English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Didn't do it

Didn't do it translate Turkish

8,381 parallel translation
It has nothing to do with money, and I didn't mean to tell you this...
Parayla ilgisi yok, sana da söylemezdim...
My law partner, he didn't do it.
Hukuk ortağım, bunu o yapmadı.
I didn't know he would do it to Gracie, too.
Gracie'ye de aynısını yapacağını bilmiyordum.
Now Castor has this code because you didn't trust what I would do with it?
Şimdi kod Castor'larda çünkü ben onunla ne yaparım güvenemediniz diye mi?
He was an angry man, and he didn't know what to do with his anger, so it came out in ways that hurt daddy.
Öfkeli bir adammış ve bu öfkesini nasıl kontrol edeceğini bilmiyormuş ve bu yüzden babanı incitiyormuş.
You didn't give her back to me then, but please, if you can help, do it now.
Sonra onu bana vermesen bile, lütfen, yardım edebilirsen, hemen et.
Because I certainly didn't do it.
Ben yapmadığına eminim.
And though I didn't know I knew it, if the black man rises up and says, "I'm just not gonna do that anymore..."
Bunu bildiğimin farkında olmasam da bir siyahi ayaklanıp "artık bunu yapmayacağım" derse...
Yeah, but I didn't have to do it. Write that letter.
Evet ama mektubu yazmak zorunda değildim.
Not if you didn't attach the thing you need to attach to do it.
Eğer yollaman gereken eki aslında yollamadıysan.
I didn't do it on purpose, but there it is.
- Bilerek yapmadım ama oldu işte.
You say you didn't do it, prove it, who did?
Bunu yapmadığını söylüyorsan, kanıtla, kim yaptı?
I do hope that it didn't cut too deeply.
Umarım çok derin bir kesik değildir.
~ Didn't think about it, or didn't do it?
- Düşünmedi mi, intihar mı etmedi?
You see, I don't want him thinking that I had anything to do with it, which, needless to say, I didn't.
Görüyorsun, bununla bir ilgimin olduğunu düşünmesini istemiyorum ki yanıldığını söylememe bile gerek yok.
We didn't do it.
Bunu biz yapmadık.
I didn't do it on purpose, JD.
Bilerek yapmadım, JD.
Just tell me you didn't do it.
- Sadece bana yapmadığını söyle.
- That we didn't do it.
- Bunu bizim yapmadığımızı.
Boo! I didn't think I could do it, but I did it.
Uğrayamam sanıyordum ama uğradım.
There's an issue that I've been worried about since the merge because we didn't really do it right, you know, the whole " you're not my twin.
Birleşmeden beri endişelendiğim bir konu var, Bunu doğru yapmadık, değil mi? İkizim değilsin, hiç sorun değil olayları falan.
I didn't do it.
Ben yapmadım.
Didn't the teacher try and explain how to do it?
Öğretmen bunu nasıl yapacağını açıklamaya çalışmadı mı?
Partly because of what I said. And I know he didn't do it.
Daha erken yapmalıydık, son dakikaya bıraktık.
I have to show you some pictures, okay? He didn't do it. It was Kristen.
Bence Lisa'yı öldürdükten sonra boruyu gömdüler.
But how can you be so sure that he didn't do it?
Ne gördüğümü biliyorum, anne!
Nick, if you can't prove to me that you didn't do it,
- Hayır... - Ama anlamadığım ne, biliyor musunuz?
About 20 years ago, I worked for a general who recruited specific kinds of soldiers... soldiers that were fearless, soldiers that didn't give a shit, soldiers that when you told them to do something, they did it.
20 yıl önce, özel askerleri bir araya getiren bir general ile çalıştım korkusuz, hiçbir şeyi sikine takmayan askerlerdi onlara bir şey yapmalarını söylediğinde hemen yapan askerlerdi.
We didn't do it, Alicia.
Kesinlikle bizden değil, Alicia.
How are you gonna feel when they take out a city block, knowing you didn't do anything to stop it.
Şehrin kocaman bir kısmını patlattıklarında durdurmak için hiçbir şey yapmamış olmak nasıl hissettirecek sana?
- Didn't do it alone.
- Yalnız başıma yapmadım.
But I didn't know they were gonna do it, I had no idea.
Hiçbir fikrim yoktu.
Because I didn't want it to look like I had anything to do with this.
Çünkü bu olayla bir alakam görünsün istemedim.
It's that... we didn't get to do it together.
Şey... Birlikte yaşlanamadık.
And don't cry to me about hearing your mother get taught a lesson, just because you didn't have the balls to do anything about it.
Ve Anneni işitme konusunda bana ağlama. Eğer vermedi, sırf bir ders öğretti olsun. Bu konuda bir şey yapmak için topları var.
" You didn't have to do it.
"Yapmak zorunda değildiniz."
"It did - I didn't do anything."
"Hiçbir şey yapmadım ki."
You wanted to do it, too, you just didn't have the guts.
Sen de yapmak istedin, ama cesaret edemedin.
I didn't do it for him.
Onun için yapmadım.
- Charles, I didn't do it to be nice.
- Charles, bunu hoş olmak için yapmadım.
I only regret that I didn't do it first.
Tek pişmanlığım bunu önce benim yapmamam.
I'm sorry I didn't do it sooner.
- Daha erken yapmadığım için pişmanım.
But he didn't do it.
Ama bunu o yapmadı.
I didn't think they'd really do it.
Bunu gerçekten yapacaklarını düşünmemiştim.
So why didn't whoever it was do it already?
Peki daha öncekiler neden yapmadı?
I take my sandwich home, cut the light off, put a little luminol on there, do a little check just to be sure they didn't accidentally sneak a little horsey sauce on it.
Sandiviçime eve götürüp, ışığı kapatmak, içine luminol damlatıp, biraz kontrol yapmak böylece yanlışlıkla, acı sos koymadıklarından emin oluyorum.
Whatever you guys think I did, I didn't do it.
Her ne yaptığımızı düşünüyorsanız ben yapmadım.
You didn't do it right.
Doğru yapmadın.
She clipped her toenails because her "Oriental girl" didn't do it right.
"Doğulu kız" düzgün yapamadı diye ayak tırnaklarını kesti.
She didn't make that call, but whoever did made sure to do it right by Taylor's building.
Aramayı o yapmamış ama yapan kişi Taylor'ın evinden yapılmış gibi göstermek istemiş.
And I didn't do it alone.
Ve tek başıma yapmadım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]