Except yours translate Turkish
112 parallel translation
Ain't nobody in Africa except yours truly can get up a good head of steam on the old African Queen.
Benden başka kimse Afrika Kraliçesi'ni bu kadar başarılı yürütemezmiş.
Every kung fu school has congratulated me, except yours.
Her okul beni tebrik etti, sizin okulunuz hariç.
- Except yours.
- Sizin dışınızda.
Now I don't have any other door except yours or my other choice is death.
Artık beni kabul edecek kimse yok, tek bir yolum var ; ölüm.
There are no forecast models remotely capable... ... of plotting this scenario, except yours.
Senaryoya uygun başka öngörü modeli yok, seninki dışında.
So I figure that I've heard a piece of everybody's mind today, except yours.
Bugün herkesin fikrini dinledim. Seninki hariç.
Except yours.
Seninki hariç.
We had all of the shards except yours,
Sendeki hariç bütün çömlek parçaları elimizdeydi.
There are no forecast models remotely capable... ... of plotting this scenario, except yours.
Sizinkiler hariç bu senaryoya uzaktan veri yerleştirebilecek bir hava tahmin modeli yok.
I know, except yours is a fairy.
Biliyorum, ama seninki periydi.
I have ten degrees, including all of yours... except yours, will.
10 doktoram var, sizin dallarınız da dahil. Seninki hariç Will.
So all the subjects we teach, except yours, are pointless?
Yani, senin öğrettiğin dışındaki dersler gereksiz öyle mi?
But for now, let's just say we have enemies, enemies who can read minds, except yours.
Ama şimdilik, düşmanlarımız olduğunu ve seninki hariç zihin okuyabildiklerini bil.
Except yours in my face, you fuckir...
Benimkinin senin suratında olması dışında, seni pis...
No, not a thing, except that horse of yours.
Hayir, hiçbir ºey. Senin su atin disinda.
Well, my life is just the same as yours, except I don't have a store, my wife is 300 miles away, and I... I can't play the violin.
Benim hayatım da tıpkı seninki gibi fakat benim dükkânım yok karım 300 mil uzakta ve keman çalamam.
I do homage... for you are king... and all in our kingdom is yours... except that carpet, which I keep for myself.
Senin krallığına... bağlılık yemini edeceğim... artık krallığımızdaki her şey senin... bu halı hariç, onu kendime saklıyorum.
You will be free to go home, free to live on that fine estate of yours... free to do anything you like, except to leave England.
Yurduna özgür döneceksin, malikanelerinde özgür yaşayacaksın istediğini özgürce yapacaksın, İngiltere'den ayrılmak hariç.
You ask anybody... except that outdated reporter friend of yours... and you'll find that today the average man wants to know why.
Zamanı geçmiş... muhabir dostunuz dışında kime sorarsanız sorun... sıradan insanın nedenleri bilmek istediğini göreceksiniz.
You know, I've never seen a face like yours except in a cage.
Baksana, bir kafes dışında, seninki gibi bir surat görmedim hiç.
What purpose can all this serve, except the fulfilment of some need of yours?
İhtiyacınızı karşılamanın dışında bunların başka ne amacı var?
I know enough to know that that great big dumb cowboy crap of yours... don`t appeal to nobody except every Jacky on 42nd Street!
42. caddedeki ibneler hariç kimsenin seni çekici bulmayacağını bilecek kadar tanıyorum kadınları...
Everything I have is yours! Except what you ask of me.
Benim olan her şey senin de, ama benden istediğin şey hariç.
I don't think anybody can, except for that crazy lucky streak of yours.
Kimsenin de yardım edebileceğini sanmam, o çılgın talihinin dışında.
Except for one : yours!
Bir şey haricinde : sizinkiler!
There's no treatment as such for a case like yours, except rest.
Senin gibi vakalar için tedavi yok. Dinlenme dışında.
Mollari, the grievances between my people and yours will never be resolved except with Centauri blood.
Mollari, halklarımız arasındaki anlaşmazlıklar Centaurilerin kanı akmadığı sürece çözülmeyecek.
Except for yours, babe.
Seninkiler hariç, bebeğim.
I can clean everything... except that dirty mind of yours.
Sizin şu kirli aklınız dışındaki... her şeyi temizleyebilirim.
Oh, yeah, y'all look just alike... except she got some perfect boobs... and yours look like them old orangutan titties. Ha, ha, ha, ha, ha!
Oh, evet, çoğu şeyiniz birbirine benziyor ama onun göğüsleri daha güzel ve seninkiler yaşlı orangutan memesine benziyorlar.
Except for her X7-specific code sequences, her DNA is identical to yours.
Tabi buna özel X-7 şifresini hesaba katmazsak DNA'sı seninkine benziyor.
Except for yours, darling.
Seninkiler hariç canım.
So no one else's opinion counts except for yours?
Seninki dışında kimsenin fikri mühim değil mi?
Except maybe yours, tyr.
Belki seninki hariç Tyr.
1998, Jones vs. Florida, it was a botched execution... same as yours except it was a faulty electric chair.
1998'de, Jones ve Florida davası, bozuk bir elektrikli sandalye dışında seninki gibi kötü yapılmış bir infaz vardı.
Except one, yours, Sir.
Bir sorun hariç Sizin ki.
Except one, yours.
Bir sorun hariç. Sizin ki.
It looks that way from everywhere except this glass tower of yours.
Açıkçası Dennis, bu cam kulenden başka her yerden öyle görünüyor.
Do you have any idea of Jerusalem except that it is yours?
Senin olmasının dışında, Kudüs hakkında herhangi bir fikrin var mı?
Except for that freaky little baby toe of yours.
Şu minik ayak baş parmağın dışında.
Yeah, it seems like everybody's laundry gets done except for mine, grandma's got a lot of clean clothes and I see some of yours.
Evet, benimkiler haricinde evdeki herkesin çamaşırları temizleniyor, büyükannemin bir sürü temiz çamaşırı var, seninde birkaç temiz çamaşırını gördüm
I swear I never took anything from your house, except Oscar and he's not yours.
Yemin ederim evinden hiç bir şey almadım. Oscar hariç, ki o senin değil.
There's no other voice on that tape, except for yours.
O bantta sizinkinden başka ses yok.
Except i used my name inead of yours.
Sadece senin ismin yerine kendi ismimi kullanıyordum.
Except that woman of yours, she's a special case.
Senin o kadın dışında, O özel bir durum.
Except the pain's in two places that connect two separate regions of the brain, which means you're not using yours.
Tabi, ağrı beynin iki farklı kısmını bağlayan bir yerden kaynaklanmıyorsa ki bu da sizin beyninizi kullanmadığınız anlamına gelir.
That sanctimonious image of yours fooled everyone... except me... because I know evil.
Senin o ruhani suretin herkesi kandırdı ben hariç çünkü ben kötülüğü tanırım.
No more grinding up on middle-aged hard-ons for me, except for yours, of course.
Ereksiyon halindeki orta yaşlıların eziyetinden kurtuluyorum. Sen hariç tabi.
But everything else is yours... except that rock over there, that's not yours, that little rock next to the big rock.
Ama geri kalan her şey senin. Şuradaki taş dışında ; o da senin değil.
But everything else in the kingdom, except for that stick, that little stick right there, that's not yours...
Ama krallıktaki geri kalan her şey senin. Şuradaki dal haricinde... Şuradaki küçük dal da senin değil.
In other words it's our fault that this scoop of yours is doing crap... except making this place smell like the inside of a latrine.
Sizin hatanız değil de ne demek? Pisliğinizin bir halta yaramaması da mı bizim suçumuz? Burayı helâ gibi kokuttuğu yetmezmiş gibi...
yourself 387
yours 1007
yours sincerely 37
yours too 49
yourself included 25
yours and mine 62
yours or mine 22
yours truly 54
yours is 24
except 945
yours 1007
yours sincerely 37
yours too 49
yourself included 25
yours and mine 62
yours or mine 22
yours truly 54
yours is 24
except 945
except me 168
except you 292
exceptional 32
except for you 175
except one 86
except for us 19
except for me 72
except for her 17
except for 89
except for him 16
except you 292
exceptional 32
except for you 175
except one 86
except for us 19
except for me 72
except for her 17
except for 89
except for him 16