Give it to me translate Turkish
9,305 parallel translation
Then you must give it to me.
- Bana vermelisiniz öyleyse.
You could have waited to give it to me.
Bekleyebilirdi ya.
I'm going to ask you a few questions, and you better give it to me straight, you understand?
Size birkaç soru soracağım Özür, Ve daha iyi düz, anladın bana vermek?
Give it to me.
Onu bana ver.
Now, give it to me.
Şimdi bana ver.
You can give it to me, thanks.
Bana verebilirsin.Teşekkürler.
Come on, give it to me.
- Hadi, ver bana.
Get down the ladder. Give it to me. Give it to me.
Ver şunu bana.
Give it to me.
Versene bana.
Just give it to me.
Ver şunu bana.
The wire in your bra, give it to me.
Sütyenindeki teli bana ver.
Give it to me, Doris.
Göster bana, Doris.
Give it to me. I'll do it.
Ver ben yaparım.
- Give it to me.
- Ver şunu.
Well, Erik, if you didn't give it to me, then who did?
Madem sen bulaştırmadın Erik kimden bulaştı bana?
Give it to me.
Bana ver.
Give it to me.
Ver onları bana.
Then give it to me.
Ver o zaman.
Then give it to me.
Bana ver o zaman!
- Give it to me!
- Ver şunu bana!
Give it to me.
Ver şunu bana.
Give it to me, Zachary! Or I'll rip it off!
- Ver şunu bana yoksa çekip alırım.
Look, man... Just give it to me, okay?
Bak, adamım onu bana ver, tamam mı?
- Give it to me.
- Onu bana ver.
Get... Give it to me.
Onu bana ver.
Give it to me, Chandler!
Sakın durma Chandler!
Yeah, give it to me.
Evet, gel bakalım.
Give it to me or we beat the fuck out of you.
Ver yoksa seni ölesiye döveriz.
Truth is, they didn't give a shit about me except that I did their bidding, so now I'm ready to see it end, and I can help you end it.
Açıkçası, beni hiç sallamadılar. Bense emirleri yerine getiriyordum. Artık sona erdiğini görmeye hazırım.
I made a wish, and it has to give me what I asked for... Every time, till I'm done.
Bir dilek diledim, istediğim şeyi... her seferinde bana verdi ta ki ben bitene kadar.
Eating Tatiana's brain didn't just give me some of her memories, it gave me kleptomania and the ability to speak Romanian.
Tatiana'nın beynini yemek yalnızca anılarını bana geçirmedi aynı zamanda beni kleptoman yaptı ve Romence öğrenmemi sağladı.
It never occurred to me that I'd have something to give.
Verecek bir şeyimin olduğu aklıma gelmemişti.
And I'd be happy to give it back to you... you just... have to give me something in return.
Orada işte. Ve seve seve sana geri verebilirim. Tabii karşılığında bana bir şey vermek zorundasın.
She told me to give it to you.
Sana vermemi söyledi.
Well, it may take me a few months to get enough advertisers, but... I'm going to give it a try.
Yeterli reklamı almam belki birkaç ayımı alacaktır ama bunu denemek istiyorum.
I'm trying to get a group of people to give me their land, rather than sell it to Gryzzl for $ 90 million.
Milleti, arazilerini Gryzzl'a 90 milyon dolara satmaktansa bana vermeleri için kafalamaya çalışıyorum.
You know what? I don't even want to hear it. Whatever bullshit excuse you're about to give me.
Her ne saçma bahane sunacaksan duymak bile istemiyorum.
♪ I give you all of me ♪ ♪ But it still ain't enough to make you happy ♪ ♪ I give you everything ♪
â ™ ª I give you all of me â ™ ª â ™ ª But it still ain't enough to make you happy â ™ ª â ™ ª I give you everything â ™ ª â ™ ª And still don't measure up â ™ ª
You just come out here and give me all this information. To have me go handle it by myself.
Karşıma geçip bana bunları söylüyor ve sonra tek başıma halletmemi istiyorsun!
And one day I put it inside the tub with me, - to give it a bath.
Bir gün küvete girdiğimde, ona da banyo yaptırmak için yanıma aldım.
Now give it to me.
Ver şimdi onu bana.
And give me 100 tries, I'll never be able to spell it. [Laughs]
Ve 100 kere de denesem, ŞEhrin adını heceleyemeyeceğim.
I'll give you $ 45 a month to cover the automobile, 10 of which comes back to me and you pay for all repairs to keep it running.
Otomobil için sana ayda 45 dolar veririm. Bunun 10 doları bana geri gelecek yalnız. Tamir-bakım da sana ait.
And you gave me the robes to give it in.
Konuşmayı yapmam için de bana cüppe almışsın.
Give it to me now!
Ver şunu bana hemen!
Just cut this thing off of me, give it to somebody who deserves it.
Kesip alın şu şeyi benden. Hak eden birine verirsiniz.
Give it... to... me!
Ver şunu... bana!
And give it to Madeline so she could ruin me.
Ve sen de ağzıma sıçması için bunu Madeline verdin.
I'm sure it does. But at least my employer doesn't ask me to give up my life for a year while he sits in a mansion and makes more money.
Ama en azından benim iş verenim o kendi malikânesinde oturup deli gibi para kazanırken benden koca bir yılı feda etmemi istemiyor.
I know it's stupid, but it'd give me a reason to come back every once in a while.
Aptalca olduğunu biliyorum ama ara sıra uğramam için sebep oluyordu.
Give it to Jamie for me.
Bunu benim için Jamie'ye ver.
give it to me now 42
give it to me straight 42
give it a go 47
give it up 548
give it a rest 256
give it a try 140
give it here 315
give it a shot 99
give it time 124
give it 437
give it to me straight 42
give it a go 47
give it up 548
give it a rest 256
give it a try 140
give it here 315
give it a shot 99
give it time 124
give it 437
give it to her 65
give it back 737
give it your best shot 38
give it a chance 31
give it to him 192
give it a break 17
give it a whirl 16
give it some time 30
give it back to me 74
give it to them 34
give it back 737
give it your best shot 38
give it a chance 31
give it to him 192
give it a break 17
give it a whirl 16
give it some time 30
give it back to me 74
give it to them 34
give it to us 27
give it a second 28
give it some gas 17
give it a minute 32
to meet you 22
to me 1767
to mexico 17
to meet 21
give it a second 28
give it some gas 17
give it a minute 32
to meet you 22
to me 1767
to mexico 17
to meet 21