In the ass translate Turkish
5,250 parallel translation
'Cause you were a pain in the ass!
Çünkü bir baş belasıydın!
I'll make a few moves, you pain in the ass
Çok kafamı bozsan da bir şeyler yapacağım.
If you hadn't shot Tobias in the ass, I wouldn't have had to nurse him back to health.
- Tobias'ı kıçından vurmamış olsaydın sağlığına kavuşması için ona hemşirelik yapmak zorunda olmayacaktım.
So in-in-in-instead of being a giant pain in the ass like you always are, what if this one time you just tried staying calm?
Yani bu seferlik her zaman olduğun iğrenç pislik olmasan da bu sefer sakin kalmayı denesen nasıl olur?
Pain in the ass
Baş belâsı
You wouldn't know nice if it bit you in the ass, lady.
Aynı şey senin başına gelseydi, kibarlık falan bilmezdin.
You know the guy you shot in the ass?
Kıçından vurduğun adam var ya?
You act like they're doing you a favor letting you work there, like they should be able to fuck you in the ass without lube whenever they want.
Orada çalışmana izin verdikleri için iyilik yapmışlar gibi davranıyorsun. Ne zaman isteseler arkandan kremlemeden becerebilmeleri gerekiyor sanki.
Guys like you give me a pain in the ass.
Senin gibiler başımda ağrıya neden oluyorsunuz.
Oh, you know, baby. I'd love to stick you in the ass every day.
Her gün büyük bir zevkle kıçına batırıyorum zaten aşkım.
" The thumb stays in the ass while other fingers roam the front.
"Baş parmağı içerde kalırken diğer parmakları etrafında dolaşıyor."
I needed a kick in the ass.
Böyle sağlam bir sille yemem gerekiyordu.
Flip his bitch over, fuck her in the ass right in the Garden of Eden.
Altıma alır, cennetin bahçesinde bir güzel becerirdim.
I was getting fucked in the ass and fucked in the face all day.
Bütün gün kıçımı başımı sikerlerdi.
Stop! I'll shoot you in the ass!
Dur yoksa ateş ederim.
- Still a pain in the ass, huh?
- Hala kuyruk acısı var, değil mi?
And kick your in the ass like a man.
Ve tekme senin Bir erkek gibi eşek.
I'll put you in an 8-by-9 and have you fucked in the ass by every inmate in the state of Louisiana.
Seni iki metrelik bir hücreye tıkıp Louisiana eyaletindeki tüm mahkumların üzerinden geçmesini sağlayacağım.
What a fucking pain in the ass.
- Anasını sattığımın baş belâsı herifi.
So don't be a pain in the ass.
Her işe burnunuzu sokmayın.
Pain in the ass! Jesus Christ!
Tanrım, tam bir başbelasısın.
Damned brats, You'll get a kick in the ass!
Lanet veletler! Kıçınıza tekmeyi basacağım!
Soon you'll get it in the ass.
Demek götümün içindesin.
Yeah, just like... yeah, like you're fucking him in the ass!
Evet, böyle... evet, arkadan beceriyormuşsun gibi!
You bet your ass you are. But only in the woods.
Emin olabilirsin ki oldun ama sadece ormanda.
I'd like to see the ass that volunteers to go in the water.
O suya girecek kadar yüreği olanı görmek isterim.
It was the time that he battled his daddy's other dumb sperm in order to make his way to his mama's dumb-ass egg.
Annesinin o aptal yumurtasına ulaşabilmek için babasının aptal spermlerinden biriyle mücadele ettiği zaman.
While I am busting my ass proving myself as a journalist, you are practicing tantric sex in the Himalayas.
Ben gazeteci olarak kendimi ispatlamaya çalışırken sen himalayalarda tantrik seksi pratiğe döküyordun.
When I first met Bo she didn't even know her hole from an ass in the ground.
Ben Bo'yla ilk tanıştığımda, ayakları yere sağlam basmıyordu bile. Hep şu şekildeydi...
I found his sorry ass in the parking lot yelling for help.
Adamı otoparkta yardım isterken buldum.
If your ass was the Chicago Cubbies, he'd be every other team in the National League.
Eğer kıçın Brezilya olsa, adamın eli Almanya olurdu.
I-I can't slap a man's ass in the workplace and not also slap a woman's ass, and I can't slap a woman's ass, so I...
Eğer erkeklerin kıçına şaplak atamıyorsam.. .. ve kadınlarında atamam. Eğer ne kadınlara, ne erkeklere şaplak atamıyorsam..
Otherwise you'll be kicking yourself in that sweet little ass of yours for the rest of your life.
Yoksa o tatlı, minik kıçını rahata erdiremeyeceksin, hem de hayatın boyunca!
You're just the ass in the other seat until I say contrary.
Ben aksini söyleyene kadar diğer koltukta oturan bir pisliksin.
He's a pain-in-the-ass Deado.
Sinir bozucu bir ölüdür.
So get your ass in the car so we can go.
Şimdi arabaya bin de gidelim.
Punk ass said you snuck him in the shower.
Serseri soyledim sana gizlice o dustayken yapman lazim.
I do it on a Tempur-Pedic bed, in a Highland Park home... with a Ferrari, next to a loving wife... with the ass of a high-school volleyballer.
Bir Tempur-Pedic yatakta, Highland Park'taki bir evde garajda bir Ferrari yanimda liseli voleybolcu kalçalarina sahip karimla uyuyorum.
Once I subpoena you, get you on the stand... and extract the truth from your ass... then you'll realize in that moment, correct, I'm not a pleasant person.
Mahkeme celbi yollayip kürsüye çikarttigimda gerçekleri fitil fitil çikarinca iste o anda, hos biri olmadigimi fark edersin.
You've put me in a position where my only options are to beat your ass, or call the goddamn cops.
Beni öyle bir durumda bıraktınız ki ya sizi döveceğim ya da polisi arayacağım.
Because I'm a woman in a man's job, and I don't have the luxury of being an ass.
Çünkü erkek işi yapan bir kadınım ve eşek olmak gibi lüksüm yok.
So if any of them cavalry follow you down in the garage I'm personally gonna stick a hot poker so far up your son's ass I'm gonna pop his teeth like popcorn!
O süvarilerden herhangi biri peşinden otoparka girerse bizzat, oğlunun götüne kızgın şiş sokar dişlerini mısır gibi patlatırım.
Well, I would've gotten him in the alleyway if I didn't have to save your ass.
Kıçını kurtarmasam, sokak arasında icabına bakmıştım adamın.
All right, just get in the truck, dumb-ass.
Pekala, hadi atla su arabaya
The talented tenth always... has to bust its ass a little bit harder... but I don't see what the point is... in blaming white folks for everything.
Yetenekli Yüzde On her zaman çok çalışmalıdır, ama beyaz halkı her şey için suçlamak bana pek mantıklı gelmiyor.
Get your ass in the corner.
Kaldır kıçını köşeye git.
Now, gentlemen, we're not gonna sit here and pretend there's not a big-ass elephant in the room.
Şimdi, baylar, burada oturupta odada kocaman bir fil olduğunu görmezden gelmeyeceğiz.
Billy passed out at Greg Drubin's party and woke up the next morning with a condom up his ass and fear in his eye.
Billy, Greg Drubin'in partisinde sızıp ertesi sabah götünde bir kondom ve gözünde korkuyla uyanmıştı.
Did you ever in your mind, that you're the one who might, the ass is?
Hiç bu kişinin sen olabileceğini düşündün mü? Yani?
If I learn in that one of the See Staring friends of Caitlin oblique, he gets from me personally'n kick ass.
Eger buradakilerden biri Caitlin'e bakacak olursa bizzat ben günlerini gösteririm.
Man, if she could travel through time, why the hell is she staying in this shitty-ass apartment?
Eğer zamanda yolculuk edebiliyorsa, neden o sikik evinde kalıyor?
in the real world 60
in the meantime 2026
in the morning 1802
in the middle of the night 158
in the kitchen 217
in the name of the father 223
in the middle of nowhere 42
in there 594
in the darkness 43
in the criminal justice system 149
in the meantime 2026
in the morning 1802
in the middle of the night 158
in the kitchen 217
in the name of the father 223
in the middle of nowhere 42
in there 594
in the darkness 43
in the criminal justice system 149
in the afternoon 211
in the beginning was the word 18
in the flesh 166
in the basement 109
in the house 117
in the old days 114
in the end 1091
in the first place 155
in the beginning 230
in the 715
in the beginning was the word 18
in the flesh 166
in the basement 109
in the house 117
in the old days 114
in the end 1091
in the first place 155
in the beginning 230
in the 715
in the future 338
in the name of god 118
in the name of jesus 26
in the past 316
in the dark 154
in the bathroom 154
in the woods 135
in the room 59
in the back 227
in the city 96
in the name of god 118
in the name of jesus 26
in the past 316
in the dark 154
in the bathroom 154
in the woods 135
in the room 59
in the back 227
in the city 96