English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Including the

Including the translate Turkish

4,368 parallel translation
On this scale, all the objects we see, including the tiniest dots, are galaxies.
Bu ölçekte en küçük noktaciklar da dahil, gördügümüz tüm nesneler birer galaksi.
It's been part-funded by a group of American entrepreneurs, who work in many diverse fields, including the security business.
Çok farklı alanlarda çalışan, bir grup Amerikan girişimci tarafından finanse ediliyordu, güvenlik işi de buna dahil.
So, it is official. Of our entire sorority, including the girl who was such an alcoholic she defecated in the closet...
Bizim tüm kızlar birliğimizin içinde ayyaşın teki olan kız da dahil klozete sıçıyordu...
Back then, this town was owned by the mob, including the police.
O zamanlar, bu şehre bir çete sahipti, polis de işin içindeydi.
And yet these tiny creatures- - and beings like them- - are a part of every living cell, including the ones inside you.
Ancak bu minik yaratıklar ve onlar gibi daha başkaları sizin içinizdekiler de dahil, tüm canlı hücrelerin birer parçası.
Including the aristocracy?
- Asiller de mi?
Then, eight years ago, when the Israeli government opened up competition, your company, Z Com, bought up a 30 % stake in the Israeli exchange network, including the Last Point main exchange that carries the Palestinian system onto the Neptune cable.
Sonra, sekiz yıl sonra İsrail hükümeti rekabeti başlatınca şirketiniz Z Com, İsrail santral ağında % 30'luk hisse satın aldı. Son Nokta ana santrali de dahil ki kendisi Filistin'in sistemini Neptün kablosuna taşımaktadır.
Reporter :... Which began with a raid in Nuevo Laredo yesterday evening. While more than 80 cartel members, including the elusive Pozolero, had been brought into Mexican custody, many cartel members remain at large.
Dün akşam Nuevo Laredo'da yapılan bir baskınla içlerinde El Pozolero'nun da bulunduğu 80 tane kartel üyesi yakalanıp Meksika'da göz altına alındı birçok kartel üyesi hâlâ dışarıda.
Including the dancers.
Dansçılar burada bulunmaktadır.
Together, they created the first true map of the Earth, including the ocean floor.
Birlikte, okyanus tabanı da dahil olmak üzere Dünya'nın ilk gerçek haritasını oluşturdular.
Including the rematch you've all been waiting for... The hulk!
Buna beklediğiniz Hulk'un rövanş karşılaşması da dahil.
She shirked all of her responsibility, including the most important : identifying her successor.
Bütün sorumluluklarından kaçtı buna en önemlisi olan halefini bulmak da dahil.
I remember everything you taught me, dad, including the story of the Mexican revolution.
Bana öğrettiğin her şeyi hatırlıyorum, baba. Buna Meksika devrimi hikayeleri de dahil.
But many countries are about to have a renewed interest in Bolivia, including the U.S.
Ancak, Birleşik Devletler de dahil bir çok ülke Bolivya'ya karşı yeni bir ilgi alanı geliştiriyor.
Including the only witness to my father's murder.
İçlerinde babamın cinayetinin tek tanığı da bunlara dahil..
He's in charge of dispensing funds to overseas clinics, including the TB clinic in Afghanistan.
Denizaşırı kliniklere bağışları dağıtma işini yürütüyor. Afganistan'daki verem kliğini de buna dahil.
Including the Tehrik-e Taliban.
Tehrik-e Taliban da bunlara dahil.
Okay, so our killer would've ducked under this camera, made their way over to this one... turned this camera around, and then this entire area here becomes clear, including the stairwell.
Pekâlâ, katilimiz bu kameranın altından sızmış olmalı, kendi kafasına göre bunu çevirmiş ve bu kamerada buraya çevrilmiş ve böylece bütün alan apaçık görünecekti, merdiven boşluğu dahil.
Barnes broke several major stories, including an early draft of the Education Reform and Achievement Act as well as a college newspaper article that derailed Senator Michael Kerns'nomination for Secretary of State.
Barnes, aralarında eğitim reformu yasa tasarısı ve Senatör Michael Kerns'ün Dış İşleri Bakan adaylığının iptaline neden olan haberin bulunduğu pek çok büyük işe imza atmıştı.
These galaxies merged to form still larger ones, including our own Milky Way, which formed about 11 billion years ago, on March 15 of the cosmic year.
Bu küçük galaksiler, bizim Samanyolumuz da dahil daha büyük galaksileri olusturmak üzere yaklasik 11 milyar yil önce yani kozmik yilin 15 Mart'inda birlestiler.
As well as his knowledge of the captain's continued treachery up to and including his plan to steal a portion of the treasure fleet proceeds for himself.
Ayrıca kaptanın ihanetinin bununla kalmayıp elde edilecek definenin bir kısmını kendi emellerini gerçekleştirmek için çalmak üzere bir plan içinde olduğu da mektupta yazıyor.
I also learned that the average half hour of LA television news... packs all of it's local government coverage... including law enforcement, budget, transportation, education and immigration... into 22 seconds.
Ayrıca Los Angeles'taki yarım saatlik ortalama bir haber bülteninde hukuki yaptırımlardan tut, bütçe, eğitim, ulaşım ve göç gibi yerel yönetime ilişkin konuların 22 saniyede işlendiğini öğrendim.
Are we including the gas leak year?
Gaz sızıntısı yılını da sayıyor muyuz?
What the U.S. government failed to report was that 23 people were killed, including six innocent children.
Amerikan hükümetinin raporunda bildirmeyi unuttuğu şey ise 23 kişinin öldüğüydü. Buna 6 masum çocuk da dâhil.
But on my wedding day, everything that I own becomes the property of my husband, including my body.
Ama dügünümde sahip oldugum her sey vücudum da dahil kocamin mülkü olur.
Commencing at the siren, any and all crime, including murder, will be legal for 12 continuous hours.
Siren sesini duymanızla birlikte, cinayet dahil, tüm suçlar 12 saat boyunca yasal olacaktır.
Today Clearwater Marine Aquarium is home to turtles, otters, sharks, and dolphins... including Winter, the famous dolphin with the prosthetic tail.
Bugün CDA kaplumbağa, su samuru, köpekbalığı ve yunusların yuvası oldu. Protez kuyruklu ünlü yunus Winter dahil.
The bowl-shaped depression allowed the animal to distinguish light from shadow to crudely make out objects in its vicinity, including those to eat and those that might eat it... a tremendous advantage.
Kase biçimli bu çukur canlıya, yiyebileceği ya da onu yiyebilecek şeyleri kabaca seçmesi için ışığı gölgeden ayırt edebilme avantajı verir. Muazzam bir üstünlük.
The army of KMT, including five groups, twenty-two brigades and fifty-six divisions, total five hundred and fifty-five thousand people are killed.
Toplamda 555 bin kişinin hayatına mal oldu.
I've been ordered to escort you and your rapid response team, including Dr. Walker, up to the base to determine whether it is in fact a retrovirus.
Sizi ve acil müdahale ekibinizi, Dr. Walker dahil olmak üzere karşımızdakinin gerçekten retrovirüs olup olmadığını belirlemek için üsse götürme talimatı aldım.
There are six other senior scientists at the CDC who can run point on this, including Dr. Walker.
Hastalık Kontrol'de altı tecrübeli bilim insanı daha bu operasyonu yönetebilecek düzeyde. Dr. Walker da dahil.
On the third day, the National Guard had brought up large equipment, including forklifts and things, and the crowd had grown by this time.
Üçüncü gün Ulusal Muhafızlar, forklift gibi büyük ekipmanlar getirmişti ve bu sürede kalabalık da büyümüştü.
And when nobody raised their voice in protest, why, they just shut down the orphanages and sent all the children, including me, to insane asylums.
Kimse bu duruma tepki göstermek için sesini çıkarmadığından bütün yetimhaneleri kapatıp oradaki tüm çocukları ben de dahil olmak üzere akıl hastanesine gönderdiler.
Space and time were created, too, and all the forces that bind matter together, including gravity.
Kütleçekim de dahil, maddeyi bir arada tutan tüm bu kuvvetler gibi, uzay ve zaman da yaratılmıştı.
And the animals. Including us.
Tabii, bizi de kapsayan tüm hayvanları da.
This kind of atomic reincarnation is another link to our distant ancestors, including those who first launched us on our explorations of the unseen universes.
Bu tür bir atomik reenkarnasyon bizi görülmemiş evrenleri keşfe gönderenler de dahil, uzak atalarımızla bizi birbirimize bağlayan bir başka köprü oluşturuyor.
Carbon atoms are the backbone of the molecules that make every living thing on earth, including us.
Karbon atomları biz de dahil dünyadaki tüm canlıları meydana getiren moleküllerin temelidir.
This was part of a career-long interest in the atmospheres of the planets, including our own.
Bu, bizimki de dahil olmak üzere, gezegenlerin atmosferlerine olan ve bir meslek hayatı boyunca sürecek ilginin bir parçasıydı.
From all German stations, including those of the Protectorate of Bohemia and Moravia, the General Government, the Brussels Two and Luxemburg stations, and the Paris station.
Bohemya ve Moravya Protektorası dahil bütün Alman istasyonlarından Merkez Hükümet, Brüksel II ve Lüksemburg istasyonları ile Paris istasyonuna.
However, if you breach this agreement and trespass on a Monday designated to us, we are entitled to damages including, but not limited to, one Szechuan Sunday per month, plus we reserve the right to invoke cloture,
Ancak, eğer anlaşmaya uymazsanız, ve bizim olan bir Pazartesi oraya giderseniz, bunlar anlaşmayı hiçe saymak olur, O zaman her ay bir Pazar Szechuan günü bizim olur, artı anlaşmayı değiştirme hakkına sahip oluruz,
Apparently, including tying the knots on the hammock.
Görünüşe göre bağladığın ipler de angaryadan nasibini almış.
I want men deployed to all major transportation routes out of the city... Midway, O'Hare, I'm including all expressways.
Bütün ana ulaşım duraklarına adamları konuşlandırmanızı istiyorum Midway, O'Hare, bütün otoyollar dahil.
You burst in here, and you expect me to drop everything, including a murder charge, because the killer's wife remembered - some convenient evidence?
Buraya dalıyorsun ve katilin eşi kabul edilebilir bir kanıt hatırladı diye benden cinayet suçlaması dahil bütün yargıları düşürmemi mi istiyorsun?
Four of the lures are made from materials including human remains.
Yemlerin dördü, içinde insan kalıntıları da olan malzemeden yapılmış.
Will this affect soccer? We did, in fact, receive a letter an hour after the incident including details not known to the public about the brand of Garrett's underwear.
Aslında olaydan bir saat sonra Garrett'in iç çamaşırı markası hakkında halka duyurmayacağımız detaylardan bahseden bir mektup aldık.
He's taken a lot of business trips, including Russia. Maybe that's where he found his buyer, set up the deal for the zero day.
Sıfır gün için anlaşma kurmak O, onun alıcı buldu nerede Belki olmasıdır.
The other side is collapsing, and everyone in it, including me, is going away for good.
Öteki taraf ve içindeki herkes çöküyor, buna ben de dâhilim. Herkes temelli yok oluyor.
The Other Side is collapsing and everyone in it, including me, is going away.
Öteki taraf ve içindeki herkes göçüyor, ben dâhil herkes kayboluyor.
Five senior officials with the FBI, three with the Justice Department including one from the Attorney General's office, another five from the Boston PD, all of them willing to be identified on the record, all of them categorically denying that Sunil Tripathi is a suspect.
FBI'dan üst düzey beş görevli biri Başsavcılık Dairesi olmak üzere Adalet Bakanlığı'ndan üç görevli Boston Polis Departmanı'ndan beş görevlinin tamamı da kayıtlarda isimlerinin geçmesine bir şey demiyor ve Sunil Tripathi'nin şüpheli olduğunu kati olarak reddediyor.
But following some construction setbacks including Padraic's biscuit based stripe it was nearly November by the time the raft was finished.
Ama yapımdaki bazı aksaklıklar ve Padraic'in bisküvi grevi yüzünden salın bitmesi neredeyse kasım ayını bulmuştu.
So we have developed a series of treatments designed to ease your suffering. Including a miraculous medication that can virtually eliminate the misery of withdrawal.
Bu yüzden, uyuşturucunun sistemden atılırken yarattığı ıstırabı büyük ölçüde azaltacak mucizevi bir ilaç kullanmak suretiyle çektiğiniz acıyı hafifletecek bir dizi tedavi yöntemi tasarladık

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]