Hence the translate Turkish
902 parallel translation
It is possible to kill us, hence the need for us to protect ourselves as we're doing now.
Dolayısıyla, şu anda yaptığımız gibi kendimizi korumamız ihtiyacı doğdu. Hah...
Hence the local superstition of the murdering ghost.
Bu olaydan sonra köyde, cinayetleri hayaletlerin işlediğine dair batıl bir inanç oluştu.
Hence the town's rather a grime name.
Bundan dolayı kasaba daha pis bir ismi hakediyor.
Hence the cut in budget.
Bu yüzden bütçede kesintiye gidilecektir.
Hence the name blowfish.
Bu yüzden adı da Balon Balık.
So, here we will launch the balloons, Hence the rings game and here the loop bowling.
Tamam, öyleyse. İşte topları atacağımız yer. Halkaları fırlatacağımız yer.
No, I think there's probably something in the atmosphere that, er has a very slow destructive property, er hence the lack of windows, Mmm?
Galiba bunun nedeni atmosferden kaynaklanıyor. Atmosferin çok yavaş bir şekilde işleyen yıkıcı bir özelliği var. Bu yüzden pencereler yok.
Hence the emotion with which I once again want to celebrate it with you.
Bu duygular içerisinde sizleri bir kez daha tebrik etmek istiyorum.
It's a rough neighborhood, hence the chains.
Tekin bir muhit değil burası, bu yüzden sürgü de var.
" Hence the violence.
" Böylece şiddeti.
In the 7th century A.D. according to legend, a star guided some shepherds to where St. James'body was hidden, hence the name Compostela ;
Rivayete göre, M.S. 7. yüzyılda bir yıldız, birkaç çobana Aziz James'in bedeninin yattığı yeri göstermişti. Compostela ismi buradan gelir ;..
Hence the Sixth Chief didn't announce headman's... last words before he reached the headquarter
Liderin katilini ifşa etmesini.. önlemek için 6ıncı şefi öldürdün liderimizi öldüren sendin
Rather too opulent, I'm afraid, these days ; hence the frugality.
Belki de fazla gösterişli, tüm tutumluluğuna rağmen.
Hence the persecution complex...
Bunun yanısıra herkesi düşman olarak görme
Hence, the biblical promise, that the last shall be the first, seems already to have been fulfilled on earth, for the lucky one is... -
Buradan şu sonuca varıyoruz ki, İncil'deki, "Son, başlangıç olacaktır" vaadine, ancak dünyada bulunan şanslı kişiler nail olacak gibi görünmektedir....
The crease proved that the garment had lain upon a shelf and, hence, was ready-made.
Ütü izi giysinin, bir rafta durduğunun ve hazır giyim olduğunun kanıtıydı.
Hence, I knew that he undoubtedly planted the needle himself.
Buradan hareketle biliyordum ki, iğneyi onun yerleştirdiğinden hiç kuşku yok.
He may be afraid that the plates will be accidentally discovered before he's released, hence his anxiety to communicate their whereabouts to his confederates as soon as possible.
Serbest bırakılmadan önce kalıpların bir raslantı sonucu bulunacağından korkmuş ve bunun sonucu olarak da onların yerini suç ortaklarına olabildiğince çabuk bildirmek istemiş olabilir.
The sentence of this court is... that you be taken hence to the place from whence you came, and from thence to the place of execution.
Mahkememizin hükmü... önce buraya geldiğiniz yere... ve oradan da idam edileceğiniz yere götürülmenizdir.
Goes the king hence to-day?
Kral gidiyor mu bugün?
- of the great states... in the metter of... the recent discovery in the Pacific... of an island that will be known hence forth as Atoll H.
- Güney Pasifik'de bulunan... - Issız olduğu düşünülen bir ada.
If not the face of men, the sufferance of our souls, the time's abuse, if these be motives weak, break off betimes, and every man hence to his idle bed.
Eğer insanlık şerefi, çektiğimiz acı, gördüğümüz kötülükler yetmiyorsa bize yapacağımızı yaptırmaya bırakalım bu işi şimdiden,.. ... gidip yatalım rahat döşeklerimize.
Run hence! Proclaim, cry it about the streets!
Koşun, verin bu müjdeyi, bağırın sokaklarda!
You also said that the army - and hence its generals - was useless.
Keza ordunun ve bunun sonucu olarak generalllerin gereksiz olduğunu söylediniz.
Hence, since around 1927, has developed the cult of the Haouka.
Bu sayede 1927'den beri Hausa mezhebi gelişti.
Cursed the blood that let this blood from hence!
Lanet olsun bu kanı akıtan soya!
Hence you will kindly leave the child's upbringing up to me.
Onun için çocuğun yetişmesini bana bırakınız.
It doesn't make any difference because the old saying happens to be true - beautyis in the eye of the beholder, in this year or a hundred years hence, on this planet or wherever there is human life,
Cevaplarını mı istiyorsunuz? Cevap şu. Hiçbir fark yaratmıyor.
Hence Kant, Hegel, German philosophy : to bring us back to life and make us see that we must pass through error to arrive at the truth
Buna karşılık, Kant, Hegel ve Alman Felsefesi ise bizlere, doğruya ulaşmanın tek yolunun hatalardan geçtiğini gösterdi.
Hence, the voice you hear me speaking with is totally mechanical.
Yani ben konuşurken duyduğunuz ses tamamen mekanik.
Hence his purchase of that famous, old wooden wall of England the Battledore which has since served as a training ship for young hooligans who might otherwise have gone to the devil.
Bu amaçla İngiltere'nin ünlü ve eski ahşap savaş gemisi Battledore'u aldı ve gemi o zamandan beri genç serserilerin kötülüğün pençesine düşmesini engelleyen bir eğitim gemisi.
I must confess, I didn't enjoy the refrigeration, hence this attack of rheumatism.
İtiraf etmeliyim, Soğutmadan hiç hoşlanmadım, romatizma ataklarına neden oldu.
The sentence of the court is that you be taken... to the Tower of London... until the day hence to the appointment... for your execution!
Mahkemenin kararına göre... Londra Kulesi'ne götürülecek... ve günü geldiği zaman... infaz edileceksiniz!
They retreat into themselves to escape the misery of others, to avoid contamination, or tuck themselves away in the group to hide their responsibility, hence contaminating the others.
Başkalarının iftiralarından kurtulmak için herkes kendi işine odaklanır ya da kendi sorumluluğunu gizlemek için bir gruba dahil olarak suçunu başkalarıyla paylaşır.
The life of Tybalt! And for that offence immediately we do exile him hence!
Bu suçtan dolayı kendisini derhal sürüyoruz buradan!
I am the Governor, hence your superior.
Buranın başmüdürüyüm, dolayısıyla sizin üstünüz sayılırım.
Hence I changed name and married into the Song family
Yükselebilmek için ismimi değiştirip Büyük şefin kızıyla evendim!
Hence, we must assure ourselves that the French are sincere.
Bu sebeple kendimizi Fransa'nın samimi olduğuna inandırmalıyız.
The little ones wanted to answer the Marshal's call, they wanted to show the Marshal their towns, villages and homes, hence sharing a piece of their daily lives with him.
Küçükler Mareşal'in çağrısına cevap vermek istediler. Mareşal'e kasabalarını, köylerini ve evlerini göstermek istediler. Bu sayede onunla sıradan yaşamlarından bir parça paylaşabileceklerdi.
And the next day, they requisitioned a house across the street hence solving their problem.
- Öyle mutluydu ki... - Evet ama hâlâ bir şekilde gelmelerinden korkuyordu.
As the Germans hadn't planned on deporting these children, they first deported the parents to camps in France, hence separating the children from their parents, while waiting for a decision.
Daha çok Kuveykır ya da Protestan kadınlar olmak üzere toplum çalışanlarına ciddi sorunlar yarattılar.
I demand, therefore, in the name of the army and the people of this nation that Charles I, king of England be brought hence to stand trial for his life on a charge of treason.
Bu yüzden, ordu adına ve bu ulus adına İngiltere kralı I. Charles'ın buraya getirilerek idam talebiyle, ihanetten yargılanmasını istiyorum.
Upon this charge it is the sentence of this court that you be taken hence to an- -
Bu suçlamaya göre mahkemenin kararı buradan götürülmen...
- Goes the king hence today?
- Kral bugün gidiyor mu?
We believe their spoken testimony, that some 2,000 years hence, their descendants will have all but exterminated the human race from Earth.
Verdikleri ifadelerden dolayı yaklaşık 2000 yıl sonra torunlarının, insanlığı yok edeceğine inanıyoruz.
And hence his nickname Jiang Mun San ( God of the Door )
O yüzden ona "Tanrının Kapısı" ( Jiang Mun San ) lakabını taktılar
Five years hence, it is my wish to make a pilgrimage to the Forbidden City.
Beş yıl sonra Yasak Şehir'e gitmek istiyorum.
Hitler knew supply would be the Allies'main headache, hence his determination to hang on to the Channel ports as long as possible and, when finally yielded, to see they were destroyed utterly.
Hitler ikmâl konusunun, Müttefiklerin asıl sorununu oluşturacağını biliyordu. Düşüncesi, düşmanı limanlarda olabildiğince yavaşlatmak ve en sonunda tamamiyle yok oluşlarını izlemekti.
He always uses a golden bullet, hence, Man with the Golden Gun.
Hep altın mermi kullanır, bu yüzden adı "Altın Silahlı Adam".
Hence, the devil has possessed her.
Sonuç olarak, şeytan ona sahip oldu.
Three days hence, a new American champion will be crowned, for all the world to behold in awe, in respect, in fear.
Üç gün sonra, Amerika'nın yeni şampiyonu tacını takacak. Tüm Dünya ise bunu dehşetle saygıyla korkuyla izleyecek.
hence the name 20
therese 78
then 34485
there 14012
theatre 45
theo 635
the better 784
theresa 292
theme 39
there you go 7508
therese 78
then 34485
there 14012
theatre 45
theo 635
the better 784
theresa 292
theme 39
there you go 7508
theodore 193
these 760
they 3238
the simpsons 168
theater 45
therefore 1419
there you are 4720
them 588
the world is yours 18
the big bang theory 136
these 760
they 3238
the simpsons 168
theater 45
therefore 1419
there you are 4720
them 588
the world is yours 18
the big bang theory 136
theft 135
theory 66
their 132
themselves 24
therapist 58
therapy 98
thee 27
there's always hope 39
the times 79
the doors 46
theory 66
their 132
themselves 24
therapist 58
therapy 98
thee 27
there's always hope 39
the times 79
the doors 46