For us translate Turkish
67,303 parallel translation
There was nothing left for us to fear.
Korkmamızı gerektirecek bir şey kalmamıştı.
They were waiting for us.
Bizi bekliyorlardı.
So the MCRN, they're gonna be focused on all the incoming UNN warships. That's gonna be good for us.
MKCD'nın tüm dikkatini BMD'a ait savaş gemilerine vermesi yararımıza olacak.
Mars offering reparation will play well for us, of course.
Mars'ın önerdiği tazminat yararımıza olacak elbette.
We're looking for someone who's looking for us.
Biz bizi arıyor birini arıyoruz.
Well, he's probably waiting for us.
Muhtemelen bizi bekliyor.
Yeah, and for us to have us.
Evet, ve bizde.
Ooh, I hope it's not as bad for us as it smells.
Umarım kokduğu kadar bizim için de kötü değildir.
Bad for them, bad for us.
Onlar için kötü, bizim için kötü.
It's probably what Zerstoerer had in mind for us.
Muhtemelen Zerstoerer'in bizim için aklında olduğu şey buydu.
But not for us.
Fakat bizim için değişmeyecek.
Lisbon awaits us, sweetheart, and Papa will be waiting for us.
Lizbon yolumuzu gözlüyor, canımın içi ve baban bizi bekliyor olacak.
They'll be waiting for us!
Bizi bekliyor olacaklar!
It was too much for us all.
- Hepimize çok geldi.
At anchor, waitin'for us!
Demir atmış, bizi bekliyor!
The carriage will come for us on Saturday.
Taşıma, bizim için cumartesi günü gelecek.
But he did it for us, Wenna.
Fakat bunu bizim için yaptı, Wenna.
I wonder how many cocktails she had when she had the brilliant idea for us to hit a brewery.
Acaba kaç kokteyl içti de bira fabrikasını soymamızın mükemmel bir fikir olduğunu düşündü?
What happened with the police, it was a trap... for us.
Polisle olan şey, bizim için de bir tuzaktı.
I'm fighting for us.
Bizim için savaşıyorum.
I just thought after everything that's gone wrong, it might be nice for us to have something go right.
Dedim ki bu kadar şey ters gitmişken, bir şeyimizin de doğru gitmesi iyi olur.
There's nothing here for us, man.
Burada işimiz kalmadı artık.
But we can't just abandon our friends and let them take the fall for us.
Ama arkadaşlarımızı yüz üstü bırakıp yerimize ceza almalarına izin veremeyiz.
For us, obviously, not for the people we're torturing.
Bizim için tabii ki, işkence görecekler için değil.
Give us the codes. Then maybe she live long enough for see doctor.
Kodları bize verirseniz belki o zaman doktora gidecek kadar uzun yaşar.
I think one of us needs a clear head for peace to really get a chance.
Sanırım barış adına bir şans yakalamak için içimizden biri salim kafayla düşünmeli.
Mars won a battle that they didn't intend to fight, and they know now that they can't win the war, so they let us stick them with the bill for Ganymede.
Mars savaşmak istemediği bir savaşı kazandı. Şimdi savaşı kazanamayacaklarını bildikleri için.. ... Ganymede faturasını onlara ödetmemize izin verdiler.
What, in the end are any of us looking for?
Aradığınız herhangi birimiz sonunda Ne,?
She told us not to look for her, but it's been ten weeks now.
Bize onu aramamızı söylemişti ama on hafta oldu.
There's nothing for the likes of us up there.
Orada bizim gibiler için hiçbir şey yok.
Damn you, California, for making us own such a super nice car.
Kahrolası Kaliforniya, bizi harika bir araba sahibi olmaya zorluyor.
Until we figure out what this is and who it came from, I think it'd be best for you to stay with us.
Bunun ne olduğunu ve kimden geldiğini anlayana dek bizle kalmanız en iyisi olacaktır.
For both of us.
Her ikimiz için. Tek çare bu.
No, this isn't good for either of us.
Yo, bu ikimiz için de iyi değil.
- Look, we had some good times together and I really appreciate everything that you've done for all of us.
- Bak, beraber güzel zamanlarımız oldu ve herkes için yaptıklarından dolayı müteşekkirim.
- Thanks for having us.
- Bizi yaşattığınız için teşekkürler.
Waiting for this thing to come after me, or us, would be more dangerous, and Adaline,
Bu şeyin peşimden veya peşimizden gelmesini bekliyorum, Daha tehlikeli olacak,
I wasn't gonna wait for the skull guy to come after us.
Kafatası adamının peşimize düşmesini bekleyemezdik.
For instance, do he decree us to meet yon souls up yonder?
Örneğin, şu yukarıdaki kişilerle karşılaşmamıza hükmetmiş midir?
Did I mention that Verity will join us for the christening?
Verity'nin, vaftiz töreni için bize katılacağından bahsettim mi?
Thank'ee Lord for sendin us these gifts, this food, this water...
Tanrı'ya bu armağanlar için şükrediyoruz, bu yemekler, bu su...
Now, let us not be late for Sir Francis.
Sör Francis'in davetine geç kalmayalım.
After all, between us we provide work for much of the county.
Ne de olsa bölgenin başlıca işverenleri ikimiziz.
She'll soon see the error of her ways and be begging us to name a date for her wedding.
Yakında yollarının hatasını görecektir. Ve düğün için bir randevuyu vermem için bize yalvarmalısın.
Would you excuse us for five minutes?
- Bize beş dakika verir misiniz?
Stall for time, keep us occupied.
Vaktimizi çalıp, bizi meşgul etmek için.
To tell me how you tried to ruin everything that Jessica's ever worked for by making an enemy of the one man who's been trying to help us?
Bize yardım etmeye çalışan bir adamı düşman yaparak Jessica'nın elde ettiği her şeyi mahvetmeye çalıştığını mı?
Show a little love to someone who's been loyal to us for as long as I've known her.
Tanıdığım zamandan beri bize sadık olan birine azıcık sevgi göstermek.
What can you possibly say to us that'll make up for your actions?
Tüm bunları telafi edebilecek ne söyleyebilirsin ki bize?
Except for you four, everyone in this neighborhood is one of us.
Siz dördünüz dışında buradaki herkes bizden.
I mean, after that it was just a crazy scramble for all of us.
Ondan sonrası hepimiz için fazla doğaçlama gelişti.
useful 59
ushna 19
use your brain 33
use it 260
use your words 42
use your imagination 74
use your head 124
use me 43
used to 118
use mine 46
ushna 19
use your brain 33
use it 260
use your words 42
use your imagination 74
use your head 124
use me 43
used to 118
use mine 46
us too 58
use it wisely 19
use the force 25
use your power 21
use your hands 17
use your legs 22
use them 48
used to be 136
use that 67
use these 22
use it wisely 19
use the force 25
use your power 21
use your hands 17
use your legs 22
use them 48
used to be 136
use that 67
use these 22