He works for you translate Turkish
141 parallel translation
- He works for you.
- Senin için çalışıyor. - Öyle mi?
He works for you.
Sözleşmesi yok mu?
He works for you.
Senin için çalışıyor.
Hell, he works for you!
Sana çalışıyor!
Well, he works for you.
Şey, sizin için çalışıyor.
- He works for you.
- Senin elemanın.
He works for you?
Senin için mi çalışıyor?
He works for you because I told you people to hire him.
Sizin için çalışıyor çünkü onu tutmanızı size ben söyledim.
To his own detriment Michael will not accept our offer while he works for you.
Kendi alehine Michael sizinle çalışırken teklifimizi kabul etmedi.
I thought I could get the letters and then some maniac called Spenser... who says he works for you, fired a pistol at me!
Mektupları alabileceğimi düşündüm, ama bir anda sana çalıştığını söyleyen Spenser adında bir manyak bana ateş etti!
I just bumped into a chubby rabbit who says he works for you.
Az önce senin için çalıştığını söyleyen tombul bir tavşana çarptım.
He works for you?
Senin için mi?
Wesley Jansen says that he works for you.
- Wesley Jansen sizin için çalıştığını söyledi.
He works for you.
Senin yanında çalışacak.
Ahh... just because he works for you why are you sure he did it? Damn it, i even warned her.
- Nasıl olduğu önemli değil ama diyelim ki Bay Cather'ın onu öldürmediğini biliyorsunuz.
He works for you, right?
Sizinle çalışıyor, değil mi?
He works for you, too? Yes.
O da mı sizin için çalışıyor?
And Molly said, "Daddy, he works for you."
Molly de, "Babacığım, o senin elemanın" dedi.
- He says he works for you.
- Senin adına çalıştığını söylüyor.
We've shared four years in the M.E.'S office together, and I'm a little protective, but I do realize that he works for you.
Adli tıpta dört yıl birlikteydik. Biraz himayeci davranıyorum. Ama senin emrinde çalıştığının da farkındayım.
A guy that works for a living, he can give you some happiness, give you a home, kids, all that kind of stuff.
Geçimini sağlayan birini, sana birazcık mutluluk tattıracak birini, sana ev verecek, çocuk, vb verecek birini.
You own your car, he works for others.
Senin araban var, o başkasına çalışıyor.
This Yan Ziqing works for the county magistrate He's something to be feared of Nowhe lost the fight to you
Bölge hakimi için çalışır esaslı biridir ama size karşı duramadı!
He works for me. How do you do?
Benim için çalışır.
You better not do anything rash, friend, that fellah's a gunman. He works for Beauregard Bennet.
Yapabileceğin hiçbir şey yok, dostum,... o, Beauregard Bennet'ın adamlarından biri.
He works for everybody, even for you.
O orada. Herkes için uğraşıyor, hatta senin için.
And so, you see, when a Vietnamese works for peace and for liberty, he is considered a communist.
Ve işte gördüğünüz gibi bir Vietnamlı barış ve bağımsızlık için çalıştığında onlara göre komünist oluyor.
If you get caught, is the agency gonna come forward and say : - "It's okay, he works for us"?
Yakalanırsan, teşkilat gelip kurtaracak mı?
I'd Iike to take photos of you and show them to a friend, - he works for a big magazine
Fotoğraflarını çekip, büyük bir dergide çalışan... bir arkadaşıma göndermek isterim.
He works for the city, so we can't bribe him with water... but maybe if you were real nice to him... he'd do us a favor, if you know what I mean.
Şehir için çalışır, yani ona su ile rüşvet veremeyiz... ama belkide onu gerçekten memnun edebilirsin... Ne kast ettiğimi anlıyorsan, bize bir iyilik yapabilir.
What does he do now? Works for you?
Senin için mi çalışıyor?
Dr Slattery, someone here says he... works for you.
Dr Slattery, biri sizin için çalıştığını söylüyor.
And if by chance you do repent... and if by chance the Lord hears your words... then you shall receive the bounty of the Lord... for he surely works in mysterious ways.
"Ve tesadüfen pişman olupta..." "tesadüfen Tanrı sözlerini duyarsa..." "O zaman Tanrının lütfununu alırsın..."
Do you know anything about the dude he works for, Malcolm Price?
Bunun adına çalışan, Malcolm Price hakkında, bir şey biliyor musun?
Menocal works for SIM and for you, doesn't he?
Menocal hem SIM, hem senin adına çalışıyor. Öyle değil mi?
You know, he works for Jimmy Capp.
Jimmy Capp için çalışıyor.
Yeah, I know it's outside ofyour jurisdiction and I know you're busy, but I followed this guy for quite a while and I know he works both sides of the border wherever the money is.
Evet, sizin yetki alanınızın dışında olduğunu ve meşgul olduğunuzu biliyorum fakat bu adamı uzun bir süredir takip ediyorum ve para neredeyse sınırın... -... o tarafında olduğunu biliyorum.
He took the metal that you mine so nobly down here and transformed it into works of art for popes and princes.
Sizin cesaretiniz ile metali alıp.. bir sanat eseri yaratıyor.. Prenses ve Papa için.
That journal show he works for - you know what they call him?
Ne söylediklerini biliyor musun?
Now he works for you, selling water beds.
Şimdi senin adına çalışıp, su yatağı satıyor.
Your husband, or someone he works for, has or dered the CIA thugs to put a bullet in you.
Kocan, ya da altında çalıştığı biri... CIA haydutlarından birine, sana bir kurşun sallaması için emir verdi.
I got a guy that works for me, can help you out... and he's not Danny's best friend.
Benim için çalışan biri var, sana yardım edebilir ve o Danny'nin en iyi arkadaşı değil.
He's relocating to LA in a couple of months, which works out for how long you wanna be away.
O birkaç ay LA taşındıktan olduğu, hangi istiyorsun uzakta olmak ne kadar için dışarı çalışır.
Shane works for you, but he comes home to me
Shane seninle çalışıyor ama benimle yaşıyor.
It was supposed to be for two years... until he got his green card, but... it works, you know?
İki yıI sürmesi gerekiyordu, o yeşil kartını alana kadar. Ama evliliğimiz yürüyor işte.
Your father works like a dog to make sure you have everything. If he's not there for you it's just because he's trying to stay out of federal prison.
Yine de bazen yanında olamıyorsa bu hapishaneye düşmemeye çalıştığındandır.
That works for me, man. Even Descartes believed that he was incorrect. You know what changed his mind?
Alınma dostum, ama bu fikirlerin hepsi sadece paradoks.
-'cause he works for me, not you.
... çünkü bana çalışıyor, sana değil.
He works so hard for you, and what does he get?
Senin için çok çalışıyor hak ettiğini alamaz mı?
He works hard day and night for you and Amir-Ali.
Sen ve Amir Ali için gece gündüz sürekli çalışıyor.
Well, do I know you? He works for fema.
- Seni tanıyor muyum?
he works for me 32
he works 27
he works here 45
he works there 17
for you 2938
for your information 371
for your own good 102
for your sake 205
for your birthday 37
for your own sake 81
he works 27
he works here 45
he works there 17
for you 2938
for your information 371
for your own good 102
for your sake 205
for your birthday 37
for your own sake 81
for your daughter 16
for your mother 31
for your wife 22
for your safety 30
for your 26
for your help 20
for your time 16
for your loss 23
for your trouble 28
for your own safety 97
for your mother 31
for your wife 22
for your safety 30
for your 26
for your help 20
for your time 16
for your loss 23
for your trouble 28
for your own safety 97
for you too 25
for your family 28
for yourself 58
for your father 16
for your son 19
for your own protection 24
for you and me 24
he won't be long 18
he won't wake up 17
he won't come back 18
for your family 28
for yourself 58
for your father 16
for your son 19
for your own protection 24
for you and me 24
he won't be long 18
he won't wake up 17
he won't come back 18
he won't talk to me 33
he won't be there 16
he won't get far 29
he won't bite 22
he won't go 16
he won't stop 34
he wouldn't do that 83
he won't leave me alone 16
he wouldn't dare 22
he wouldn't hurt a fly 20
he won't be there 16
he won't get far 29
he won't bite 22
he won't go 16
he won't stop 34
he wouldn't do that 83
he won't leave me alone 16
he wouldn't dare 22
he wouldn't hurt a fly 20