Give it some time translate Turkish
343 parallel translation
Rocky, give it some time.
Rocky, zamana bırak.
Mmm, give it some time, Ellen.
Mmm, biraz zaman ver, Ellen.
... give it some time.
... biraz zaman tanı.
Give it some time. It's early.
Biraz zaman ver.
Let's give it some time.
Ona biraz daha zaman verin.
Give it some time.
Biraz zaman ver.
No, but just give it some time, let it cool off.
Hayır, ama biraz bekleyelim.
Give it some time.
Biraz zaman tanı.
Well, I just... I really think I should give it some time, you know?
Ben, sadece biraz şans tanımalıyım diye düşünüyorum, anlatabildim mi?
Give it some time.
Biraz zaman geçsin.
Give it some time, relax. Get something to eat.
Onlara biraz zaman ver rahatla.
Just give it some time.
Sadece ona biraz zaman ver.
Give it some time.
Şimdi dinlenin.
just need to give it some time.
Sadece biraz zamana ihtiyacınız var.
Sean, it's not that big a deal. We just have to give it some time.
Sean, büyütülecek bir şey değil biraz zaman vermemiz gerekiyor.
Phoebe, you've gotta give it some time.
Phoebe, kendine biraz zaman tanıman lazım.
- You gotta give it some time to work.
- Etkisini göstermesi için biraz bekle.
- Give it some time.
Buna biraz zaman tanı.
Give it some time.
Ona biraz zaman ver.
But do we have to make up our minds now? Can't we just hide it some place where it can't be traced to us and give ourselves time to think it out?
Onu ucunun bize dokunmayacağı bir yere saklayıp kendimize düşünmek için zaman tanısak?
Give us a rain check on it. Some other time, we'd be glad to.
Ama başka bir gün severek geliriz.
If you give me some more time, I can make it worse.
Bana biraz zaman verirsen beterini de yaparım.
Give it some more time.
Biraz zaman tanı.
And give it to him some time or other.
Bu aralar alıp verecektim.
It might give us some kind of time.
Bize biraz kazandırabilir.
Give me some time to get used to it.
Alışmak için bana biraz zaman ver.
That'll give you some time to think it over.
Böylece düşünecek biraz zamanın olur.
I'd put it aside for some time... but I hesitated to give it to you.
Bir süre için, bir kenara koymuştum size vermekte tereddüt ettim.
Don't tell her I gave it to you, but give her some from time to time.
Bunu sana verdiğimi söyleme, ama ara sıra ona biraz para ver.
You'll give it back some time.
Lazım olduğunda geri vereceksin.
Give me some time to consider it
Bunu düşünmem için bana zaman ver.
It'll give us some time.
Bu bize biraz zaman verecek.
Just give me some time, okay? Just a few more days and I will have it.
Sadece bir kaç gün daha verin.
Yeah, that, uh, sounds wonderful, but could you give me some time to think it over?
Bu, kulağa harika geliyor ama bunu düşünmek için bana biraz zaman verir misiniz?
It's about time. I got to give some answers here.
- Hayır, bazı şeyleri cevaplamamın vakti geldi.
It will take the computer some time to give us a complete picture of the anomaly's interior.
İçerinin tam bir resmini oluşturmak bilgisayarın biraz zamanını alacaktır.
Last time I saw him, he said something about having a half-hour to give some good-luck speech or it wouldn't count.
Onu son gördüğümde şans konuşması için yarım saatlik bir zamana ihtiyacı olduğunu söyledi.
Oh, actually I started teaching because... I was hoping it would give me some free time to do some composing.
Doğrusu, öğretmenliğe başladım, çünkü beste yapmak için biraz boş zaman kalır, sanıyordum.
And in so far as possible, the next time you decide to pull a stunt... like the one you're currently pulling... I would appreciate it if you could give me some sort of... advance notice... so that I could either be mentally prepared... or physically absent.
Ama mümkünse, bir dahaki sefer şu an sergilediğin gibi bir gösteri... sergilemeye karar verirken... beni önceden uyarırsan hoşuma gider... ki böylece ruhen kendimi hazırlarım... ya da bedenen orada bulunmam.
There's a buzz on the street about it. If we just give it a chance, if we just take some time with it,
Bir şans verirsek her şey gayet iyi olacaktır.
It'll give us a chance to spend some quality time together, starting right now.
Hemen şimdi başlıyoruz.
It will give me a chance to spend some time with my kids.
Çocuklarımla biraz zaman harcamak için vaktim olur benim de.
You got to give me some time... so I can find whoever did it and...
Bana vakit tanımak zorundasın. Bu şekilde kimin yaptığını bulup...
I'll give you some time to think it over.
Bunu düşünmen için sana zaman vereceğim.
It's just... just give me some time.
Biliyorum. Sadece biraz zaman tanı.
Gotta get it open, give them some time.
Açmalıyız ve onlara biraz zaman vermeliyiz.
It's time to give me some, alright?
Zaman bana verme zamanı tamam mı?
I mean, while you're making coffee, it'll give me some quality time with Alice.
Yani sen kahve yaparken ben Alice'le ilgilenirim.
It's time I give some back.
Biraz da topluma vermenin zamanı geldi.
I told him it'd be a cold day in hell until you did. Give him some time.
Ona cehennemde yapana kadar soğuk bir gün olduğunu söyledim.Ona zaman ver.
And uh, he thought it was pretty intriguing and he asked me to give it at his first PERL conference, which was uh.. later that year, in Fall of 97. And apparently what happened, I was told later, although I had no idea that this was happening at the time, uh is that some people from Netscape actually heard the paper at the PERL conference and took those ideas back to Netscape and they kind of lit a fire there.
ve onun ilk PERL konferansında ona verip veremeyeceğimi sordu konferans 1 yıl sonraydı, 1997 sonbaharda ve görünüşe göre, bana sonra söylendi o zaman ne oldu ne bitti bilmediğim halde ah, Netscape den bir kaç kişi bildiriyi bu Perl Konferansında duymuşlar
give it a go 47
give it a rest 256
give it up 548
give it a try 140
give it to me 2083
give it here 315
give it a shot 99
give it time 124
give it 437
give it back 737
give it a rest 256
give it up 548
give it a try 140
give it to me 2083
give it here 315
give it a shot 99
give it time 124
give it 437
give it back 737
give it your best shot 38
give it to her 65
give it to me now 42
give it a chance 31
give it to him 192
give it to me straight 42
give it a whirl 16
give it a break 17
give it back to me 74
give it to them 34
give it to her 65
give it to me now 42
give it a chance 31
give it to him 192
give it to me straight 42
give it a whirl 16
give it a break 17
give it back to me 74
give it to them 34
give it to us 27
give it a second 28
give it some gas 17
give it a minute 32
some time 40
some time ago 41
give me strength 86
give me a hug 258
give me a kiss 294
give me some sugar 34
give it a second 28
give it some gas 17
give it a minute 32
some time 40
some time ago 41
give me strength 86
give me a hug 258
give me a kiss 294
give me some sugar 34
give me a sign 41
give up 237
give me 926
give me your hand 884
give me that 1626
give me a break 856
give me the money 165
give me a fucking break 45
give me a second 352
give me your phone 245
give up 237
give me 926
give me your hand 884
give me that 1626
give me a break 856
give me the money 165
give me a fucking break 45
give me a second 352
give me your phone 245