English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Eight

Eight translate Turkish

27,652 parallel translation
Eight...
Sekiz...
You know, there was an eight-year war between Iraq and Iran, we had wiped out Saddam's forces in a matter of weeks.
İran ile Irak arasında 8 yıl süren bir savaş olmuştu. Biz ise birkaç hafta içinde Saddam'ın tüm güçlerini yok etmiştik.
All of this four, five, six, seven, eight.
Tüm bunlar... Dört, beş, altı, yedi, sekiz.
A five, six, seven, eight...
Beş, altı, yedi, sekiz.
I think it'll be about eight weeks to work up a proposal for the publishers and supply a sample chapter.
Yayıncılara bir teklif hazırlamak ve örnek bölüm sağlamak sekiz hafta kadar sürer.
Eight is great.
Sekiz iyi.
We have you in adjoining rooms eight and nine for four nights.
Dört gece sekiz ve dokuz numaralı bitişik odalarımızda olacaksınız.
- And an eight-million-year contract.
- Sekiz milyon yıllık bir anlaşması var.
I did eight months and that was hard.
Geçirdiğim 8 ay bile bana yetti.
Eight months.
Sekiz aydır.
You tell her the operation will take eight hours and I'll do my best to send someone out there to let her know how things are going.
Ameliyatın sekiz saat süreceğini neler olduğunu bildirmek için her fırsatta birini göndereceğimi söyle.
- Let me do eight. - Uh...
8 tane yapayım.
- Um... - Just do eight.
Sadece 8 tane yap.
And eight parties canceled their reservations the following weekend.
Sonraki haftalarda sekiz grup daha rezervasyonlarını iptal etti.
Cabe dared me on the plane that I couldn't eat eight boxes of Saltines by midnight.
Cabe bana uçakta gece yarısına kadar sekiz paket tuzlu kraker yiyemeyeceğim konusunda cesaret cezası verdi.
A hard eight.
Tam olarak sekiz.
You've seen the way Jeremy's been acting these past eight months, right?
Şu son sekiz ayda Jeremy'nin nasıl davrandığını gördün değil mi?
- It was eight penises...
- Sekiz penis vardı...
Five and eight breaking here.
Beş ve sekizin ateşi düştü.
There were eight.
Sekizmiş.
Two, four, six, eight, ten...
İki, dört, altı, sekiz, on...
Eight hours of shut-eye in a comfy bed turns out to be quite lucrative.
Konforlu yatakta sekiz saat kestirmek epey kârlı oluyor.
Nina, they're seeing eight couples a day, and there's still a three-month waiting list.
Nina, bir günde sekiz çiftle görüşüyorlar ve hâlâ üç aylık bekleme listeleri var.
My parents called at 6 : 00 to give their customary eight-hours notice.
Annemle babam 6'da arayıp geleneksel sekiz saatlik ihtarlarını çektiler.
I just watched all eight seasons of "Perfect Strangers."
Perfect Strangers'ın bütün 8 sezonunu izledim.
Days, sometimes weeks pass here and in the real world, only an hour goes by, the exact length of an episode. There're only eight episodes left.
Burada günler, bazen haftalar geçer gerçek dünyada ise sadece bir saat yani tam olarak bir bölüm süresi.
Table eight, Chef.
Masa sekiz, şef.
I think it's time for you to look at Chapter eight.
Sanırım Bölüm 8'e bakmanın zamanı geldi artık.
[Claire] "Chapter eight,"
" Bölüm 8.
Seth, Chapter eight!
Seth, 8. Bölüm!
Chapter eight?
8. Bölüm?
Even if it takes eight years.
8 yıl sürse bile.
Durga I have a eight year old son..
Durga, benim de 8 yaşında bir oğlum var.
You showed up eight hours early for the festival seating just to get up close, with the band.
Sahne kurulmadan sekiz saat önce geliyorsunuz sırf daha yakın olabilmek için.
Or eight, we're not sure.
Ya da yedi, emin değiliz.
Number eight, Seth Green, Michelle Trachtenberg, and Charisma Carpenter.
Seth Green, Michelle Trachtenberg ve Charisma Carpenter.
Probably, like, eight.
Muhtemelen sekiz gibi.
Hey. I heard they added eight new songs.
Sekiz tane yeni şarkı eklediklerini duydum.
- Seven and eight.
- Yedi ve sekiz.
- Seven and eight?
- Yedi ve sekiz demek.
Eight of us got out.
Sekiz kişi kaçmayı başardık.
Nothing like an eight-hour delay to really reset your body clock, is there, eh?
Vücut saatini, sekiz saatlik rötar gibi başka hiçbir şey resetlemiyor.
I shall be in the woods by Killewarren just after eight tomorrow.
Yarın 8'den sonra .. Killewarren'daki ormanlık alanda olacağım.
Four or five men to dig it, six or eight to use it thereafter.
Kazmak için dört, beş adam, sonrası için altı veya sekiz.
Eight times in the last six years.
Geçen altı yılda sekiz kez.
No I'm not an eight-year-old boy.
Hayır, sekiz yaşında bir oğlan çocuğu değilim.
Or it could just be that he's eight.
Ya da sadece sekiz yaşındadır.
Some kids aren't really verbal at eight.
Bazı çocukların sekiz yaşında ifade yeteneği fazla gelişmemiştir.
When I was eight, I was fat.
Ben sekiz yaşındayken şişmandım.
And I want 1.7 milligrams of gen every eight hours, around the clock.
Sekiz saatte bir, saat başlarında 1.7 mg gen verilmesini istiyorum.
A maniacal, eight-armed enemy.
Sekiz kollu, çılgın bir düşman.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]