English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I trust in you

I trust in you translate Turkish

909 parallel translation
♪ If I trust in you ♪
♪ Sana güvenirsem ♪
I trust in you God, to defeat the prince of hell
Cehennemin prensini alt edebilmek için yalnız sana güveniyorum Tanrım.
- Trust you. Like I did in Seattle?
- Seattle'da güvendiğim gibi mi?
Can I trust you and Dan... to go out to that diamond without leaving us?
Senin ve Dan'in o beysbol sahasına çıkıp kaçmayacağınıza güvenebilir miyim?
I do hope and trust you're going to like it with us, both here and in Red Gap.
Umuyorum ve inanıyorum ki hem burada hem Red Gap'te bizimle olmak hoşuna gidecek.
I trust, even making allowances for a father's exuberance... you do not think I'm in any way being put forward today... as a substitute for Mr. Van Meer.
Bir babanın coşkusunu anlayışla karşılayacağınızı da umarak bugün Bay Van Meer'in yedeği olarak öne sürüldüğümü düşünmediğinize inanıyorum.
I - I trust, Madame, I've seen you in better health.
Umarım daha iyisinizdir, Madam.
I knew I could trust and confide in you.
Sana inanıp güvenebileceğimi biliyordum.
I never would've placed myself in this position if I didn't trust you completely.
Eger sana tamamen güvenmeseydim... kendimi asla bu duruma sokmazdim.
I have many a friend in Casablanca, but just because you despise me you are the only one I trust.
Casablanca'da çok arkadaşım var, ama beni sen küçümsediğin için güvenebileceğim tek kişi sensin.
I leave to you, you Prussian stiff-neck you, this girl in trust, and if you dont take care of her, I'll raise the whole of England against you.
Bu kızı sana emanet ediyorum inatçı Prusyalı. Eğer ona iyi bakmazsan tüm İngiltere'yi sana karşı ayaklandırırım.
I mean, the trust you put in your girls.
Şu kızlara duyduğun güven.
Thank you, Mrs. Pierce. I trust that I might see you in the not-too-distant future.
Teşekkürler Bayan Pierce. Umarım sizi çok kısa bir süre görmem.
I give you the greatest possible proof of trust that one can give in this world.
Bu dünyada bir kimseye itimat ettiğini gösteren, en büyük kanıtı veriyorum sana.
It's not that I don't trust you, but when you're in love at my age... every man that looks at your woman is a menace.
Sana güvenmediğimden değil, ama benim yaşımda aşık olunca kadınına bakan her erkek açık bir tehdit.
I trust you relaxed properly in Rome.
Herhalde Roma'da iyice dinlenmişsindir.
I trust you understand St. Anthony's is unable to pay for this equipment in advance.
Sizin St.Anthony'nin bu ekipmanlar için peşin para ödeyemeyeceğini anyalacağınıza güveniyorum.
- If I can't trust you, I'll put you in traction.
Sana güvenemezsem, bacağını traksiyona alırım.
Big Jule, I have great trust in you.
Koca Jule, sana güvenim tam.
I can't trust you in the line. You can't trust me?
Bana güvenemez misin?
I certainly wouldn't want to, but as long as you don't trust me... Or have the slightest bit of faith in me...
Yapmak istemem tabii, ama bana güvenmediğin... ya da bana en küçük bir inanç beslemediğin sürece...
I told you not to trust the judgment of a man in love.
- Hayır, hayır, Natalia. Aşık bir adamın muhakemesine güvenmemen gerektiğini söylemiştim.
I was thinking, of all the people I've known, you're the only one I can trust not to turn me in for that reward.
Düşünüyordum da, tanıdıklarım arasında sadece sen o ödüle karşılık beni ele vermeyeceğine güvenebileceğim kişisin.
You know the trust I put in you.
Pichard, bilirsiniz, size güvenirim.
The second showing follows immediately, and I trust you will leave promptly so that those waiting can get in.
İkinci gösterim hemen gelecek. Hemen terk edeceğinize güveniyorum, çünkü bekleyenler girecek.
In actual combat... I couldn't trust you half as much as I trust those men.
Gerçek bir savaşta sana o adamlara güvendiğimin yarısı kadar güvenemezdim.
( Carsville ) I CAN ONLY TELL YOU THAT IN ADHERENCE TO DUTY, A CONSTANT REMEMBRANCE THAT A BANK, LIKE A POLITICAL OFFICE IS A PUBLIC TRUST.
Size sadece şunu söyleyebilirim ki, siyasi bir kurumda olduğu gibi bankacıIıkta da görev aşkı ve sarsıImaz bağIıIık esası bunlar oluşmaktadır.
Darling, I do trust you more than anyone in my life, and now I will tell you everything.
Canım, sana hayatımdaki herkesten daha çok güveniyorum ve her şeyi anlatacağım şimdi.
" Dear Sir, as I see in you a conscientious and honest man, and as I trust you implicitly, please allow me, as time is of the essence, to inform you of the following :
" Sayın Hâkim, sizi vicdanlı ve dürüst biri olarak gördüğümden ayrıca size güvenim tam olduğundan, izninizle daha fazla vakit kaybetmeden, şunu bilmenizi istiyorum :
I know you don't put much trust in omens, Themistocles.
Biliyorum kehanetlere pek inanmazsın.
I owe this to the trust you place in me, My Lord
Bunu bana olan güveninize borçluyum, Lord'um.
If after the war, you should need a car trunk to travel in I trust it will be mine.
Eğer savaştan sonra içinde yolculuk edecek bir bagaja ihtiyacınız olursa umarım benimkini seçersiniz.
In the name of God Almighty himself, I trust you.
Yüce Tanrı adına, size güveniyorum.
Oh, I know we're all safe in your strong hand, and do but trust in you and all will yet be well, huh?
Tabii senin güçIü kollarında güvendeyiz değil mi? Bizi kollarına alacaksın ve her şey düzelecek öyle mi?
If I can't trust you, you are to stay in your room until you are 21.
Eğer sana güvenemeyeceksem, 21 yaşına gelene kadar o oda da kalacaksın.
You didn't live up to the trust I put in you.
Size duyduğum güveni sarsıyorsunuz.
I was beginning to believe in you, trust you.
Tam da sana inanmaya ve güvenmeye başlamıştım.
I trust you are in good health.
İyisiniz, ya?
I put my trust in you.
Bir avaresin... Sana güveniyorum.
I don't think you can ever trust a man except in the most extreme cases.
Bence istisnalar dışında bir adama asla güvenemezsiniz.
In any case, Captain Leech, I don't trust you, and I really don't want to know you.
Herhalukarda, Yüzbaşı Leech, size güvenmiyorum. Ve sizi tanımakda istemiyorum.
I put my trust in you.
Gerçek sizinle olsun.
I trust you'll not be taken in by the troublemakers.
Bela çıkaranların oyununa gelmeyeceğinize güveniyorum.
I'm putting my trust in all of you to keep quiet.
Sessizlik konusunda hepinize güveniyorum.
I want you to know I put all my trust in you.
Sana güvendiğimi bilmeni istiyorum.
I don't trust you. I have an expensive birch switch in it.
İçinde kıymetli eşyalarım var.
You and I and The First National Bank of Tucson... and the Bankers Trust in Phoenix... and I think Brian's got a second mortgage in there somewhere.
Sen ve ben ve Tucson'daki İlk Ulusal Bankası Phoenix'teki Bankers Trust ve sanırım Brian bir yere ikinci ipoteğini koydu.
I put my trust in You, God.
Sana inanıyorum, tanrım.
I don't suppose there's anybody in this town you could trust?
Burada güvendiğin biri olduğunu sanmıyorum ama, var mı?
Place your trust in me and I promise you all things will be possible.
Bana güvenirsen her şeyin mümkün olacağına söz veriyorum.
You're the only person in this house that I trust
Bu evde güvendiğim tek kişi sensin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]