English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / His hand

His hand translate Turkish

6,698 parallel translation
Watch his hand.
Eline bak.
Later I saw his hand coming out of the drawer.
Sonra elinin çekmeceden çıktığını gördüm.
And if his hand slips any lower than your back, call me and I'll break it.
Eli belinin altına kayarsa beni ara, o eli kırarım.
He sticks out his hand. And strikes the stomach.
Elini dışarı çıkarıp mideye vuruyor.
Sonya, give this man a tampon and... I don't know... hold his hand.
Sonya, bu adama bir tampon ver ve ne bileyim... elini tut.
You crawl in, grab the dealer, force his hand.
Siz sürünerek girip satıcıyı yakalayacak ve onu zorlayacaksınız.
♪ I saw a werewolf with a Chinese menu in his hand ♪
* Elinde Çince bir menüyle bir kurtadam gördüm
Steve had his hand raised.
Steve'in eli havada.
Phil was here to see how we work, until we forced his hand.
Phil nasıl çalıştığımızı görmek için buradaydı, onun elini zorlayana kadar.
And at this feast, a dark prince slew the old queen with an invisible wave of his hand...
Ve bu kutlamada, karanlık ruhlu bir prens o kraliçeyi... küçük bir el çabukluğuyla öldürmüş...
He kept talking to him and... holding his hand.
Onunla konuşmaya ve elini tutmaya devam etti.
He could still move his hand, and he grabbed mine.
Hâlâ elini oynatabiliyordu ve benimkini kavradı.
His hand.
Eli.
Someone needs to get in there and hold his hand.
Birilerinin gidip onun elinden tutması lazım.
She was lying on the ground, and he was running away with a gun in his hand.
Kız yerde yatıyordu ve çocuk elinde silahla kaçıyordu.
He has a bong in his hand.
Elinde ot tüttürücüsüyle fotoğrafı var.
I wouldn't shake his hand...
Onun elini sıkmazdım yerin...
All in the palm of his hand.
- Her şey onun kontrolünde.
You don't want to kiss a prisoner's baby and you definitely do not wanna shake his hand.
Mahkûmların bebeğini öpmek istemezsin. Hele tokalaşmak hiç istemezsin.
She shook his hand?
Tokalaşmış mı?
Barry's got his hand on my butt again.
Barry'nin eli gene popomda.
Putting his hand.
Elini şuraya bastır.
He has his hand up my ass right now. ( Both laugh )
Eli şu an götümde.
His hand is moving.
Elleri hareket ediyor.
Cut his hand.
Elini kesti.
Cooper's been dead an hour and you're prying his hand open?
Cooper öleli daha 1 saat oldu ama hemen onun gücünü ele geçirmeye çalışıyorsun.
It was from his hand.
Onun elyazısıydı.
But a few scandalous snapshots, he's got Donnie in the palm of his hand.
Ama birkaç skandal fotoğraf, Donnie'yi onun avuçlarında olurdu.
His hand in my pocket.
Paramı yürütecek.
Or the guy that shakes our hand, takes the ten bags of rice we give him for his family and the school supplies and the coats and immediately walks up the Mountain and shoots an rpg at us, walks back down then smiles the next morning when he's walking his goats.
Veya adam elimizi sıkıyor, ona ailesi için verdiğimiz 10 çuval pirinci ve okul malzemelerini ve paltoları alıp, hemen ardından dağa çıkıp bize roket atıyor, ertesi sabah keçilerini otlatırken bize gülümsüyor.
'Cause as I do my part to keep Pascal on his heels by besting him in business, you seem more interested in abandoned midtown buildings than the task at hand.
Çünkü ben iş hayatında onun üstüne çıkarak sıkıştırıyor ve sözümü tutuyorum siz ise elinizdeki görevden ziyade metruk binalarla ilgileniyorsunuz.
Couple of months later, his grandmother fell asleep on the couch with a cigarette in her hand.
Bir kaç ay sonra, ninesi elinde sigarayla kanepede uyuya kaldı.
He told his marks he was collecting donations, all the while, using his clipboard to conceal the hand he was using to rob them.
Kurbanlarına, yardım topladığını söylüyor, bu sırada da onları soymak için kullandığı elini de dosya ile gizliyordu.
The ring finger of his left hand.
Sol elindeki yüzük parmağı.
As soon as I had the upper hand, I put two in the back of his head.
Üstünlüğü elde eder etmez kafasının arkasına iki tane sıktım.
And his other hand down her pants.
Diğer eli de donundaydı.
Can't a brother just give his sister a hand?
Bir kardeş ablasına el uzatamaz mı?
On the other hand, the younger son, Kalter, is 28, still lives at home, and recently just got back from his 11th stint in rehab.
Diğer yandan, küçük oğlu, Kalter, 28 yaşında, hala evde yaşıyor, ve rehabilitasyona 11'inci girişinden yeni çıkmış.
You just hand-delivered a birthday present to his girlfriend.
Sevgilisine elinle hediye bıraktın ama.
This kid was alone, with his little guitar in hand,
Bu çocuk yalnızdı, elindeki küçük gitarıyla,
Oh, yeah, he won't use his right hand.
Sağ elini kullanmaz.
That's his porn hand.
Porno eli o.
The upside, on the other hand - the exquisite satisfaction you'd get from... grinding his severed scrotum into the mud with the underside of your shittiest shoe. And then burying his worthless carcass in a shallow grave up on the moors, where it can rot, undisturbed and unloved, until the end of time.
Diğer yandan, iyi tarafı da testis torbasını parçalara bölüp toprağa gömdüğünde ve en pis ayakkabınla üstüne basıp unufak etttiğinde sonra o beş para etmez vücudunu ıssız ve sığ bir mezara gömüp çürümeye bıraktığında dünyanın sonuna kadar sevgiden ve ilgiden mahrum bıraktığındaki o tatmin duygusu.
Like a guy who cheats on his right hand with his left hand.
Sağ elini sol elinle aldatan adam gibi.
- By your hand, - you traded your life for his!
- Ellerinle, kendi hayatını onunki ile değiştirdin.
By your hand, you took his life!
Ellerinle onu öldürdün!
Sur and his dad, on the other hand, very happy, and he's good with him, so I left them both in Barcelona.
Sur ve babası çok mutluydu ama. Araları iyi o yüzden onları Barselona'da bıraktım.
You will serve at his right hand for eternity.
Ölümsüzlüğü elde etmek için ona sağ kolu olarak hizmet edeceksin.
I put my hand on his stomach, but there was...
Elimi karnına koydum ama...
You can see his ex-wife's hand in the picture.
Eski eşinin eli de orada.
Bill Sayle had a layer of soot on his left hand and a line of it on his left pant leg.
Bill Sayle'ın sol elinin üzerinde ve ve sol paçasında siyah is tabakası vardı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]