English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Drop

Drop translate Turkish

35,978 parallel translation
So, you can just drop me off here.
Beni burada bırakabilirsin.
I fed one of these an hour ago. And from that single drop of blood, it's doubled, doubled, doubled again.
Bunlardan birini bir saat önce besledim ve bir damla kandan tekrar, tekrar, tekrar çoğaldılar.
I'd already chugged the egg drop soup. And that whole fried fish.
Yumurtalı çorbayı fondip etmiştim zaten, kızarmış balığın tamamını da.
Oh, you drop in a mention of my history.
Demek geçmişimden bahsetmek için uğradın.
Drop us out.
Bırak bizi.
Oh, uh, can you drop me off first?
Önce beni bırakabilir misiniz?
Kent, as your agent, I promise we will find you something, or so help me, we will drop you.
Kent, menajerin olarak diyorum ki sana kesinlikle bir şeyler bulacağız. Ya da kabul et seni bırakayım.
So I did my drop-the-mic moment.
Bir an şaşkınlık yaşadım.
Mic drop.
Mikrofonu düşürdüm.
We're gonna drop you at the Beverly Palm Hotel.
Seni Beverly Palm Hotel'ine bırakacağız.
Anyway, pretend like you got to go drop a dook, grab, like, four of them dummies, leave'em in the toilet tank for me, Godfather-style.
Neyse, tuvalete gidiyormuş gibi yapıp şunlardan dört tanesini kap sonra benim için tuvalet tankına bırak, Baba filmi tarzı.
Oh. The bulky item drop-off event is next weekend.
Önümüzdeki hafta sonu toplu eşya bağışı varmış.
Let's drop it, okay?
Bırakalım tamam mı.
- Let's drop...
- Bırakalım...
- Let's drop it, okay?
- Bırakalım olur mu?
Well... is there something more you want to ask of my client, or shall we just drop this whole witch hunt?
Pekala müşterime sormak istediğin başka bir şey var mı yoksa bu cadı avını bitirelim mi?
You'll find a drop cloth up on the top shelf.
En üst rafta arabayı bulacaksın.
Go grab the dolly and the drop cloth from the closet.
Depoya git ve taşıyıcı arabayı buraya getir.
He should be the one to... make the drop.
O biri olmalı Damla yapmak için.
- just drop dead?
- Öldürdün mü?
And if you don't drop this thing, you'll be lucky if they let you out a day before you were supposed to get out anyway.
Eğer bunun peşini bırakmazsan çıkman gereken günde çıkabilirsen kendini şanslı say.
Now if you don't drop this suit, Cahill's gonna threaten to pull your deal.
Eğer bu davanın peşini bırakmazsan Cahill anlaşmanı geri çekecek.
So if you want me to drop this, you get Cahill to do the right thing and get Kevin out.
Bunu bırakmamı istiyorsan, Cahill ile konuş ve Kevin'ı çıkarmaya ikna et.
And if doesn't drop this thing and agree to walk away, I'm gonna dump his deal altogether.
Eğer vazgeçip çıkıp gitmeyi kabul etmezse anlaşmayı tamamen rafa kaldıracağım.
- I'm sorry to drop by unannounced, but I need to talk to you.
Haber vermeden geldiğim için kusura bakma ama seninle konuşmam gerek.
Now Mike's been playing chicken with them, and if he doesn't drop it, they're not gonna let him out.
Mike'ın dışarı çıkmasını sağlayan adam yapmış. Şimdi de Mike kendini riske atıyor. Eğer peşini bırakmazsa çıkmasına izin vermeyecekler.
- Drop that knife and step back, Gallo.
Bıçağı bırak ve geri çekil Gallo.
- No, but he used those exact words when he came at me trying to get me to drop this whole thing.
Hayır aynı ifadeyi bana davayı bırakmamı söylemek için geldiğinde de kullandı. - Sana mı geldi?
Unrelated, if a guy named Brick calls, tell him the drop has been made.
Konuyla ilgisi yok ama Brick adında biri ararsa ona teslimiyatın yapıldığını söyleyin.
Drop everything you're doing.
- Ne yapıyorsan hemen bırak.
These had to come from my air drop, but what's inside them?
Bunların hava yardımıyla gelmiş olması lazım. Ama içlerinde ne var?
Once they drop, it takes about 48 hours before they...
Bir kere düştüklerinde yaklaşık olarak 48 saat içinde...
And there are a bunch of people out there desperately trying to make sure that that prison population does not drop one person, because their economic model needs that.
Hapishane nüfusunun bir kişi bile azalmaması için ellerinden geleni yapanlar var, çünkü ekonomik modelleri buna ihtiyaç duyuyor.
So you'll forgive me if I don't stand around and wait for you to drop the hammer.
O yüzden oturup senin bir şeyler yapmanı beklemediğim için kusura bakma.
That is my official drop-out request.
Bu benim resmi, dersi bırakma talebim.
Someone had to tell him to drop dead in person.
Birilerinin ona hapiste öleceğini söylemesi gerekiyordu.
When Kevin finds out I told his father-in-law to drop dead, he's never gonna trust Mike.
Kevin kayınpederine defol dediğimi öğrenince bir daha Mike'a güvenmeyecek.
Whatever it is you're doing, I want you to drop it and help me buy a house in the Hamptons.
Uğraştığın her neyse bırakmanı ve bana Hamptons'dan bir ev almanı istiyorum.
Then you should have thought of that before you decided to drop this bomb in my courtroom.
Bunu tanığını mahkememde açıklamadan önce düşünmeliydin.
I went to drop Alex home, and she wasn't there, but I found this.
- Ashley. Alex'i eve bırakmaya gittim, o yoktu.
- The good news is that since you were able to drain the MPR, we can use the helo we have onboard to pick you up and drop you on the deck.
- İyi haber şu ki MPR'yi tahliye ettiniz, gemide sahip olduğumuz heloyi kullanabiliriz Seni alıp güvertede bırakmak için.
Drop your weapon!
Silahı emniyete alın!
Okay. It's time to drop the hammer on these idiots.
Bu aptalların tepesine çökme zamanı geldi.
So if you have something to hide, no matter how insignificant, you can always just drop out.
Yani, eğer saklayacak bir şeyin varsa, ne kadar önemsiz olursa olsun, her zaman bırakabilirsin.
If that number pops up on your phone, you drop whatever it is you're doing and you take the call.
Eğer o numara telefonunda çıkarsa her ne yapıyorsan bırak ve telefonu aç.
I shall not stand by and watch thou shed another drop of innocent blood!
Senin başka bir masumun kanını daha dökmene seyirci kalmayacağım!
Don't waste a drop.
Bir damla israf etmeyin.
Did two fire dudes just drop into a warehouse full of fireworks?
İki alevli adam havai fişeklerle dolu bir depoya mı düştü?
It's a neutron reflector rigged to drop at the touch of a finger.
Bir parmağın dokunuşu ile düşmeye ayarlanmış nötron yansıtıcısı.
Drop the sexist shit or I'll knee you in the balls.
Evet.
Drop the act.
Numara çevirmeyi bırak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]