English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I trusted her

I trusted her translate Turkish

238 parallel translation
I trusted her. You get used to her eyes.
Ona güvendim, onun gözlerine alıştınız.
I trusted her, did everything she told me... including burning down my church... and running off with her and the insurance money.
Ona güvendim, dediği her şeyi yaptım kiliseyi yakıp sigorta parasıyla kaçmak dahil.
I trusted her and followed my heart.
Ona güvenip, kalbime kulak verdim.
I trusted her.
Ona güveniyordum.
I trusted her, let her get too close.
Ona güvendim, çok yaklaşmasına izin verdim.
I LOVE YOU, TOO. "I LEFT MY CHILD WITH A NEIGHBOR, A WIDOW. I TRUSTED HER."
Bebeğimi dul komşuma bırakmıştım.
I trusted her.
Ona güvendim.
I trusted her.
Ben de ona güvendim.
Her agent said I shouldn't worry. And I trusted her.
Menajeri merak etmememi söyledi ve ben de ona güvendim.
It's time I trusted her with the truth.
Ona güvenme zamanı.
I trusted her... with everything that was coming through here, but...
Ona... burasıyla ilgili konularda güvendim, ama...
I trusted her.
Ona güvenmiştim.
I trusted her, and she screwed me.
Ona güvendim ama beni düzdü.
" Erik, I've always trusted you.
" Erik! Sana her zaman güvendim.
Not since the days of Her Late Majesty... whom I often visited in the capacity of a trusted advisor.
Güvenilir bir danışman olarak sık sık ziyaret ettiğim rahmetli majesteleri günlerinden beri değil.
I can count on every one of the seamen, but the engine room, they're not to be trusted, least of all, the Chief.
Denizcilerin her birine güveniyorum. Ama makine dairesindekilere güvenilmez. Özellikle de şeflerine.
Eve, darling, I know I should never have trusted her.
Eve, ona güvenmemem gerektiğini biliyordum.
I'd become the Czar's most trusted minister, and he'd consult me.
Çarın en güvenilir bakanı olurdum, bana her adımında danışırdı.
I had to talk to him about circumstantial evidence, his past record, and because he trusted me, he admitted to everything I asked for.
Ona tali kanıtlar, geçmiş sicili konusunda konuşmak zorunda kaldım, ve bana güvendiği için, istediğim her şeyi kabul etti.
I never really trusted her.
Aslında ona hiç güvenmedim.
Too bad for me, I always trusted you.
Bana göre daha kötüsü, her zaman bize olan güvenim tamdı.
the presence of these honourable and trusted men I forbid you to practice any kind of preaching.
Bu şerefli ve güvenilir beylerin huzurunda sana her türlü vaazı yasaklıyorum.
I never trusted her from the beginning.
Baştan beri O'na güvenmemiştim.
Paula came to me for help, trusted me and I've let her down.
Paula yardım için bana geldi, bana güvendi. Ve ben onu yarı yolda bıraktım.
I trusted a sleazeball like Sam Stone... with our life savings on a handshake deal, and then sat there and watched him take it all away from us.
Bütün tasarruflarımızı bir tokalaşmayla ona verdik ve sonra her şeyimizi alışına seyirci kaldık.
I'm sure you could have trusted her to keep it quiet.
Onun ağzını kapalı tutacağından emin olabilirdiniz.
And to think I ever trusted you with her, that I ever trusted you to drive her home when I was drunk.
Ve ben sana güvendim. Ben sarhoşken onu arabayla eve bırakmana izin verdim.
I almost get raped by a guy I trusted, and the guy turns out to be a killer... he killed his mother!
Her şey berbat. Güvendiğim bir çocuğun tecavüzüne uğruyordum. Çocuk katil çıktı.
Even though you betrayed me, And I trusted you,
Her ne kadar bana ihanet etsen de sana güvenirim.
How could I have trusted her?
Ona nasıl güvenebilirdim?
I never trusted that woman, not from the very first time I met her.
O kadına hiç güvenmedim, ilk tanışmamızdan beri.
I never trusted her.
Ona hiç güvenmemiştim.
I wish I'd have never trusted her.
Keşke ona hiç güvenmeseydim.
Uh... I've trusted her with my life on more than one occasion.
- Ona pek çok kez hayatımı emanet ettim.
I trusted you with everything I have.
Sana her şeyimi emanet ettim.
I totally trusted her, then one day it was like :
Ona çok güvendim, sonra bir gün :
You promised me you would look after her. I trusted you.
Açıkçası, Yıldız Filosu için büyük bir değer olabilirim bence.
Debbie told me, and I told her that it didn't matter because I trusted you, and I knew you wouldn't cheat on me.
Debbie bana anlattı. Sana güvendiğimi bu yüzden sorun olmadığını söyledim. Beni aldatmayacağını biliyordum.
I never trusted her... but she helped save your life just as much as I did.
Ona hiç güvenmemiştim. Ama o da en az benim kadar seni kurtarmaya çalıştı.
And He gave that to me trusted me and surrounded me, so tbat I felt comfortable doing my work and confident tbat somebody was watcbing me to make sure everytbing would be all rigbt.
Ve bunu o sağladı... bana güvendi ve beni kolladı, böylece işimi yaparken... kendimi rahat hissetmemi, her şeyin yolunda gitmesi için... birinin beni gözettiğinden emin olmamı sağladı.
- I guess we trusted her.
- Sanırım ona güvendik.
I've always trusted Mulder.
Ben her zaman Mulder'a güvendim.
- I never trusted her.
- Ona hiç güvenmemiştim.
I warned you about the girl's claims about her accusations, because I trusted you, as did the Bakers.
Sizi kızın iddia ve suçlamaları konusunda uyardım, çünkü sana Baker'lar gibi güveniyordum.
I promised her I'd keep it forever, and I'd put a provision in my will... that if anything ever happened to me, someone I trusted would take care of it.
Ona kuşu sonsuza kadar tutacağıma söz verdim, ve hatta vasiyetime bana birşey olduğunda ona güvendiğim birinin bakmasını istediğimi de ekledim.
I trusted everybody here at CTU to protect my wife and I lost her.
Karımı korumak için CTU'daki herkese güvendiğimde onu kaybettim.
Arvin's trusted me with everything I'd need to know to be the perpetrator.
Yıllar içinde Arvin bana bu işi yapmam için bilmem gereken her şeyi anlattı.
Should I just have trusted her?
Ona güvenmeli miydim?
I always trusted you.
Sana her zaman güvendim.
One of the rides a new one... not like the ones we used to have... everything goes a million miles an hour now... but this ride, I never trusted it, it drops a cart, see... and somehow the cable, it snapped...
Yeni aletlerden biri alışık olduğumuz bir şey değildi. Şimdi her şey saatte bir milyon kilometre süratle gidiyor. Ve bu alet, zaten hiç güvenmiyordum ki, vagonu düştü!
I suppose that makes sense, but I'll feel sorry if we give her to the police without asking her anything. And also the police can't be trusted, so...
Bunu yapmak belki de en iyi çözüm ama polise de güvenmiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]