English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Drop and roll

Drop and roll translate Turkish

68 parallel translation
Have you stood on a high and windy hill... and heard the acorns drop and roll?
Hiç yüksek ve rüzgârlı bir tepede durup meşe palamutlarının düşüp yuvarlanmasını dinlediniz mi?
Hey, stop, drop and roll, Ned!
Dur ve dönmeyi bırak, Ned!
Stop, drop and roll, man!
Dur, yat ve yuvarlan, dostum!
- Stop, drop and roll! My goodness!
- Dur, düş Ve yuVarlan.
Stop, drop and roll!
Sus ve toz ol!
- Stop, drop and roll.
- Evet yavaş yavaş ve çevirerek.
When I came in she was screaming, trying to stop, drop and roll.
Ben içeri girdiğimde çığlık atıyoedu, Onu yuvarlayıp ateşi söndürmek istedim.
Stop, drop and roll!
Kes, durdurun şunu!
You know, uh,'Stop, drop and roll.'You know.
"Dur, yere yat ve yuvarlan" falan. McGruff çok acayip.
- Stop, drop and roll.
- Dur fırlat yuvarla.
stop, drop and roll, you son of a bitch.
Kıpırdamamanı söylemiştim seni lanet olası!
Stop, drop and roll!
Dur, yat ve yuvarlan!
Stop, drop and roll!
Yanıyorsun!
Stop, drop and roll, Shrek!
Dur, yat ve yuvarlan, Şrek!
- Stop, drop and roll.
- Titre ve kendine gel.
Stop, drop and roll!
Yere yat ve yuvarlan!
Stop, drop and roll.
- Dur, yat ve yuvarlan.
So it's stop, drop and roll, in case you catch on fire.
Üzerin tutuşma olasılığına karşın dur, yere yat ve yuvarlan.
Stop, drop and roll!
Kıpırdama, yoksa kül olacaksın!
Stop, drop and roll!
Durun, yere yatıp yuvarlanın!
Stop, drop and roll, stop, drop and roll, stop, drop and roll, stop, drop and roll!
Yere yat yuvarlan! Yere yat yuvarlan!
If there ever was a candidate for stop, drop and roll.
Eğer onun da yerine geçebilecek biri olsaydı tabi.
- Stop, drop and roll.
Kaydı durdur - Peki
Stop, drop and roll, partner.
Dur, yat ve yuvarlan, ortak!
Stop, drop and roll!
Dur, bırak ve katla
Drop and roll, baby. Drop and roll.
Düş ve yuvarlan bebeğim.
Drop and roll, Ben.
Yere yat ve yuvarlan, Ben.
And when he finally decides to roll back home... bombed out of his empty, dead head... and drop kicks your face over the county line again, don't call me.
Eve dönmeye karar verdiğinde..... ve aradığını bulamadığında..... bunun acısını senden çıkartmaya kalkarsa..... sakın beni arama.
You know, these bologna and bean dip roll-ups are so easy when friends drop over.
Bu sucuklu fasulyeli dip ruloları misafir geldiğinde çok hoş oluyor.
Drop of a hat, these guys will rock-and-roll.
Böyle adamlar hemen vahşileşir.
'Cause whenever I'm on fire, I remember to stop, drop, and roll.
Ben yanarken durmam gerektiğini hatırlarım, yere yuvarlanır ve dönerim.
Well, I was watching Dateline... and Stone Phillips said S.U.V.'s always roll over when you turn sharply... and the gas tanks explode at the drop of a hat.
Belgesel izliyordum Stone Philips keskin dönüş yaptığında ciplerin daima ters döndüğünü ve benzin deposunun patladığını söylemişti.
All you gotta do is... drop down, hit the embankment and roll
Tüm yapman gereken... duvarı aşıp seti vurmak, su gelecektir
When you drop from the plane, cover and roll.
Uçaktan atlayınca, siper alın ve yuvarlanın.
I let my eyes drift across the room, as my mouth allows thoughts to drop out of my brain and roll off my tongue like gumballs,
Tam konuşurken, ne konuştuğumu Tanrı bilir, bakışlarımın odanın diğer kısmına sürüklenmesine izin verdim, aynı ağzımın beynimden geçenlerin dışarı çıkmasına izin vermesi, ve dilimden yuvarlanıp gitmeleri gibi,
"Kidnapped your little brother, drop all charges," and the guy'd roll over?
"Kardeşini kaçırdık, suçlamaları geri al." O da emrinize uyacaktı, öyle mi?
You've some sick grandmother who's going to roll in here and drop dead?
Gelip birden bire ölecek hasta bir büyükannen mi var?
Stop, drop, and roll!
Dur, yat ve yuvarlan!
I roll on Hopper and they drop the case.
Hopper'dan bilgi sızdırırsam davayı düşürecekler.
Now, there is a town nearby, and we gonna roll up in that bitch, drop a load and let our presence be felt.
Şimdi, yakında bir kasaba var, o boktan yere gidip ateş açacağız ve varlığımızı hissettireceğiz.
Whenever beth has a seizure, we have to drop our instruments and go roll her on her side so she doesn't choke on her tongue.
Beth ne zaman kriz geçirse, enstrümanlarımızı bırakıp onu, dilini çiğnememesi için yan döndürmek zorundayız.
Don't you want to drop to your knees And roll out the pagan welcome mat?
Dizlerinin üzerine çöküp paganlara özgü "hoşgeldiniz" paspasını sermek istemez miydin?
I had to drop the rock-and-roll bowling alley from our itinerary.
"Rock'n Roll Bovling Sokağı" nı, seyahat programından çıkarmak zorunda kaldım.
Stop, drop, and roll!
Yere yatıp yuvarlan!
Stop, drop, and roll, mom.
Çevir gazı yanmasın anne.
Mm. Stop, drop, and roll.
Şunu sustur ya da fırlat gitsin.
At the drop of a hat, they will rock and roll.
Olur da vururlarsa dünyanızı sallarlar.
So, tagging crew wants to become a gang, they just roll up, drop a gangster, and boom.
Graffiti grubu çete olmak istiyor, gidip bir gangster vuruyorlar.
Stop, drop, and roll!
Dur, düş, ve yuvarlan! 85.5 00 : 03 : 19,400 - - 00 : 03 : 20,702 Çıkmama izin verin! Çıkmama izin verin!
Oh, you're gonna tuck and roll through a 50-foot drop?
Yirmi metre sıkışıp yuvarlanacak mısın?
Stop, drop, and roll!
Dur, yere yat ve yuvarlan!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]