Drop the translate Turkish
13,499 parallel translation
- You mean if they drop the charges.
- Yani suçlamalardan vazgeçerlerse diyorsunuz.
Drop the fucking...
Bırak o...
For future reference let's not drop the automatic weapons.
İlerisi için söylüyorum, otomatik silahları yere öyle atmayalım.
Drop the gun.
Silahı bırak.
- Whoa! - Drop the gun.
At silahini.
Oh, and you can drop the gun now.
Silahi indirebilirsin artik.
Drop the gun.
At silahını.
I said, drop the gun.
Silahını at dedim!
Drop the gun!
At silahını!
You can drop the "ma'am" stuff, okay?
Hanımefendi demeyi kesebilir misin?
All right, Price, drop the gun.
Pekâlâ Price, silahı bırak.
Or have Walter drop the gun.
Ya da Walter bıraksın.
Or you drop Walter, and then Walter can drop the gun.
Ya da sen Walter'ı bırak böylece silahı bırakmış olursun.
Drop the gun or you're dead.
Silahını bırak, yoksa ölürsün.
Drop the controller.
Elindekini bırak hemen.
Drop the controller now!
Onu hemen bırak!
Look, Rhonda, you don't seem like the type of person that would make a plan to take out a cop and her family, so why don't you just drop the attitude...
Bak, Rhonda, bir polisi ve... ailesini öldürmeyi planlayan birine benzemiyorsun, neden bu tavırlarını bir kenara bırakıp...
And considering the available evidence, Gil thinks we should drop the Cowlings investigation.
Ve elimizdeki kanıtlara bakarsak Gil'e göre Cowlings soruşturmasını bırakalım diyor.
You can drop the whole tough girl act, you know.
- Sert kız ayaklarını bırakabilirsin artık.
Drop the sword.
Kılıcını bırak.
Drop the gun.
At silahını!
A drop in crime, no matter what the reason, it's gotta be a good thing, right?
Sebep ne olursa olsun, suçtaki düşüş iyi bir şey olmalı, değil mi?
The kids drop out of school one day to go to Australia. They don't return and the school never follows up?
Çocuklar bir gün ansızın okuldan ayrılıp Avustralya'ya gider ama ne geri dönerler ne de okul peşine düşer.
We'll drop him off at the crossroads.
Kim oynayacaksa kavşakta bırakalım.
Oh, I'm sorry that I had to drop out of that interview last week, the student.
Oh, geçen hafta mülakatı terkettiğim içn üzgünüm. geçen hafta, öğrenci
- Pin drop silence around the Wankhede Stadium... - as the Master departs... - for the final time in World Cup cricket.
Üstadın gidişiyle Wankhede Stadyumu dünya kupası final maçında ölü sessizliğinde.
He got the drop on me.
Beni alt etti.
When the panties drop.
Şampanyanın patladığı an.
I'm gonna recommend the New York City DA's office drop all charges against you.
Savcıdan hakkındaki tüm suçlamaları düşürmesini isteyeceğim.
I'm pretty sure they drop that from the vows now.
Bu söylediğin, verdiğiniz söze aykırı değil ki.
All right, drop everything, check the hotels, hospitals, anybody we might know in the area who might have seen them.
Diğer işleri bırakın, otel, hastaneleri arayın, bölgede tanıdıklarınıza sorun.
You're all fired up, ready to go, ready to burn down the city, so I drop everything for you.
Ortalığı yakıp yıkmak için yanıp tutuşan sendin Ben ise senin için herşeyi bıraktım
That's everything we could retrieve from the drop canister.
Bırakılan mühimmattan bu kadarını alabildik.
Valčík here was even on the same drop.
Hatta Valcîk ile aynı bölgeye bırakıldık.
The repairman could drop off the timetable every day before work.
Tamirci, her gün işten evvel zaman çizelgesini bırakabilir.
So you thought it was better to drop a senior officer, from a great police family, right into the shit from the get go.
Sende dedin ki, harika bir polis ailesinden gelen bir kıdemli memuru bok yoluna sürüklesem daha iyi olur herhalde?
CAMPBELL : Make the drop.
CAMPBELL : damla olun.
So when these bastards get here, and drop that money off, that thing up there and me are gonna take it and get the hell out of this shit hole.
Yani bu herifler, burada, almak ve bu parayı düşüyorlar zaman O orada bir şey ve beni olan olacak götürün Ve bu bok çukurundan defolup.
But he didn't want to meet face-to-face, so he just left the money at the drop-off, and I dropped off, you know, the package.
Ama yüz yüze görüşmek istemedi o parayı belirttiğimiz bir noktaya bıraktı sonra ben de paketi bıraktım işte.
But the records do show a drop in sales - if they're legit brownies.
- Ama kayıtlarda bir düşüş var eğer yasal brovnilerse.
To the last person, to the last home and to the last drop of blood we are standing in exaltation at the word, god.
son teröriste değin, ev ev temizleyeceğiz akan kanlarında duş alacağız Allah için, cihat için geliyoruz.
The longer this trial goes, the little your numbers drop.
Bu dava uzadıkça sayıların daha çok düşecek.
A drop of blood in the Bundy driveway matches the defendant at a rate of one-in-170-million.
Bundy yolundaki bir kan damlası, sanığın kanıyla 1'e 170 milyon ihtimal ile uyuşuyor.
There are some who know every verse of the sacred text, but don't have a drop of the Mother's mercy in their blood and savages who can't read at all who understand the Father's wisdom.
Kutsal yazıttaki her ayeti ezbere bilen insanlar var. Ama kanlarında Anne'nin merhametinden bir damla dahi taşımıyorlar. Bir de okumayı bilmeyen ama Baba'nın bilgeliğini anlayan vahşiler var.
Seduce the girl, then drop her?
- Kızı ayart, sonra da başından at.
People die all the time, they drop like flies.
İnsanlar her zaman ölür, sinek gibi düşerler.
Hey, driver, drop me at the Cigarette Club.
Sürücü, beni Sigara Kulübü'nde bırak.
We're trying to raise thirty grand to stop them shutting the old people's drop in centre at Ashton Corner.
Evet, Ashton Corner'daki huzur evinin kapatılmasını önleyip hizmet vermeye devam etmesi için 30 bin sterlin toplamaya çalışıyoruz.
We got to drop Liam off at pre-K on the way.
Giderken Liam'ı da anaokuluna bırakacağız.
It's just his thing, to drop by in the evenings after a few drinks.
Adamın huyudur, akşamları birkaç kadeh içtikten sonra yanınıza uğrar.
You can drop us to the train station.
Sonrasında bizi tren istasyonuna bırakabilirsin.
drop the gun 488
drop the act 38
drop the weapon 187
drop the gun now 20
drop the knife 142
drop the bag 42
drop them 38
drop the bat 16
drop the fucking gun 22
drop the guns 20
drop the act 38
drop the weapon 187
drop the gun now 20
drop the knife 142
drop the bag 42
drop them 38
drop the bat 16
drop the fucking gun 22
drop the guns 20
drop the weapon now 16
therese 78
then 34485
there 14012
theatre 45
theo 635
the better 784
theresa 292
theme 39
there you go 7508
therese 78
then 34485
there 14012
theatre 45
theo 635
the better 784
theresa 292
theme 39
there you go 7508
these 760
theodore 193
the simpsons 168
they 3238
theater 45
there you are 4720
therefore 1419
them 588
the world is yours 18
the big bang theory 136
theodore 193
the simpsons 168
they 3238
theater 45
there you are 4720
therefore 1419
them 588
the world is yours 18
the big bang theory 136
theft 135
theory 66
their 132
themselves 24
therapist 58
therapy 98
thee 27
there's always hope 39
the times 79
the doors 46
theory 66
their 132
themselves 24
therapist 58
therapy 98
thee 27
there's always hope 39
the times 79
the doors 46