English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fire her

Fire her translate Turkish

2,351 parallel translation
I swear. I'd fire her.
Yemin ederim, ben olsam onu kovardım.
- I was gonna fire her.
- Onu kovacaktım.
I can't fire her.
Onu kovamam.
I didn't fire her because she's a challenge, I fired her because she is an immutable obstacle.
Onu meydan okuduğu için kovmadım her şeye köstek olduğu için kovdum!
That you hired the dumb version of Cameron so that you could fire her and get revenge.
İşe Cameron'ın aptal versiyonunu aldın böylece intikam için onu kovabileceksin.
You know, you could fire her for drinking on the job.
İşteyken içtiği için onu kovabilirsin.
No, I could never fire her, I love her to death.
Onu asla kovamam. Onu ölümüne seviyorum.
No, dickey, you can't fire her.
Dickey, olmaz. Kim'i kovamazsın.
I'll tell you what, if she doesn't show up tomorrow, fire her.
Ben ne diyeceğim o yarın ortaya çıkmaz ise, Kov onu.
Actually, even better, fire her anyway.
Aslında, daha iyi, Kov onu.
Can't you just fire her?
Onu kovamaz mısın?
Why did you fire her?
Onu neden kovdunuz?
Even though you're the owner's family, you can't fire her without any reasonable reason.
Patronun annesi olmana rağmen, geçerli bir sebep olmadan onu kovamazsın.
Fire her.
Kov onu.
Why fire her? !
Onu niye kovdun?
I'll fire her up.
Motoru ısıtıyım.
Behind every bullet we fire, there will be an idea.
Ateşlediğimiz her kurşunun arkasında bir fikir olacak.
Her parent died in a fire.
Ailesi bir yangında ölmüş.
My Frying Pan has always been able to absorb fire attacks but now it can also deal with ice!
Kızartma Tavam her zaman ateş saldırılarını emer ama bu sefer buzu emecek!
Every fire needs its spark, and you're gonna be mine.
Her ateşin bir kıvılcıma ihtiyacı vardır, sen de benim kıvılcımımsın.
Every vein in my body is on fire.
Vücudumdaki her damar yanıyor.
It's smoky, and it's full of fire.
Her yer duman ve alevdi.
You know, the fire was rolling.
Her yani alevler içindeydi. Yangın ilerliyordu ve...
Well, I know, but who better to make a fire look like an accident than someone who's around it every day?
Her gün olan bir kazaymış gibi gösteriyor.
The fire killed her.
Yangın öldürdü.
That night', her son is careless with a cigarette butt... and their house catches fire.
O gece oğlu sigarasını tam söndürmeden atınca ev alev aldı.
You may be called upon to sacrifice your lives in the line of fire as you protect and defend the lives, property and honor of all the citizens of this country regardless of language, religion and race.
Görev için canını vermeye hazır olan sizler dil, din ırk gözetmeksizin bu ülkede yaşayan bütün insanların canını, malını, namusunuxxxxxxxxx... canınız, kanınız pahasına koruyacaksınız. Her suçlunun karşısında durup bütün vatandaşlara eşit davranacaksınız.
Some cop lit up a gas can and set the store on fire!
Bir polis gaz bidonunu ateşe verdi ve her şeyi yaktı!
Forensics proved that Lou Ann drowned her stepkids and then set the house on fire to cover it.
Pekala, adli tıp Lou Ann'in üvey çocuklarını boğup bunu örtbas etmek içinde evi ateşe verdiğini kanıtladı.
The plane crashed. There's so much fire.
Her yer yanıyor.
Honey, fire always does the trick.
Tatlım, yangın her zaman kesin sonuç verir.
My cousin and her disabled boyfriend being slaughtered in a hail of automatic gun fire, you think that's funny?
Kuzenim ve sakat erkek arkadaşı yarı otomatik bir silahla katlediliyor, sence bu komik mi?
It wasn't exactly Wembley Arena, but the Enterprise had everything you want from a local music venue bar staff who didn't ask for ID, a worrying lack of fire exits and a horrific smell from the toilets.
Tam olarak Wembley Arena'daki Take That konserine benzemiyordu ama Enterprise da, yerel bir mekandan beklediğin her şeyin olduğu bir yerdi. Kimlik sormayan barmenler, yangın çıkışı sayısındaki eksiklik ve tuvaletlerden gelen korkunç koku.
Mr. Breiman, I am very sorry, but it is all burned, we had a fire, we have lost everything.
Bay Breiman, ben çok üzgünüm ama her şey yandı, biliyorsunuz bir yangın atlattık her şeyi kaybettik.
'Cause you could just, say, drop her at the fire station.
- İtfaiyeye de bırakabilirsin.
I think somebody's watching me whenever I light a fire.
Her ateş yaktığımda birinin beni izlediğini hissediyorum.
Every fire.
Her ateş.
Agent Lisbon states that before Todd Johnson was set on fire, he indicated to her that he had a secret he wanted to tell you, and you alone.
Ajan Lisbon'ın ifadesine göre Todd Johnson yanmadan önce sana söylemek istediği bir sırrı olduğunu ifade etmiş sadece sana söylemek istediği.
You have to feed the fire with woods everyday?
Her gün ateşi odunlarla beslemen mi gerek?
You shouldn't be in love with her, Jeremy, you're playing with fire.
Ona aşık olmamalısın Jeremy. Ateşle oynuyorsun. Hayır, oynamıyorum.
By her own admission, she set fire to that warehouse and showed a total disregard for human life.
İtiraf ettiği gib o depoyu ateşe verdi ve insanların yaşamını tehlikeye attı.
And it's the menthol. She'll feel like her pussy's on fire.
Mentollü olduğu için de amı alev almış gibi hissedecek.
and will be in danger of the fire of hell "
Her kim buna tenezzül ederse yargılanacak ve cehennem ateşiyle cezalandırılacaktır. "
Since she likes playing with fire now I'll show her the real thing!
ateşle oynuyor ve şimdi asıl düşüncesini gösterdi!
Her face's so on fire!
Yüzü kıpkırmızı olmuştu.
The smoke and the intensity of all the fire and all the things that were going on- - you really felt like you were there.
Duman, yoğun ateş ve oradaki her şey gerçekten savaşta gibi hissediyorsunuz.
Not only the horror of actually being under fire, but everything else about that island was just absolutely miserable.
Ateş altında olma korkusundan ziyade adadaki her şey tam bir sefaletti.
Well, while I'm at it, why don't I tell her that you're married to a fire-breathing dragon and you have little, mutant donkey-dragon babies.
Senin de ağzından alev saçan bir ejderhayla evli olduğunu ve küçük mutant ejderha bebekleriniz olduğunu da söyleyeyim mi?
Oh, my God. Tyler, he just took the fire extinguisher and he's like spraying everything. Let me...
Tyler yangın söndürücüyü almış her yere sıkıyor.. ben seni ararım
And it set fire to them.
Her şeyi ateşe verdim.
Whatever fire you got in your belly, you're best to let it go.
İçinde her ne erdem taşıyorsan, çıkmasına izin versen iyi olur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]