't hold out one more day?
Bir gün daha idare edemezler miydi?
If the Doctor has a way to keep your mother with us, even for one more day, we have to let him try.
Eğer, Doktor anneni bizimle beraber fazladan bir gün daha geçirmesini sağlayacak bir yol biliyorsa, bunu yapmasına izin vermeliyiz.
After you've spent at least one more day in Sick Bay.
Revir'de geçireceğiniz, fazladan bir günden sonra
You have maybe one more day before there are mass desertions.
- Toplu firarlardan önce belki bir gününüz daha var.
One more day closer to Vegas.
Vegas'a bir gün daha yaklaştık.
What if I were in a coma, and the doc said, "One more day"?
Ya komada olsaydım ve doktor da "Bir gün daha." deseydi?
And all the sweethearts That e'er I had They'd wish me one more day to stay
Ve sahip olduğum tüm sevgililer Diliyorlar bir gün daha yaşamamı
No, Dr Black said one more day just to be sure.
Hayır, Dr Black emin olmak için bir gün daha tutacakmış.
Just one more day.
Londra'ya bu kadar erken gitme.
All right, it's one more day.
Sadece bir gün!
Oh, I really need one more day, Mom.
Bir güne daha ihtiyacım var, anne.
Wouldn't you give anything just to have one more day with Emily?
Emily'le sadece bir gün daha geçirmek için her şeyini vermez miydin?
And tonight, I think he might be able to use that aching old arm one more time to push the sun back up in the sky and give us one more day of summer.
Ve bu gece, sanırım o ağrıyan kolunu bir kez daha kullanabilir güneşi ittirip gök yüzüne geri getirmek için ve bize güzel bir yaz günü daha yaşatmak için.
One more day...
Bir gün daha.
One more day.
Bir gün daha.
Just one more day.
Sadece bir gün daha.
Just one more day until we can take over the world.
Sadece bir gün sonra dünyayı yöneteceğiz.
Just one more day of school to get through, girls... before tomorrow night.
Sadece bir günlük okul kaldı kızlar... yarın gece için.
God's given us one more day.
Tanrı, bize bir gün daha bağışladı.
Every day we have is one day more than we deserve.
Sahip olduğumuz her gün hak ettiğimizin bir fazlasıdır.
There will be other dinners but... if you keep doing this, you will get killed one day... and then there will be no more dinners.
Başka yemekler de yiyeceğiz. Ama böyle devam edersen bir gün kendini öldürteceksin ve yemek yiyemeyeceğiz.
One more jostle, you wretched shirk-a-day.
Son bir itip kakma daha, seni kaytarıcı.
One day, you'll be standing where I am and believe me, you won't like it any more than I do.
Bir gün Benim olduğum yerde duracaksın Ve inan bana O durumdan hoşlanmayacaksın! Ve üstelik
Mr. Neelix and I have completed our three-day trade mission with the Tak Tak, one of the more unusual species we've encountered in the Delta Quadrant.
Bay Neelix ve ben, Delta Çeyreğinde bu güne kadar karşılaştığımız in ilginç tür olan, Tak Taklar ile üç gündür yaptığımız pazarlıkları bitirdik.
I cannot love for more than one day
Ama âşık olamam bir günden fazla
Like a prisoner getting one day out in the sun, it just made the prison seem that much more dismal.
Bir mahkûmun güneş altında bir gün geçirmesi gibi sonuçta hapishaneyi daha da kasvetli yapar.
'One day my mum went to work'and was told she couldn't work there any more'because she was a Muslim.
'Bir gün annem işe gitti've artık ona orda çalışamayacağını söylediler'çünkü o bir müslümandı.
Hey, if it makes'em feel like more than an answering machine for one day a year, let'em dream.
Kendilerini yılda bir gün bir telesekreterden daha fazla göreceklerse bırakalım görsünler.
And every day she becomes a little more gone, a little more forgotten until one day, she doesn't exist at all.
Her gün de biraz daha yitiyor, biraz da unutuluyor ta ki bir gün, hiç var olmayana dek.
In one day it befall more trees that 500 men in a month!
500 adamın bir ayda kesebileceğinden daha fazla ağacı bir günde kesebilecek.
I wait all day, just hoping for one more minute with you and I don't even know you.
Bütün gün, seninle bir dakika geçirmeyi umarak bekledim üstelik seni tanımıyorum bile.
[Narrator] High on Everest Roger's G.P.S. Was putting out data... that one day may give geologists more insight into earthquakes.
Everest'in zirvesinde, Roger'ın GPS'i, bir gün jeolojistlere depremleri daha iyi sezme imkanı verebilecek verileri ortaya çıkarıyordu.
But then one day there were no more boils.
Ama bir gün hic ciban kalmadi.
One more trick and I promise I will make your lives miserable from the day I say, "l do." Got it?
Bir numara daha çekin, yemin ederim, "Ediyorum" dediğim andan itibaren hayatlarınızı zindana çeviririm, anladınız mı?
A dream that one day we could change this place make it more like your homeland.
Bir gün burayı değiştirip... senin vatanına benzer bir hale... getirmemizle ilgili bir rüya.Rüzgar kapanı.
We traveled through space one day, beyond the sky. Now I know... There is no more space in our hearts.
Günün birinde, nasıl olsa cennette karşılaşacaktık ama şimdi biliyorum ki, o artık kalplerimizde değil.
I hope that one day America can be more like Endor.
Bir gün Amerika'nın Ewok'ların memleketi Endor gibi olmasını umuyorum.
Before we adjourn for the day, there's one more thing.
Bugünkü oturumu kapatmadan önce belirtmek istediğim birşey daha var.
I make more money in one day than you do in your entire lives combined!
- Hey, Kaufman! - Ben bir günde hepinizin hayatınız boyunca kazandığınızdan daha fazla para kazanıyorum. - Kaufman!
You'll find more danger in one day in any city in the world... than you will ever find in those forests.
Dünyadaki bir şehirde bir günde çok daha fazla tehlike bulabilirsiniz... bu ormanlardan çok daha fazla. Bunu anlayabiliyor musun?
Not one day more.
Ne bir gün fazla.
Found a job yet, where you work more than one day a week?
Haftada bir günden fazla çalışacağın bir iş buldun mu?
So, from now on, only use the new time sheets... if you've worked on two or more job codes in one day... and you need the extra columns to fit it all in.
Bugünden itibaren, eğer bir gün içinde... iki ya da daha fazla iş kodu üzerinde çalışırsanız... yeni zaman çizelgesindeki ekstra sütunları kullanın.
But one day, no more.
12 sene oldu. Ama bir gün daha, başka yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]