I get nervous translate Turkish
635 parallel translation
It's just I get nervous sitting'still.
Sadece hareketsiz oturunca geriliyorum.
At night, I get nervous.
Geceleri, gergin oluyorum.
And when I get nervous, I hate to stay in this big house all by myself.
Ve gergin olduğumda, bu kocaman evde tek başıma olmaktan nefret ediyorum.
I get nervous, and then I forget things.
Kuruntulu oluyorum, ve sonra da her şeyi unutuyorum.
If I sit, I get nervous.
Oturunca da ben geriliyorum.
I get nervous!
Beni sinirlendirmeyin!
I get nervous in crowds.
Kalabalıkta gergin oluyorum.
I get nervous when you look at me.
Sen bana bakarken gergin olurum.
I get nervous when someone asks me to keep something for him.
Biri benden kendisi için bir şey saklamamı istediğinde tedirgin oluyorum.
When I Get nervous, my muscles get tense,
Gerginleştiğimde, kaslarımda ağrılar olur,
I get nervous sometimes, but not as much as I used to.
Hayır. Bazen sinirlenirim ama eskisi gibi değil.
I get nervous around this part of the country.
Ülkenin bu kısmında tedirgin olurum.
I get nervous when things don't go right.
İşler iyi gitmeyince, sinirlenirim.
If I go up on the mainland now, I get nervous.
Şimdi karaya çıktığımda sinirlerim bozuluyor.
I get nervous inspectors!
Kontrolörler sinirli oluyor!
Every time I go into hyperspace I get nervous.
Derin uzaya gireceğim her seferinde gergin olurum.
I get nervous sometimes about not having kids.'Cause... if you're over 35, if you have your first baby... all your tubes fall out or something.
Çocuğumun olmaması bazen beni endişelendiriyor. Çünkü... 35 yaşın üstünde ilk çocuğunu doğurursan... fallop tüplerin sarkarmış.
When I get nervous, I tend to babble.
Böyle heyecanlandığımda, gevezelik yapıyorum.
I get nervous at first with cold readings, but then I'm all right.
Provasız çekimde heyecanlanıyorum, ama geçer.
I get nervous sometimes before these things.
Böyle şeylerden önce biraz huzursuzlanırım.
I want you to know I get nervous when people try to do me favors.
Birileri durduk yere bana bir iyilik yapmak istediklerinde, huylanırım.
And I don't see any reason for any man to get nervous... because someone checks over the figures of his report.
Ben de insan niçin biri raporundaki rakamları... kontrol ediyor diye gerilir anlamıyorum.
Agnes, get me a doctor, I'm gonna have a nervous breakdown.
Agnes, bana bir doktor çağır, sinir krizi geçireceğim.
To tell you the truth, I'm always rather nervous of these things... till I know what they're going to do, till I get used to them.
Doğrusu, bu tür şeyler beni çok heyecanlandırır... ne yaptıklarını öğrenene ve alışana kadar.
And do just like I told you. Don't get nervous, honey.
Sana dediğim gibi yap, tatlım.
I get hit on the head, you nervous.
Benim kafama vuruldu, sen gerginsin.
Mariko, I know how you feel, but don't get nervous.
Mari-chan canını sıkan çok şey olduğunu biliyorum.
I'm sorry to have caused you all this trouble, but I do get nervous at night, and...
Bu kadar zahmet verdiğim için kusuruma bakmayın ama geceleri korkuyorum ve...
- But I get so nervous doing nothing.
- Hiç iş yapmamak beni sıkıyor.
You nervous? - No. - I just thought we might get smart for once.
Sadece bir kez olsun akıllıca davranabiliriz diye düşündüm.
- Well, don't get mad, because I was just gonna say that I'm nervous...
Heyecanlı olduğumu söyleyecektim.
I don't know why I get so nervous.
Neden bu kadar geriliyorum, hiç bilmiyorum.
Lots of people get nervous having one of those places in town, but I find it interesting.
Kasabada öyle bir yerin olmasından bir çok insan rahatsız, fakat ben ilginç buluyorum.
But I guess when a man's as important as you are, you get nervous after a while, huh?
Fakat sanırım biri senin kadar önemli biri ise, bir süre sonra heyecanlanırsın, ha?
For the past two years I've been watching you get all nervous, acting wild in the eyes.
Son iki yıldır senin sürekli sinirli hallerini ve gözlerindeki hiddeti izliyorum.
I always get rashes when I'm nervous.
Sinirlerim bozulunca hep kızıl benekli olurum.
I get very nervous when you pause. Keep talking.
Sustuğun zaman geriliyorum.
I could get nervous.
Tepemin tasını attırma.
Now, whenever I'm sick or tired or nervous I get on the back of a horse and I ride myself better.
Ben hasta ya da yorgun veya sinirli olduğumda hemen ata binmeye giderim. Bana çok iyi gelir.
If I could just get Irene to quit being so nervous...
- Tamamdır. Irene'e bir anlatabilsem çok endişeli..
And I get all nervous.
Hep paniklerim.
God, I still get nervous around her.
Tanrım! O etraftayken nasıl da tedirgin oluyorum.
If I sit downstairs, I can hear them screaming... screaming and crying, and then I get all nervous.
Aşağı katta oturursam, onların çığlıklarını duyabiliyorum... Çığlıklarını ve ağlamalarını, ve sinirlerim bozuluyor.
I tell you, I always get nervous when a place has a menu that doesn't include the prices.
Demedi demeyin, bir yerde fiyat içermeyen bir menü olduğunda ben hep sinirlenirim
Now, look, don't get nervous, but I had my men pick Lisa up. What?
Şimdi bak, sinirlenme ama Lisa'yı almaları için adamlarımı gönderdim.
Listen, Mikey, I'm kind of kind of nervous from the trip. Can I get a drink or something?
Dinle, Mikey, seyahatten dolayı sinirlerim gergin.
Auntie is so nervous, I better get her to her room.
Halacığım çok gergin, onu odasına Götürmeli.
When I get there, I'm even more nervous.
Oraya gittiğimde, daha da gergin olacağım.
Incredible. I always get nervous in a place with grass furniture.
Ottan yapılmış mobilyalar beni her zaman asabi yapar.
I just get nervous.
Sadece heyecanlıyım.
I get called when he gets nervous.
O gerildiğinde ben çağırılırım.
i get it 7535
i get you 90
i get bored 20
i get your point 41
i get up 20
i get it now 149
i get confused 25
i get fired 17
i get the point 40
i get paid 29
i get you 90
i get bored 20
i get your point 41
i get up 20
i get it now 149
i get confused 25
i get fired 17
i get the point 40
i get paid 29