English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Gri

Gri translate Turkish

3,559 parallel translation
I use the grey car in the driveway.
Ben gri arabayla yola çıkıyorum.
Ugh. I see gray matter.
Gri madde görünüyor.
And what race were those mannequins, because their skin was gray.
Peki o mankenler hangi ırktan? Çünkü derileri çok gri.
We should just show up wearing boring gray suits with gray ties and gray shirts.
Gri kravat ve gri gömlekli sıkıcı gri takım elbiseler giyerek gitsek yeter.
Code Grey!
Gri Kod!
And the Grey Gargoyle's fate was always rather suspect.
Ve Gri Gargoyle'un kaderi her zaman oldukça şüpheliydi.
Tell me where he is, or you will learn the Grey Gargoyle's fate firsthand!
Bana nerede olduğunu söyle yoksa Gri Gargoyle'un kaderini ilk elden göreceksin!
- A man with A grey t-shirt
- Gri t-shirtlü bir adam.
There's a lady in the front row with a grey-blue-orange perm.
İlk sırada oturan gri, mavi, turuncu permalı bir bayan var.
Excuse me, can you pass me one of those gray bins?
Affedersiniz, bana şu gri kutulardan uzatır mısınız?
This is our timber wolf.
Bir gri kurt!
En route to Rome last June... During our layover, I saw you come out of the hotel with a man in a gray suit.
Geçen Haziran, Roma yolculuğunda mola verdiğimizde gri takım elbiseli bir adamla seni otelden çıkarken gördüm.
Code gray, classroom three.
Gri kod, sınıf 3.
Are you one of the millions of people who suffer from dry, ashy elbows?
Siz de dirseklerinin kuru ve gri olmasından şikayet eden milyonlarca insandan biri misiniz?
You see a large publicity board telling you - have your holiday of a lifetime - and when you put the glasses on - you just see just on the white background a gray inscription.
Büyük bir reklam panosu görürsünüz : "Hayatınızın tatiline kavuşun!" Ve gözlüğü taktığınızda gördüğünüz yalnızca beyaz arka plan üzerinde gri bir yazıdır.
The film is the story of a late middle age businessman - leading a gray totally alienated life - and then he decides at some point - that he has enough of it.
Film tam anlamıyla yabancılaştığı, gri bir hayat süren ve bir noktada bunun canına tak ettiği sonucuna varan, orta yaşlarının sonuna gelmiş bir işadamının hikâyesidir.
Doesn't seem like it. The Tate thing wandered into a moral gray area, but have you seen their kitchen?
Tate mevzusu ahlak açısından biraz gri alana denk geliyor, onu geçelim, sen onların mutfağını gördün mü?
I'm gonna call it, "rebuttal to a gray life."
Ona, "Çürüyen gri bir hayat" diyeceğim.
Go get my gray fox out of cold storage.
Dondurucudan gri kürkümü getir.
He was wearing a gray suit.
Gri renk bir takım elbisesi vardı.
The other shirt's gray.
Diğeri de gri.
Small and drab, just like him.
Küçük bir gri. Tıpkı kendisine benziyor.
The gray wires...
Gri kablo...
Ella says it's green and I call it... gray.
Ella yeşil olduğunu söylüyor ama ben gri diyorum.
There was an older gray van.
Bir de eski bir gri minibüs vardı.
Well, gray hoodie.
Gri kapüşonu vardı.
When I first saw him, he was wearing this little gray sharkskin number, made him look like a kid playing a gangster in a school play.
Kendisini ilk defa gördüğümde, gri renkli köpekbalığı derisinden bir takım giyiyordu. Tıpkı okul piyesinde gangster rolüne çıkan bir çocuğa benziyordu.
Gray.
Gri renkli.
Just put down gray.
Gri yazın işte.
I remember seeing him once early on- - the man with the gray hair.
Onu çok zaman önce gördüğümü hatırlıyorum... Gri saçları vardı o zaman.
Their beds were Grey like mummies.
Yataklarında gri mumyalar gibi yatıyorlardı.
I thought that you and Spencer got rid of all of your clothes... the gray jacket from that night?
Sen ve Spencer'ın o geceki tüm kıyafetlerinizden kurtulduğunuzu düşünüyordum o geceki gri ceket?
Em, I just found the gray jacket from that night.
Em, biraz önce o geceki gri ceketi buldum.
A pair of gray, shiny, twill, flat-front trousers designed by a man named Calvin.
Gri, parlak, fitili kumaşlı, tel çizgi ütülü Calvin tarafından tasarlanmış bir pantolon.
Gray van.
Gri minibüs.
You know, you can even color in my gray hair with black marker.
Hatta gri saçlarımı kalemle boyayabilirsin.
I'll keep an eye out for repair requests on a gray S.U.V. with a key stuck in the door lock.
Kapı kilidine anahtar sıkışmış gri bir SUV için yapılan... -... tamir taleplerini araştırırım.
The gray S.U.V. pinged at Zenith Rent-a-Car on Varick.
Gri SUV Varick'teki Zenith Oto Kiralama'dan çıktı.
That's kind of a gray-ish area.
- Bu bir tür gri bölge.
I'm no stranger to a little gray matter.
Bu küçük gri yapıyı iyi bilirim.
And when you go to hell and back and you literally see death come right into your face like this and it turns you into a little gray skeleton- -
Cehenneme gidip dönünce ve ölümün üzerine gerçek anlamda geldiğini ve seni küçük, gri bir iskelete çevirdiğini görünce...
Gri... ffith...
Gri... ... ffith...
Campus police said a witness saw Lorraine get into a gray Camaro.
Kampüs polisi Lorraine'yi gri bir Camaro'ya binerken gören bir tanık bulmuş.
Did you think we were going to listen to the gray hairs, hand it to Romney?
Gri saçlıyı dinleyip Romney'e devredeceğimizi düşündünüz mü?
Grey cranes cross the Mediterranean at the Straits of Gibraltar.
Gri taşlı turnalar Akdeniz'i Cebelitarık Boğazı üzerinden geçiyor.
That grey sweatshirt really brightens your teeth.
Bu gri penye kazak gerçekten dişlerini ortaya çıkarmış.
Senior citizens are basically the only people who vote in local elections, so if you want to win, you gotta get the gray vote.
İhtiyar vatandaşlar, yerel seçimlerde oy veren asıl kişiler, bu yüzden kazanmak istiyorsan gri oyları * alman gerek.
And to get the gray vote, you need to get the endorsement of Ned Jones.
Ve gri oyları alman için, Ned Jones'un desteğini alman gerek.
Penetrating trauma to the skull and gray matter is consistent with a gunshot wound.
Kafatasını delmesi ve gri madde silah yaralanmasıyla uyumlu.
There are gray areas.
Gri bölgeler vardır.
But this meeting is also visited by gray sharks on the prowl.
Ama bu birleşme, etrafta sinsice dolaşan gri köpekbalılarını da çeker.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]