He's still translate Turkish

He's still wearing it, and will continue to unless he testifies. Then he takes it off.

Ama onu ifade vermeye çıkarırsan, o masumiyet yok olacak.

- Then you can catch a glimpse of the afterlife. He's still dropping.

- Hâlâ düşüyor.

It's like you're Method Man, and he made a solo record, but he's still in the Wu-Tang Clan.

Sen de Method Man gibisin, solo albüm yaptı ama hâlâ Wu-Tang Clan'de.

Jimmy still hasn't found his place, but at least he's free.

Jimmy henüz yerini bulamasa da en azından özgür.

Though he may appear to be far away, he's still with us in some way.

Bizden çok uzaklarda olduğunu düşünsek bile bir şekilde hâlâ bizi duyduğuna inanıyorum.

He's still Louis.

O hâlâ senin bildiğin Louis.

He's still recovering. You could hurt him.

Hâlâ tam iyileşmiş sayılmaz.

They said that when they found him, he still had the knife in his back!

Onu bulduklarında sırtındaki bıçak hâlâ oradaymış!

He's not still living, is he?

Hâlâ yaşıyor değil mi?

It's still difficult with him, he'll definitely be against us.

Onunla henüz bir anlaşmaya varamadık. Rakibimiz olması kesin sayılır.

He's still circling so, um...

Hala etrafımda dolanıyor, o yüzden...

Kid's still a baby, he ain't ever gonna know.

Çocuk hala bir bebek, hiç bir zaman bilmeyecek.

Well, grecco still thinks he might be able to get us a couple of bucks out of this, but chepe's gonna be pissed.

Peki, Yunan hala bize para koparabilmek için birşeyler... düşünüyor ama Chepe son derece sinirlenecek.

He's still alive.

Hala yaşıyor.

Still, sex, drugs, and rock'n'roll, and he's Muslim?

Yine de ; seks, uyuşturucu, rock'n'roll, üstelik Müslüman?

The police took his schoolbooks, but he still gets A's on his tests.

Polis ders kitaplarını götürdü ama hala sınavlardan'A'alıyor.

- He's still moving Vern.

- Hâlâ hareket ediyor, Vern.

I mean, my dad still won't talk about it... But he's a fucking asshole, so...

Yan, babam hala bundan bahsetmiyor ama o da götün teki, yani...

He's still taking a cut of the catch and he ain't giving us our share.

Hâlâ kârdan kesiyor ve payımızı vermiyor.

And if he is still alive, Glen's team's gonna get him out first.

Ama hâlâ hayattaysa Glen'in timi gidip alabilir.

He's still mad I went to Temple instead of playin'for St. John's.

St. John's yerine Temple'da oynamayı seçtiğim için hala kızgın.

And that dude with the hoodie, if he's still out there...

Ve o kapüşonlu herif hala ortalardaysa...

So, he picks up a witness unsupervised, which is against protocol, doesn't even log it in, and he still has time to get to Genghis Connie's before anyone else.

Yani protokole aykırı davranarak tek başına şahidi alıyor bunu kayıtlara dahi geçmiyor ve herkesten önce Connie'nin yerine gidecek vakti oluyor.

He's still your partner.

O hala ortağın.

He's still alive.

Ama hala hayatta.

He's still in custody.

Hala nezarette.

The SS still have the hospital surrounded, so presumably, he's still alive.

SS, hâlâ hastaneyi çevrelemiş durumda yani tahminen hâlâ hayatta.

He's still entitled to the best defense he can get.

Yine de en iyi şekilde savunulmayı hak ediyor.

He's still here, brother.

"O" hala burada, kardeşim.

He concluded Bourne is still a patriot at heart, and that leaving the program could come back to haunt him.

Onun hâlâ özünde bir vatansever olduğu sonucuna varmış. Ve bu programı terk etmenin onun aklından çıkmayabileceğini yazmış.

He's still breathing. Call an ambulance! Go, go!

Hâlâ nefes alıyor, ambulans çağırın.

He's still here, Mama.

O hala burda anne.

My dad, he's probably still passed out... but if he sees me, I'll get in trouble.

Babam muhtemelen hâlâ baygındır ama beni görürse başım belaya girer.

He's still a fellow cop.

Hala ortaksınız onunla.

He maketh me to lie down in green pastures. He leadeth me beside the still waters.

Beni yemyeşil çayırlarda yatırır sakin suların kıyısına götürür.

Surgeon said it's a miracle he's still alive, but he is.

Çavuş yaşaması mucize dedi ama yaşıyor.

We should talk to Philadelphia P.D., have them do a drive-by, see if he's still there.

Philadelphia Polis Departmanıyla konuşmalıyız, eğer hala oradaysa, gidip bir baksınlar.

If Nicky's still alive, it's only because the gang wants to know what he told us before his lawyer got here.

Eğer Nicky hala hayattaysa, avukat oraya gelmeden önce... onun bize ne anlattığını bilmek isteyeceklerdir.

Gun's still holstered, so he didn't feel like he was in danger.

Silahı kılıfında, tehlikede olduğunu düşünmemiş.

He might be a little charred, but, you know, he's still got some sharp-ass thorns.

Biraz kararmış olabilir, ama hala bir kaç keskin çaltısı var.

He's-he's still asleep, Bob.

O uyuyor, Bob.

- He's still alive?

Hâlâ hayatta mı?

But he's still a greek god.

Ama hâlâ Yunan Tanrısı.

The jury thinks the cops cut corners to convict a guilty man, he's still guilty.

Jüri, polislerin suçlu çıkarmak için kısa yola kaçtığını düşünüyor, ama hâlâ suçlu.

I'm not saying that he did it. - The jury's still out.

- O yaptı demiyorum.

But he's still a murderer.

Ama hâlâ bir katil.

I don't mean in my tender heart it still pains me so. I can still feel what he did in my body standing here right now.

Bu hassas kalbimde acısını duyuyorum değil burada dururken bile bana yaptıklarını vücudumda hissedebiliyorum.

He's still alive.

Hâlâ hayatta.

- Yes, he's very powerful, but he still has much to learn.

- Evet, çok güçlüdür fakat daha öğrenmesi gereken çok şey var.

- I hear he's still traveling a lot'?

Çok mu seyahat ediyor?

He's still alive if you can hear him.

Onu duyabiliyorsan hâlâ hayatta.