In and out translate Turkish
35,519 parallel translation
We'll be in and out.
İçeri girip çıkacağız.
Should be a clean job, in and out.
Hızlı ve temiz bir iş olur.
Flynn is in and out, and DOSA is after the Library.
Flynn de bir var, bir yok. DOSA da Kütüphane'nin peşine düştü.
In and out, lickety spl...
Bir içeride, bir dışarıda. Hemen...
Tons of people go in and out of that house.
Tonlarca insan o eve girip çıkıyor.
Bear in mind the granddads had to get in and out as quickly as possible.
Büyükbabaların olabildiğince çabuk girip çıkmaları gerektiğini unutmayın.
I can make you come in and out of here all day.
Bütün gün boyunca buraya gelip gitmeni sağlarım.
Oh, hey. Don't forget to, uh, check the corners and around the doorframes, because the last escape room I did, they hid the final clue in a corner behind a bookshelf and I almost ran out of time...
Köşelere ve kapı çerçevelerine bakmayı ihmal etme çünkü en son oynadığım evden kaçış oyununda son ipucunu kitaplığın arkasındaki köşeye saklamışlardı ve vaktim çok az kalmıştı.
Here I am in a locked room with a beautiful, intelligent woman and I'm trying to get out?
Burada güzel ve akıllı bir kadınla bir odada tıkılı kalmışım ve çıkmaya mı çalışacağım?
No one's getting in, and you're not getting out.
Kimse giremez, sen de çıkamazsın.
But they didn't say anything about pulling out the outlet entirely and sticking something metal into the empty space behind it so you could get to the electrical wiring hidden in the wall of the room you're locked inside.
Ama kimse prizi komple söküp çıktığı boşluğa metal sokup içinde kilitli olduğum odanın... duvarına gizlenmiş elektrik tesisatına girebileceğimi söylememişti.
Come over first thing in the morning. And Raquel, it would be really great if you could figure out why I'm snuggling with my previously dead best friend.
Raquel, ölmüş arkadaşıma neden sarılıp yattığımı çözebilirsen gerçekten harika olur.
She'll stick a straw in your vein and suck that shit right out of you.
Damarına pipet sokup kanını emecek.
So, now all I got to do is approach a notorious drug lord, get him to trust me, break us both out of one of the toughest prisons in the country, and then score myself an invite back to his hideout in Mexico.
Şimdi, yapmam gereken adı çıkmış uyuşturucu lorduna yaklaşmak, güvenini kazanmak, ülkenin en havalı hapishanesinden birlikte kaçmak, ve kendim için Meksika'daki yerleşkeye bir davetiye kazanmak.
I wasn't 100 % sure I could break out of this place with Jack's help. And now, I really don't know if I can do it alone.
Buradan Jack'in yardımıyla bile çıkabileceğimden emin olamazken, şimdi bunu yalnız başıma nasıl yaparım, bilemiyorum.
Okay, this is gonna sound nuts, but if I use Morse code to tap out Jack's phone number over and over, maybe I can catch the eye of some ex-military or off duty cop who can read my signal and is willing to make the call.
Kulağa çılgınca geliyor olabilir, ama Jack'in telefon numarasını tekrar tekrar Mors koduyla gönderebilirsem, ordudan olan birilerinin sinyalimi yakalamasını sağlayıp arama yapmasını sağlayabilirim.
But your nagging conscience is embedded deep in your brain, and your brain is about to get ripped out by a freak.
Bunu anlıyorum. Ancak şu dırdırcı vicdanın beyninin derinliklerine gömülmüş durumda,... beynin de, bir yaratık tarafından parçalanmak üzere.
And the patient passed out all night in the snow.
Hasta tüm gece karda kaldı.
I have evidence for a murder case underneath a beach towel in my closet, and I can't figure out how to put it back without getting caught.
Dolaptaki kumsal havlumun içinde cinayet kanıtı var ve yakalanmadan geri koymanın yolunu bulamıyorum.
I was mad. And instead of talking about it, I pushed it down and it came out in some ugly ways
Kızmıştım ve bunu konuşmak yerine içime attım ve acısını çirkin yollardan güzel kızımdan ve siğilli bir avukattan çıkarttım.
And they deserve to be smoked in a fine leather chair, not out by the fountain in some heavily-spidered area.
Bunlar şık bir deri koltukta içilmeyi hak ediyor. Örümcek kaynayan bir alandaki fıskiyenin orada içilmez bu.
Our gate is broken, and Stella keeps getting out in the street.
Kapımız kırıktı ve Stella sokağa çıkıp duruyordu.
I know these people in Canada, actually, and there's a few builders out there.
Kanada'da aslında tanıdığım, oralarda birkaç müteahhit var
He gets to go out on a high note, and we get to install a top prospect in one of our finest parishes.
Yüksek bir notla ayrılıyor, ve biz de büyük olasılıkla n iyi kiliselerimizden biri olacağız.
Yes, well, it turns out I took out their copy of the Codex Seraphinianus in 2011 and never returned it.
"2011'de Seraphinianus Kanunları" nın kopyasını aldım ve bir daha da teslim etmedim.
Aaron and Armin are forced to overnight in the summit shelter, and with the cold knocking out their comms, Emma is worrying.
Aaron ve Armin, zirve sığınağında gecelemek zorunda kalıyor ve soğuk yüzünden kesilen iletişim, Emma'yı endişelendiriyor.
Showing off in this jumble of leaves wouldn't be easy, and his beauty will stand out better against a plain background.
Bu yaprak karmaşasında gösteri yapmak kolay olmayacaktır ve düz bir arkaplanda güzelliği daha iyi ortaya çıkacaktır.
And many animals here choose the simplest option of all staying hidden all day, and only venturing out in the cool of the night.
Buradaki tüm hayvanlar da en basit seçeneği tercih ederek tüm gün saklı kalırlar ve yalnızca gecenin serinliğinde ortaya çıkarlar.
His functional MRI shows decreased activity in his hippocampus... the part of the brain that seeks out and retrieves stored memories.
Çekilen MR sonuçları hipokampüs aktivitesinin azaldığını gösteriyor. Beynin saklanmış anıları arama ve bulma merkezinin.
And, batteries ran out in our flashlight, so we almost got lost trying to get back.
El fenerlerimizin pili bitti. Neredeyse geri dönüş yolunu bulamayacaktık.
We found out in the papers that he framed it and put it up on his wall.
Gazetelerden mektubu çerçevelettiğini, ve duvarına astığını öğrendik.
She came over in the middle of the night all wound up, then she crashed and I can't get her out of bed.
Gecenin yarısı endişeli şekilde buraya geldi sonra sızdı ve onu yataktan çıkaramadım.
Okay, guys, we're spending a lot of time talking about someone we're pretty sure is not missing, while someone we know is missing is out there and possibly in danger.
Kaybolmadığı kesin olan biri hakkında konuşarak çok zaman kaybediyoruz, çünkü gerçekten kayıp olan biri var ve muhtemelen dışarıda bir yerlerde tehlikede.
And the border on the Danube had always been a problem. And, in fact, as it turns out, always would be a problem.
Tuna nehrindeki sınır da daima bir sorun olmuştu ve anlaşılan daima da olacaktı.
He delivered Rome great military victories, he handed out money, and people seemed to have held him in very high regard.
Roma'ya büyük zaferler kazandırdı, insanlara para dağıttı. Ve halkı da ona çok saygı gösteriyormuş gibiydi.
And Commodus had checked out at this point and was not interested in the serious business of governing.
Commodus bu aşamada artık ülke yönetimiyle pek de ilgilenmiyordu.
Seems like, with Sheldon moving out, you're in a new phase of your lives and it's easier to fight than to face the feelings that you have for one another.
Görünene o ki, Sheldon'ın taşınmasıyla hayatlarınızda yeni bir safhadasınız. Ve birbirinize karşı olan hislerle savaşmak, yüzleşmekten kolay.
And you, even if no longer in an official capacity, are part of that safety net, so I kept you out of the loop.
Ve siz, artık resmi bir kapasitede değilseniz bile, O emniyet ađının bir parçasıydı, bu yüzden sizi ilmekten uzak tutdum.
And only the bride of the goblin will be able to pull out that sword.
Ancak Goblin'in Gelini o kılıcı çıkarabilir.
And when the sword is pulled out he will become nothing once more, and rest in peace.
Ve kılıç çıkarıldığında hiçliğe dönecek ve huzur içinde yatacak.
And it was around then I started to have second thoughts, but if we got out of line, we'd lose our place, and everyone else in line was so happy for us,'cause we're really young and hot, and they're all so old.
Sonra kafamda karışmaya başladı ama sıradan çıkarsak yerimizi kaybedecektik ve oradaki herkes bizim adımıza çok mutluydu çünkü gerçekten çok genç ve tutkuluyduk ve oradaki herkes çok yaşlıydı.
Just when I thought Christmas couldn't get any better, out of the blue, Axl suggested we drive around and see the Christmas lights in Orson Heights.
Noel daha iyi olamaz diye düşünürken Axl Orson Heights'ın Noel ışıklarını görmek için arabayla dolaşmayı önerdi.
The bad news is that that entire convention of demons out there is trying to get the crystal which is currently embedded in my chest and makes me light up like a glow stick. Yeah.
Dışarıdaki şeytanlar topluluğu şu anda göğsümde bulunan ve beni fosforlu çubuk gibi parlatan kristale ulaşmaya çalışıyor.
Police have not ruled out the chance that Mr. Ma might have an accomplice in his escape, and are continuing the investigation.
Polis onun suç ortağı olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurarak hapisten kaçışının altında yatan nedeni soruşturmaya devam ediyor.
Go out and throw the trash and come back in.
Dışarı çık, çöpü at ve geri gel lütfen.
number one... things go in but they don't come out, and number two... it is totally unpredictable.
Birincisi, cisimler içine girer ama dışarı çıkmaz.
If you want more horror films, check out this playlist and we'll see you in the next video.
Başka korku filmleri arıyorsanız, listemize bakın. Müteakip videomuzda görüşmek üzere...
To get in and get out in one night.
Bir gecede girip çıkmak.
Dr. Gilberg is out with bursitis, and Dr. Lenz has a wedding out of town this weekend.
- Dr. Gilberg kesecik iltihabı olmuş. Dr. Lenz'in de haftasonu şehir dışında düğünü var.
With the amulet now in your possession, Bular will seek you out, and you will face him, one way or another.
Artık tılsım sende olduğu için Bular seni bulmaya çalışacak. Sen de bir şekilde onunla yüzleşeceksin.
"Give me my Romeo. And when he shall die, take him and cut him out in little stars, and he will make the face of heaven so fine that all of the world will be in love with night."
"Bana Romeo'mu verin ve öldüğü zaman onu alıp yıldızların üstüne örtün göğün çehresini o kadar güzelleştirir ki tüm dünya geceye âşık olur."
and out of nowhere 19
and out 96
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
and out 96
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out of 299
out loud 97
out of my sight 38
outside of work 17
out of respect 50
out like a light 17
out of my house 22
out of mind 55
out of love 16
out of time 18
out loud 97
out of my sight 38
outside of work 17
out of respect 50
out like a light 17
out of my house 22
out of mind 55
out of love 16
out of time 18