English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Drink

Drink translate Turkish

67,447 parallel translation
But drink up.
Hepsini iç.
Drink up so that you... you may fight without fear.
İç ki korkusuzca savaşabilesin.
This is why you had me drink East's spells.
Bu yüzden Doğu'nun büyüsünü içmemi istedin.
We have a drink occasionally, bit by bit, you know.
Ara sıra bir içki içiyoruz, yavaş yavaş.
I took him to the Rosso for a drink.
Rosso'ya içki içmeye götürdüm.
His guilt drove him to drink to try to control his impulses.
Suçluluk duygusuyla içmeye başlamış ve dürtüsünü kontrol etmek istemiş.
- We should grab a drink.
Birer içki içmeliyiz.
I'd ask you in for a drink, but they need the cars back for the other guests.
Bir şey içelim derdim ama diğer konuklar için de arabalara ihtiyaç var.
I just shouldn't drink because of Emma.
Emma var ya, içmesem iyi olur.
I'm supposed to take your drink, sir.
- İçeceğinizi almam gerek beyefendi.
Because you would have said "I need to take your drink, sir" or "I'm gonna have to take that drink, sir,"
Çünkü öyle olsaydı "İçeceğinizi almak zorundayım beyefendi" ya da "O içeceği almak zorundayım beyefendi" derdiniz ama ikisini de demediniz.
We'll negotiate the terms of your employment over a drink.
İşe alımınla ilgili şartları içerken görüşeceğiz.
Drink of heroes, drink of the gods.
Kahramanların içkisi, tanrıların içkisi.
Help yourself to a drink, two, tops.
Kendine bir içki al, en fazla iki olsun.
Have a drink.
Bir içecek al.
Christ, I could use a stiff drink and some SportsCenter.
Tanrım, sert bir içecek ve biraz SportsCenter kullanabilirim.
Clay, what is your drink?
Clay, ne içiyorsun?
You don't drink coffee.
Sen kahve içmezsin ki.
There was nothing two hot chocolates and Alex's coffee drink du jour couldn't fix.
İki sıcak çikolata ve Alex'in o günkü kahveli içeceğinin çözemeyeceği şey yoktu.
Day after day, drink after drink, we lifted our mugs and we lifted each other.
Her gün, her içecekle, bardaklarımızı kaldırdık ve birbirimize moral verdik.
You have a few drink selections left on your great menu journey.
Büyük menü maceranda birkaç içecek seçeneğin kalmıştır.
You drink coffee now?
Artık kahve mi içiyorsun?
Come drink with us, buddy!
Gel, bizimle iç dostum!
No, the least you can do is drink with us.
Bari bizimle iç.
Come on. Drink your 40.
Haydi. 40'lığını iç.
- Wait, to drink it all?
- Ne, hepsini mi içeceğiz? - Evet.
- Yes. To drink it all.
Hepsini içeceksiniz.
How much did you drink, son?
Ne kadar içtin oğlum?
Don't drink?
İçki içmemek mi?
Sure, but... you'll drink.
Tabii ama içeceksin.
Just drink.
Sadece iç.
I will drink to that.
İşte buna içerim.
I dare you to... take another drink.
Seni bir bardak daha içmeye davet ediyorum.
- Um, what's your drink?
Ne içersin?
I drink coffee.
Kahve içiyorum.
I mean, for a drink.
İçecek zevki açısından.
Since when do you drink at school?
Ne zamandır okulda içiyorsun?
Since when do you ever turn down a drink?
Sen ne zamandır içkiyi geri çeviriyorsun?
Maybe if this girl hadn't had so much to drink, what happened next never would have happened.
Belki bu kız o kadar içmemiş olsaydı sonrasında olanlar asla yaşanmazdı.
Everyone had too much to drink.
Herkes çok içmişti.
Um... How much have you had to drink?
Ne kadar içtin?
It takes a tragedy like this one, unfortunately, to remind us how important it is to be safe... to be sober... and never drink and drive.
Maalesef ancak böyle bir trajedi, tedbirli ve ayık olup asla alkollü araba kullanmamanın önemini bize hatırlatıyor.
Uh, do you... Do you want a drink?
Bir şey içer misin?
I believe you promised me a drink, in fact.
Aslında bana bir içki sözü vermiştin.
You promised me a drink.
Bana bir içki sözü verdin.
We should get a drink.
Bir şeyler içmeliyiz.
I'm gonna go get a drink.
Ben içecek almaya gidiyorum.
I had too much to drink last night.
Dün gece çok fazla içmişim.
I need a real drink.
Gerçek bir içkiye ihtiyacım var.
A local narcotic drink made by feeding poisonous mushrooms to reindeer and then collecting the urine.
Ren geyiğinin zehirli mantarla beslenmesiyle yapılan yerel bir uyuşturucu madde.
Let me buy you a drink. No, no, no need.
- Sana bir içki ısmarlayım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]