Except us translate Turkish
614 parallel translation
Why, everybody in Mandrake Falls is pixilated, except us.
Mandrake Falls'da biz hariç herkes cinvari.
Everyone was on it then except us.
Bizden hariç herkes parasını oraya koyuyordu.
Tell me, is there anyone else in the house now except us and Elizabeth?
Söyleyin, şu anda evde biz ve Elizabeth'ten başka kimse var mı?
Looks like everybody's celebrating tonight except us.
Bu gece bizden başka herkes kutlama yapıyor anlaşılan.
Nobody except us.
Bizim dışımızda kimse.
Nobody knows what we're doing except us, the guys that do it.
Bizden başka hiç kimse yaptığımız şeyi anlamaz, yalnız biz.
Nobody's been here except us. Yes.
Buraya bizim dışımızda kimse gelmedi yani?
Nothing's important except us.
Bizden başka hiçbir şey önemli değil.
No one except us, that is.
Yani, bizim dışımızda hiç kimse.
She doesn't know anybody in Berlin except us.
Berlin'de bizden başka kimseyi tanımıyor.
He's got everything hypnotized except us.
Bizim dışımızda her şeyi hipnotize etti.
Nobody will know about this except us.
Bizden başka kimse bilmez.
- Everything's in its place. Except us.
- Bizim dışımızda her şey yerinde.
No one has appeared yet, except us sometimes.
Kimse bu taraflara gelmiyor hiç, sadece arada bir biz.
You might as well know everybody except us goes through life kissing right and left all the time.
- Şunu bil ki, biz hariç herkes... durmadan öpüşüyor.
Getting ourselves killed... isn't going to make any difference to anybody except us.
Kendimizi öldürtmek... bizim dışımızda kimse için bir şey değiştirmeyecek.
Then we've nothing to torment us except the Colonel who's expecting us to dinner.
Öyleyse Albay'ın yemek daveti hariç katlanmamız gereken bir eziyet kalmadı.
Of course, you don't know us very well except that we're a little rough on women!
Elbette, sen bizi iyi tanımıyorsun... kadınlara karşı biraz kaba olmamız dışında.
Except he's holding us up!
Adam bizi soyuyor!
Occasionally we run across a witness who refuses to tell us what we want to know, except under pressure.
Zaman zaman bir tanık baskı altında bize bilgi vermek istemez.
The fellow took us all in. All except Dr. Murchison.
Adam Dr. Mercheson hariç hepimizi kandırmayı başardı.
All of us except Brita, of course.
Brita hariç elbette.
We don't really know anyone, except the family, and they don't know us.
Kimseyi tanımıyoruz, aileden başka, ama onlar da bizi tanımıyor.
Nobody can see us except for ourselves.
Hiç kimse bizi göremez.
There will be no locks or bolts between us, Mary Kate except those in your own mercenary little heart.
Aramızda kilit ya da sürgü olmayacak, Mary Kate. Sadece senin tüccar küçük kalbindekiler hariç.
- Sure, except for us.
- Tabii, bizim için hariç.
Nobody except Hoffy knew where Dunbar was hidden. And he wouldn't tell us.
Hoffy dışında hiç kimse Dunbar'ın nerede saklandığını bilmiyordu.
Except for that handsome prince... not one attractive man came near us at the party.
Şu yakışıklı prens hariç çekici bir tek adam partide yanımıza gelmedi.
Floods washed us all away, all except me and my sister, Nan.
Sel bastı, götürdü, ben ve kızkardeşim Nan hariç.
The columnists can't do without us, except our friend JJ forgets to mention that.
Köşe yazarları bizsiz yapamaz. Her ne kadar dostumuz JJ bunu söylemeyi unutmuş olsa da, onlara malzemelerini biz sağlarız.
Nobody knows us here except Aileen and she thinks it was an accident.
Burada Aileen'in dışında kimse bizi tanımıyor ve o da bir kaza olduğunu sanıyor.
Well, then what's left for us, except -
Öyleyse tek çaremiz...
We were in the same outfit in the war. all of us except Rennie.
Savaşta ikimiz aynı taraftaydık, Rennie hariç hepimiz.
But for us, what do we have... except the fact that God divided us into two sexes... like the lower orders, only more so?
Bize gelince, Tanrı'nın bizi... alt tabakalar gibi iki farklı cinsiyette... yaratması dışında, başka neyimiz var ki?
I'm sure this court is aware that no one can tell us the rest of the story except the accused himself.
Eminimki bu mahkeme bu öykünün kalanını kimseden dinleyemeyecek, sanığın kendisinden başka.
Except keeping us from giving Bligh a taste of his own lash.
Sadece Bligh'a ağzının payını vermemize engel oldu.
And here, despite the fire which rages all around us, everything has been pushed into the background except for the two lives which are at stake :
Yangın olanca şiddetiyle sürüyor. Ancak, bunu bastıran bir gelişme oldu : İki kişinin hayatı tehlikede gibi.
How would Commodus repay us except with torture and death.
Bunun karşılığını Commodus bize işkence ederek ve öldürerek sunsa bile mi?
Except the US Marshal's got a territory full of looters and Rebs to clean up.
Birleşik Devletler şerifinin şu an bölgeden temizlemesi gereken bir sürü çapulcu ve asi var.
This is the position we are in, each one of us, including me, except that Wally's gone and we are here.
Ben dahil, hepimizin içinde olduğu durum aynı. Sadece Wally gitti ve bizler buradayız.
- All of us except you, I mean!
- Sen hariç hepimiz yani.
They gave us you because you are no good to anyone except the Queen and Sgt Maxfield.
Ordudan başkasına yaramayacağın için seni bize verdiler.
There is no escape now, except for us!
Biz hariç kimse ondan kaçamayacak.
Except they didn't give us no reservation Or teach us how to weave rugs.
Ama bizlere ne toprak verildi, ne de halı dokuması öğretildi.
Nothing ties us to Basini, except that a lot of pleasure could be had from him.
Bizi Basini'ye bağlayan bir şey yok tabii onun sırtından alacağımız tüm o zevkler hariç.
That's all of us, except the crewman in the Transporter Room.
Işınlama odasındaki mürettebat haricinde hepsi bu kadar.
Teacher taught us every trick he knew Except "Coup de grace"
Hocamız bize bildiği herşeyi öğretti ama "Ölüm Vuruşu" hariç
He told us about an Indian... full-blooded Indian, except he used an English name,
Kullandığı İngilizce ismi saymazsak... tamamen safkan bir Kızılderili'den... bahsetmişti bana.
Except iff you don't have the money, or iff I ain't back in 18 minutes ffrom now, or iff somebody tries to ffollow us, or tries to stop us leaving'affter we get the money, we'll kill that little boy.
Yalnız para yoksa veya 18 dakikada orada olmazsam, veya bizi takip eden ya da parayı aldıktan sonra durduran olursa, çocuğu öldüreceğiz.
Except for one of us - me.
Ama birimiz gitmiş olacak, ben.
Except for us two... of course.
Biz ikimiz dışında tabii.
useful 59
ushna 19
use your brain 33
use it 260
use your words 42
use your imagination 74
use your head 124
use me 43
used to 118
use mine 46
ushna 19
use your brain 33
use it 260
use your words 42
use your imagination 74
use your head 124
use me 43
used to 118
use mine 46
use it wisely 19
us too 58
use the force 25
use your power 21
use your hands 17
use your legs 22
use them 48
used to be 136
use these 22
use that 67
us too 58
use the force 25
use your power 21
use your hands 17
use your legs 22
use them 48
used to be 136
use these 22
use that 67