Grab on translate Turkish
1,407 parallel translation
Grab on.
Yapış!
This was the second smash and grab on an Indian casino in the last 30 days.
Bu son 30 gün içinde Kızılderili kumarhanesinde gerçekleşen ikinci soygun olayı.
Jim, stay down Grab on to something.
Jim, aşağıda kal. Sıkıca tutun.
And to grab on to those love handles while I'm shooting all over that big, full belly...
Ve aletini kavrarken üzerine uzandığım o koca göbek...
Come on, Chowder, grab on.
Haydi, Chowder, tutun!
- Come on, just grab on!
- Hadi, elimi tut!
Grab on!
Haydi evlat, devam et.
Grab on to that ledge.
Şu çıkıntıya tutunun.
You lock in on him... grab onto that gorgeous head of hair... and take control,
Ona kilitlen, o muhteşem kafasını tut ve kontrolü eline al.
Then we'll move in, grab him, get on a plane.
Onu alıp uçağa bindireceğiz.
Well, we'll grab some Chinese food and you can fill me in later on all the boring details.
Tamam, Çin yemeği yeriz ve sonra beni sıkıcı detaylarla doldurabilirsin.
If we see a chance for happiness, we should grab it and hold on tight.
Mutlu olmak için bir şansımız varsa ona sıkıca sarılmalıyız.
I'm gonna grab a copy of your book and put it in that section, and then I'm going to write my own little recommendation on a card and attach it so people see it and buy it.
Bir kopyasını oraya koyacağım. Sonra da bir karta kendi tavsiyemi yazıp, üstüne iliştireceğim ki insanlar görüp, alsınlar. - Önce oku.
And to repay you all for this lousy trick that you played on me, you can all reach in here and grab your own damn condiments.
Bana oynadığınız bu berbat oyunu size ödetmek için de hepiniz buraya gelip kendi baharatlarınızı alacaksınız.
Come on, let's grab a bite in the cafeteria.
Yapma ama haydi biraz kafeteryada takılalım.
Yeah but listen, why you and Dana grab a bottle of wine and some flowers on your way to Bette's?
Evet bak ne diyeceğim, Dana ile birlikte bir şişe şarap ve çiçek alıp Bette'ye gitsenize.
Could you grab my new putting machine from the car on the way back up, please?
Yukarı gelirken yeni tutucu makinemi arabanın arkasından getirir misin?
Why don't you go grab 40 on the couch in your office.
Neden ofisine gidip kanepede biraz kestirmiyorsun?
I was on my way to see if she wanted to grab lunch.
Onu görmeye gidiyordum yemeğe çıktı.
Hang on. Let me grab some cash.
Ben para getireyim.
Tell you what – I'll turn on the fireplace if you grab the towels.
Sen havluları alırken ben de ateşi yakayım.
Ah, actually... I usually grab something on the way to school.
Şey aslında... genelde okula giderken bir şeyler alıyorum.
You know, I might just grab my bag and head back out on the road.
Bavulumu alıp tekrar yollara düşebilirim, biliyorsun.
- Hang on a second, let me grab a pen, all right?
- Bekle. Kalem alayım.
Come on! Grab!
- Yapma ya, Sherlock.
Come on, grab hold. Come on, baby.
Hadi gel bebeğim.
Come on, grab a glass. Listen up.
Hadi, bir bardak kapın, dinleyin.
All right, every chick patient that you have, you have to tell her the problem is her tailbone, that way you get to grab around on her butt.
Gelen bütün hatun müşterilerine, sorunlarının kalçalarında olduğunu söylemelisin. bu şekilde hatunların kaselerini kavramayı sağlarsın.
Have you ever seen one of'em swoop down on a picnic table to grab a french fry?
Sen hiç onlardan birini piknik masasından patates kızartması kapmak için saldırırken gördün mü?
Grab a sit on the couch, will you
Koltuğa otur.
Come on, everyone grab what you can, we have to walk.
Hadi, alabildiğinizi alın, yürümek zorundayız.
They grab the termite's jaw and then sting it in the only vulnerable place on its head, in its mouth.
Termitleri çenelerinden yakalarlar yalnızca kafalarının üzerinde ve ağızlarının içinde bulunan en can alıcı yerleri ısırırlar.
After I kill these brats, don't forget to grab the cash on the ground, Eda!
Bu ufaklıkları öldürdükten sonra, yerdeki paraları toplamayı unutma, Eda!
Why don't you whiz on over to the bar... and grab us a couple of glasses of chardonnay?
Neden uçup bize iki bardak beyaz şarap getirmiyorsun?
You need to grab that gear on the second floor as soon as we go hot.
Harekât başladığı anda... 2. Kattaki donanımı ele geçirmelisin.
Grab your red hat and lantern and get back on the front lawn.
Geri çekil. Büyük çocuklar yemeği bitirdikten sonra, seni çağırırım.
Come on, Dave, grab and turn, grab and turn.
Haydi, Dave, tut ve çevir, tut ve çevir.
Jorge can run the backhoe they're not using on 14 and grab four or five of those other guys who are doing nothing on seven and 10.
Jorge 14'te kullanmadıkları makinayı kullansın. Yedi ve on numarada hiç bir işe yaramayan dört - beş adamı daha al.
You'll grab some Listerine. She'll have a nice gargle and then you'll figure out a way to move on.
Güzel bir gargara yapsın ve işleri düzeltmenin yollarını arayın.
But if we grab hold of each other and hold on - There's nothin'more beautiful in the world.
Ama birbirimize tutunursak, dünyada daha güzel bir şey yoktur.
Grab a knee, come on.
Tek diz üzerine çökün, haydi.
Come on, make yourself useful, grab a chair.
Hadi, işe yarayın. Bir sandalye getirin.
Grab a lantern from the set over there so we can see what the hell's going on in here.
Oradan bir fener al da burada neler oluyor anlayabilelim.
... the boys have gotta grab'em, saddle'em, then ride'em between a pair of barrels, and any rider that stays on that long...
... kovboylar onları yakalayıp, eyer takmalılar, ve sonra da onları bir çift bidonun arasından geçirmeliler ve bu kadar uzun kalan kim olursa olsun...
Go on, grab her!
Çocuğu tutun.
Well, now that's up to you... but you better grab it and put it on right now.
Pekala, bu sana kalmış ama... senin yerinde olsam alıp giyerdim onu.
Come on, grab the coats.
Hadi, montları al.
Yeah, we're just gonna go into town and grab that map legend piece, head on home, so, I think we can take it from here.
- Evet, sadece kasabaya gidip haritanın parçasını alacağız ve eve döneceğiz. Bundan sonrasını biz hallederiz.
Now, come on, grab that chair right there.
Gel bakalım, şuradaki sandalyeyi kap.
Come on. Men, grab your ladies.
Beyler, damınızı kapın.
Well, then, why don't you come on in, grab a drink?
Peki neden içeri gelmiyorsun? Bir şeyler iç.
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onions 55
onward 91
one day at a time 90
ondrej 26
one moment please 57
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onions 55
onward 91
one day at a time 90
ondrej 26
one moment please 57
only you 239
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more drink 18
one more round 22
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more drink 18
one more round 22
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230