Used to translate Turkish
81,818 parallel translation
It just doesn't quite... It just doesn't bring the pain the way it used to.
sana öyle sana olması gereken acıyı getirmediğini görüyorsun.
I used to be.
Eskiden evet.
Time for my little man to go out in the world and make his mark like the tiny trouper he used to be.
Küçük oğlumun, minik bir trupken yaptığı gibi dünyaya açılıp iz bırakma zamanı geldi.
We used to think that was snark.
Bu yaptığının eleştiri olduğunu sanıyorduk.
Luke used to love coming here.
- Luke eskiden buraya gelmeye bayılırdı.
Or how he used to say "burfday" and "Li-bary"?
"Toyum günü" ya da "tütüphane" demelerini peki?
Isn't that what he used to say to you?
Eskiden sana öyle demiyor muydu?
Electricity is used to execute criminals.
Elektrik de suçluları idam etmek için kullanılıyor.
My phantom limb used to ache in cold weather.
Hayalet uzvum hava soğuduğu zaman sızlardı.
You know, coulson used to fight hydra.
Biliyor musun, Coulson eskiden Hydra ile savaşırdı.
It's outfitted with technology we used to stop Gordon, the first guy we encountered with that particular skill set.
Eskiden Gordon'ı durdurmak için kullandığımız teknoloji ile donatıldı. Karşılaştığımız ilk özel yetenekli adam.
Used to be, just got on your horse and rode on.
Eskiden atına biner giderdin.
Used to be, I'd see you more than once or twice a year.
Eskiden seni yılda bir iki kezden daha fazla görüyordum.
As a boy... I used to ask him to race me across the Bosphorus.
Küçükken Boğaz'ı yüzerek geçmek için onu yarışa çağınrdım.
Yeah. Used to work in TV shows, yeah?
Eskiden televizyon dizilerinde çalışırdım.
I used to drop acid and flick through these for hours, man.
Eskiden asit alıp saatlerce bunlara bakardım be.
I used to be good at that, talking to people about their dead.
Eskiden bunda iyiydim, yakınlarının ölümünü anlatmada.
Yeah. I used to come visit her at work all the time when we first started dating.
İlk çıkmaya başladığımızda onu işte hep ziyaret ederdim.
But "ordinary" is just what you're used to.
Ama'sýradan'sizin için geçmiţte kaldý.
This used to be an ice cream place.
Burasý eskiden dondurmacýydý.
As they used to say.
Eskiden denildiđi gibi.
Caleb used to do that when he ate.
Emerken Caleb da bunu yapardı.
I used to be the guy, you know.
Eskiden havalı adamdım, anlıyor musun?
- You used to work on cases together? - Yeah.
- Eskiden beraber dava mı alırdınız?
Don't you worry about my reputation, son. I am not the same Louis i used to be.
Ünümden endişelenmene gerek yok evlat, eskiden olduğum Louis değilim artık.
Mm. I'm used to it.
Ben alışkınım.
You used to be kind of bland, no offense.
Alınma ama eskiden biraz sıkıcıydın.
You know, I used to ditch.
Eskiden ben de okulu ekerdim.
I used to bring your mom up here when we were in high school.
Lisedeyken anneni buraya getirirdim.
This is where we keep all the stuff we used to keep...
Eskiden garajda tuttuğumuz eşyaların hepsini...
You used to play him over and over and over until I couldn't take it anymore.
Eskiden sürekli bunu çalar dururdun artık tahammül edemezdim.
We had high hopes for him. But when you work in the field of necrobiology you get used to a lot of dead ends.
Ondan oldukça umutluyduk ama nekrobiyoloji alanında çalışıyorsan pek çok çıkmaza alışıyorsun.
I'm just saying making partner means something, and I'm concerned that being one here won't mean what it used to.
Sadece, ortak olmanın bir anlamı olmalı ve burada ortak olmanın eskisi gibi anlamı kalmayacak diye endişe ediyorum.
We're used to it out here.
Biz burada buna alışkınız
I used to buy magazines like this at the airport.
Eskiden havalimanından böyle dergiler alırdım.
I used to get fucked behind a dumpster just so I could buy a sixth of Oxy and a Happy Meal. I'm clean now.
Eskiden bir çocuk menüsü yemek için... çöp kutularının arkasında sevişirdim.
When I was in college, I used to go to the English department to study.
Üniversitedeyken ders çalışmaya... İngilizce bölümüne giderdim.
Remember Ofglen who used to live next door?
Yan komşu Ofglen'i hatırlıyor musun?
I guess you get used to things being one way.
Bi sekilde alisabilirim sanirim.
We used to gather on these shores for picnics and to develop our own secret codes.
Bu sahillerde toplanıp piknik yapar, kendi gizli şifrelerimizi geliştirirdik.
Believe it or not, I used to be a fierce and formidable woman.
İster inanın ister inanmayın, eskiden sert ve çetin bir kadındım.
I used the copyright on this song to sue writers of all kinds of songs.
- Hayır, bu şarkının telifini her tür şarkı sözü yazarına dava açmak için kullandım.
Hydra used Cambridge to take control, in the name of law and order... to justify everything.
Hydra, kanun ve nizamı sağlamak ve kontrolü ele geçirmek adına her şeyi meşrulaştırmak için Cambridge'i kullandı.
To be kept in a closet, to be used... To be treated as a thing?
Kullanılmanın bir nesneymişsin gibi muamele görmenin.
Hydra used me to... Trick her and take her captive.
Hydra onu kandırıp tuzağa düşürmem için beni kullandı.
Hydra used this enlightenment center to brainwash anyone who dared to question them.
Hydra bu aydınlanma merkezini onları sorgulama cüreti gösterenlerin beynini yıkamak için kullanıyordu.
That word is not to be used.
Lezbiyen olduğunu biliyordum.
I still haven't even told her I knew about Mike's secret before he got caught, let alone the fact that I used it to get made partner. - Louis...
İsim ortağı olmak için kullandığımı bırak daha Mike'ın sırrını bildiğimi bile söylemedim.
You used to do yoga classes...
Yoga dersine katıldın mı?
Or what used to be Boston.
Yani eskiden Boston'du.
Old days when the man with the badge used it for his own purposes, instead of to benefit the township?
Yetkilerini kendi çıkarları için değil de toplum için kullanan adamlar vardı eskiden.
used to be 136
used to what 17
tomas 217
touche 95
toto 177
toes 106
to infinity and beyond 21
toma 39
tomo 54
today is my birthday 30
used to what 17
tomas 217
touche 95
toto 177
toes 106
to infinity and beyond 21
toma 39
tomo 54
today is my birthday 30