English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I trust you

I trust you translate Turkish

12,616 parallel translation
Maybe you only trust me about as much as I trust you right now, but I'm gonna ask you to have hope for me anyway.
Belki sen de bana benim sana güvendiğim kadar güveniyorsun. Ama ne olursa olsun benim için umutlu olmanı isteyeceğim.
And why should I trust you?
Sana neden güveneyim?
No, I trust you.
Hayır, sana güveniyorum.
You trust him, I trust you.
Sen ona güveniyorsun ben sana güveniyorum.
I trust you've said your good-byes.
Vedanı ettin umuyorum.
I trust you. I trust you.
Sana güveniyorum.
What I need to know is how far can I trust you?
Bilmek istediğimse sana ne kadar güvenebilirim?
Then why should I trust you?
- Sana neden güveneyim peki?
I trust you.
Sana güveniyorum.
Madam, I trust you won't be insulted if I called you paranoid.
Size paranoyak diyerek aşağıladığımı sanmayın hanımefendi.
I'm not sure the Internet's the best place to find out, but I trust you guys.
İnternetin öğrenmek için en iyi yer olduğunu sanmıyorum ama size güveniyorum.
I'm sure you wanted to hear what I told Krista back there, but I'm not ready to trust you yet, not after what you did.
Eminim orada Krista'ya neler söylediğimi merak ediyorsundur. Ama henüz sana güvenemem. Yaptıklarından sonra olmaz.
I'm gonna go from annoyed to hurt, and, kiddo, trust me, you do not want to hurt my feelings.
Evlat güven bana. Duygularımı incitmek istemezsen.
Trust me, I'm doing you a favor, You don't want to ask about that.
- O konuyu konuşmak istemezsin.
Trust me when I tell you that what I did gave him the most merciful end he was gonna get.
İnan bana yaptığım şey o adamın görebileceği en merhametli sondu.
But I can't do this if you don't trust me.
Ama bana güvenmezsen bunu yapamam.
I promise you can trust me.
Bana güvenebilirsin, söz veriyorum.
- I don't. But I do trust you, and I need you to trust me.
Ama sana güveniyorum, ve senin de bana güvenmen gerek.
Now, I'm not asking you to trust Marcel,
Sizden Marcel'e güvenmenizi istemiyorum zaten..
I'm asking you to trust me.
.. sizden bana güvenmenizi istiyorum.
Some time ago, I refused to trust you with our daughter.
Bir süre önce, kızımız için sana güvenmeyi reddettim.
I mean, what makes you think that we can trust this kid?
Bu çocuğa güvenmemizi gerektirecek şey nedir?
Well, how do I know I can trust you?
- Sana güvenebileceğimi nereden bileyim?
How can I trust you, cousin?
Sana nasıl güvenebilirim kuzen?
When I got reason to trust you... I will.
Sana güvenmek için sebebim olunca güveneceğim.
I told you not to trust those guys.
O adamlara güvenmemeni söylemiştim.
I ain't sure I really trust you in the deal department anymore, seeing as how I kept my side of ours, and you went and killed a man.
Artık anlaşma konusunda sana güvenebilir miyim emin değilim. Ben sizden uzak dururken sen çıkıp bir adamı öldürdün.
Listen, I just come here to tell you, no matter what happens, you can always trust me.
- Dinle, buraya ne olursa olsun her zaman bana güvenebileceğini söylemeye geldim.
Look, I'm the most cautious man you've ever met, and I trust Katie with my life.
Bakın, tanıdığınız en ihtiyatlı adam benimdir. Ve ben Katie'ye hayatım pahasına güveniyorum.
I think that we have a certain level of trust, so I'll believe you if you tell me that this was your wife's mistake and not yours.
Bence aramızda bir ölçüde güven var o yüzden bunun senin değil de karının hatası olduğunu söylersen sana inanırım.
You might know the Shadow World, but trust me... I know Brooklyn.
Gölgeler Dünyası'nı iyi tanıyor olabilirsin fakat güven bana Brooklyn'i iyi bilirim.
Alec, you're a man of honor, and the only person in the world I would trust with something like this.
Alec onurlu birisin ve bunun gibi bir konuda sadece sana güvenebilirim.
Trust me, you wouldn't. When I was your age, I thought I had everything figured out.
Senin yaşlarındayken her şeyi anladığımı sanırdım.
I trust that you're comfortable, Mr. Rory.
Umuyorum ki rahatsınızdır, Bay Rory.
Trust me, I don't like being a part of this any more than you do.
İnan bana, en az senin kadar bu durumdan hoşlanmıyorum.
Trust me, if there was any way of changing things here, I'd urge you to stay and fight.
İnan bana, burada bir şeyleri değiştirebilmenin yolu olsaydı eğer senin burada kalıp, savaşmanı çok isterdim.
But really to scrutinize our leadership, so I beg of the two of you, don't do anything that would cause the Clave to lose even more trust in us.
Liderliğiniz detaylıca incelenecek bu yüzden size yalvarıyorum Merkez'in bize olan güvenini daha fazla kıracak şeyler yapmayın.
You are the last person I wanna trust with this fucking albatross of a secret... but I need your help.
Bu siktiğimin sırrı hakkında güvenmek istediğim son kişi sensin. Ama yardımına ihtiyacım var.
I have an idea, if you can trust me to handle it.
Üstesinden gelebileceğime güveniyorsan bir fikrim var.
I'd trust you with my goddamn life, Claire.
Sana hayatım üzerine güveniyorum be Claire.
And what am I supposed to trust you for this?
Şimdi seni güveneyim?
You're the only person I can trust.
Güvenebileceğim tek sen varsın.
Mr. Castle, I've got a lot of puzzle pieces, but... trust me, this moves a lot smoother if you can tell me anything.
Bay Castle, Bende birçok yapboz parçası var ama güvenin bana yardımcı olursanız daha kolay birleşir.
You would trust me... after all I've put you through?
Sana yaşattıklarımdan sonra bana güvenir misin ki?
Now, I have no reason to trust you.
Şimdi sana güvenmem için hiçbir sebep yok.
And I need you to trust me.
Bana güvenmeni istiyorum.
Trust me, Jefferson, there's someone here I really think you should meet.
Güven bana Jefferson, tanışmanı istediğim birisi var.
I wouldn't trust you with my kid's lightsaber.
Kızımın oyuncak ışın kılıcıyla bile güvenmem sana.
You know, Nikki... I trust.
Nikki'ye güveniyorum.
All I meant that night is that I can trust you.
O gece sana güvenebildiğimi kastetmiştim sadece.
How do I know I can trust you? You don't.
- Sana güvenebileceğimi nereden bileceğim?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]