English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / He'll never know

He'll never know translate Turkish

347 parallel translation
Don't worry about him, he'll never know you were here.
Endişelenme, senin burada olduğunu duymayacak.
- he'll never know you're in here.
- burada olduğunuzu asla anlamaz.
If I know Ramsey, he'll never let himself be absorbed by anybody.
Benim bildiğim Ramsey şirketine el konulmasına izin vermez.
If I... If I leave early in the morning... If I never see Roy again... would you promise me he'll never know?
Şayet sabah erkenden gider ve Roy'u bir daha görmezsem bunu asla öğrenmeyeceğine söz verir misiniz?
But you know Sloss, he'll never stand up.
Ama Sloss'u bilirsin. Mahkemeye çıkmayacaktır.
But he'll never be able to go back and do the kind of work... you know, darling I don't think I understand what kind of work he was doing.
Fakat asla geri dönemeyecek ve oradaki gibi çalış.. Biliyorsun, canım aslında tam olarak ne iş yaptığını pek anlayamadım.
Why he ever started this cheap penny-ante Building and Loan l'll never know. But neither you nor anybody else can say anything against his character, because his whole life was...
İnşaat ve Kredi Birliğine neden başladığını bilimiyorum ama onun karakterine bir şey söyleyemezsiniz çünkü hayatı boyunca...
He'll never know we're there.
O arkada oluyor. Orada olduğumuzu asla anlamaz.
You never know what he'll come up with when he starts knocking on that brandy bottle.
Kendini içkiye verince ortaya neyi atacağını kestirmek zor.
He stays out all night, I never know where he spends the day, and now... lt's serious. lf the theft is proved, he'll be jailed.
Bütün gece dışarıda, gündüzleri de nerede olduğunu bilmiyorum ve şimdi de... Bu ciddi bir mesele. Eğer hırsızlık yaptığı kanıtlanırsa, hapse girer.
I don't know what I'll do yet but I'll see to it he never finds me.
Daha ne yapacağımı bilmiyorum. Ama beni bir daha bulamamanı sağlayacağım.
My only regret... is that he'll never know that I killed him.
Benim tek pişmanlığım onu öldürdüğümü asla bilmeyecek olması.
You know Tony, he'll never talk!
Tony'i bilirsin, asla konuşmaz!
But he'll never know.
Ama o asla bilmeyecek.
But he'll never know because I stay kissing-sweet the new Dazzledent way.
Ama o asla bilmeyecek çünkü öpülesi kadar tatlıyım, yeni Dazzledent yoluyla.
" He'll never know.
" Asla bilmeyecek.
PoorJeremiah. He'll never know how close he came to 20 million barrels of oil.
Jeremiah 20 milyon varil petrole ne kadar yaklaştığını hiçbir zaman bilemedi.
Unless I can walk to him, and when I say "walk" I mean "run", he'll never know.
Ben iki ayağımın üzerinde duramadıkça bunu asla bilmeyecek.
If she never writes him a letter, he'll never know the difference.
Kocasına hiç mektup yazmazsa, adam da farkı anlamayacak bile.
Never know where he'll strike next or when.
Bir sonrakinde nereye ya da ne zaman vuracak asla bilemezsin.
That fat cop can break my bones, but he'll never stop me from telling what I know.
O şişko polis belki kemiklerimi kırabilir ama bildiklerimi söylememi asla engelleyemeyecek.
- He'll never know.
- Asla haberi olmaz.
The Marshal said he'll send one of his men there... you never know...
Polis müdürü, adamlarından birini oraya göndereceğini söyledi hiç belli olmaz...
He'll never know.
Asla da tanıyamayacak.
For all we know, he'll never come back anyway.
Zaten asla geri gelmeyecek.
But you never know what he'll do.
Dediklerimiz o bir şey yapmadan anlamsız.
We never know what stunt he'll pull next.
Bir sonraki numarasını bilemiyoruz.
And you never know when he'll be willing to receive you.
Onun için bekliyorum ya..
- I know the operator. He'll never get through to Corsica.
Santraldeki bayan benim arkadaşım ve bu işte Napoleon'dan daha eski.
He'll never know that I found out.
Öğrendiğimi asla bilemez.
I know he'll never stop.
Asla durmayacak, biliyorum.
Tell him he'll never know you the way I know you.
De ki, o seni, benim seni sevdiğim kadar sevemeyecek.
EVEN AT THE AGE OF 9 OR 10, HOW HE GOT IT IN THAT BENIGHTED TOWN, I'LL NEVER KNOW.
Dokuz ya da on yaşındayken aydınlanmamış caddelere nasıl giderdi, asla öğrenemeyeceğim.
He'll never know.
Anlamaz.
He'll never know how to walk or talk.
# Yürümesini ya da konuşmasını asla öğrenemez.
- He'll never know I'm here.
- Burada olduğumu bilmeyecek.
If he doesn't learn, he'll never know anything.
Düşünmezse, bir daha asla bir şey öğrenemez.
Maggie doesn't know exactly where he is and unless you know exactly, you'll never find him.
Maggie tam olarak nerede olduğunu bilmiyor. Eğer tam yerini bilmiyorsan asla bulamazsın.
My father is a very wise and learned man, but he never gave himself a chance to get to know the boys I brought home.
Babam çok akıllı ve bilgili bir adamdır, ama hiç bir zaman eve getirdiğim arkadaşlarımla yakınlaşmak istememiştir.
We'll never know what he looked like.
Nasıl görüneceğini asla bilemeyiz.
He'll never know the difference if I...
Aradaki farkı bir görse...
If God will, he'll never know what's happened.
Tanrı öyle istiyorsa, olanları anlamaz bile.
He'll never know.
Fark etmez bile.
I like to leave it out, you know, just to remind him of yet another thing he'll never get.
Bilirsin, sahip olamayacağı bir şeyi ona hatırlatmak adına.
for all his life, he'll never know another.
Tüm yaşamı boyunca, başka birini hiç bir zaman bilmeyecek.
But as long as you're alive, we'll never know what he's up to.
Ama uzun yaşarsan, neler olduğunu bilemeyiz.
When he's mapped onto the stunt double, you'll never know the difference.
Ve görüntülere yer değiştirdiğimizde aradaki farkı sen bile anlayamacaksın.
He'll never make it, you know.
Aslağa başaramayacak biliyorsun.
Now he's got a new Mercedes, and I'll never know how to make a napkin hat.
Ama şimdilik, Bodrumda bir icat üzerinde çalışıyor.
He'll never know.
Hiç bilmeyecek.
Now he'll never know what I did.
Artık ne yaptığımı asla öğrenemeyecek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]