English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Indeed not

Indeed not translate Turkish

467 parallel translation
No, indeed not!
Hayır, yok!
Indeed not. Not at all.
Kesinlikle hayır.
- Indeed not, sir. I ought to run all youse punks in.
Sizin hepinizi içeri tıkmalıyım.
- Indeed not.
- Aslında hayır.
Why not indeed?
Neden olmasın?
Why not, indeed?
Neden olmasın?
Inspector Krogh, I should indeed seem ungrateful... if I were not to thank you for your interest in my welfare.
Müfettiş Krogh, sağlığımla ilgilendiğiniz için... size teşekkür etmezsem cidden nankörlük etmiş olurum.
Hah! Indeed, she did not!
Tabii ki de hayır!
And why not, indeed?
Niye olmasın ki?
But to fall right through the glass window of the British ambassador, that is not so common. No, indeed.
Ancak İngiliz büyükelçiliğinin penceresinden düşmeye pek sık rastlanılmaz.
Indeed, I'm not sure yet.
Aslına bakarsanız, hala emin değilim.
Why not, indeed?
Tabii ya, neden olmasın?
Had she not been so devoted to him, she certainly would've left him, and indeed it would've been better for her had she done so.
Ona bu kadar sadık olmasaydı, onu kesinlikle terk ederdi doğrusu terketse kendisi için en iyisini yapmış olurdu.
Why not, indeed, Still Life!
Neden olmasın, şöyle resimli!
I should think not, indeed.
Ben de öyle düşünmüştüm.
But indeed, if you find him not within this month, you shall nose him as you go up the stairs into the lobby.
Orada da bulamazsanız, bir ay sonra merdiven başından kokusu çıkar nasıl olsa.
If a thief breaks into your house... and you shoot him... the law will not deal harshly with you, nor indeed should it.
Evinize bir hırsız girse... ve siz onu vursanız... kanun size sert davranmaz, ne de davranmalıdır.
No, ma'am. No indeed, not me.
Hayır bayan kesinlike öyle bir niyetim yok.
Indeed, I was thinking about that... and not my German lesson when the rector came along.
Hatta Doktor geldiğinde ben Almanca dersi yerine sizin başağrınızı düşünüyordum.
- Indeed, I will not.
- Tabii ki koymayacağım.
- Indeed, he is not fit.
- Bu işin adamı değildir, doğru.
Why not, indeed?
Neden mi olmasın?
INDEED, I THOUGHT NOT.
İşin aslı düşünmedim bile.
If my husband had indeed been guilty, they would not have released him after just 20 days.
Kocam gerçekten suçlu olsaydı onu sadece 20 gün sonra serbest bırakmazlardı.
When I'm not broke, I usually have a bottle in my room in which case I sleep very well indeed.
Param varsa, bir şişe satın alıp odama giderim. Öyle zamanlarda gayet iyi uyurum.
"It would be strange indeed if it could not call upon those who already sap the strength of the state for these lesser sacrifices in order to prevent our being swamped by incompetence."
"Ülkenin güçsüz düşmesini engellemek için ülkenin gücünü azaltan bu vatandaşlardan böyle küçük.. ... bir fedakarlık yapmalarını istemek hiç de yanlış olmayacaktır."
And it would indeed, Mr. Strock, were this ship not built entirely of paper.
Gemi tamamiyle kağıttan yapılmamış olsaydı kesinlikle haklı olurdunuz Bay Strock.
Indeed. You do not seem a romantic man.
Romantik birine benzemiyorsunuz.
No, indeed they're not, sir.
Evet kesinlikle öyle, efendim.
Indeed, you're not, sir.
Elbette, değilsiniz, efendim.
All these dreadful tortures you see depicted here... the rack and the stake... the whole ghastly catalog... are they not indeed devoutly to be wished... preferred to that fate which is the most terrible of all?
Burada resmedilen tüm bu dehşet verici işkenceler- -... eziyet ve kazığa bağlama... Tüm bu korkunç şeyler- -... gerçekte en içtenlikle istenen değildir. ... şu en korkuncuyla kıyaslanacak olursa.
Why not, indeed?
- Neden olmasın tabii.
Indeed, if we should prefer not to avail ourselves of the various aids that you mentioned, your reply would be what?
Aslında, sunduğunuz iyiliklerin bazılarından faydalanmak istemezsek cevabınız ne olacak?
- Indeed, but not the inclination.
- Var ama isteğim yok.
You are indeed illegitimate, but your mother was not this lady here, but my sister Bridget.
Aslında gayri-meşrusun hala ama annen bu hanımefendi değil kardeşim Bridget'mış.
Indeed, I was not.
- Tabii ki hayır.
No, indeed, not a bit.
Hayır, hiç de öyle değil.
Indeed, I will not stand for it.
Cidden, daha fazla katlanmayacağım.
As I look forward to the beginning of a new life, which I hope as indeed do not we all, may be more meaningful to myself and to others than the old which today approaches its end.
Bugün sona ermekte olan eski yaşamımdan, hem kendim... hem de başkaları için... daha anlamlı olmasını ümit ettiğim - hangimiz etmiyoruz ki? - yeni bir yaşamın eşiğinde bulunmaktayım.
Indeed, sir. Not only is she a woman, she is a very beautiful woman.
Aslında efendim, o sadece bir kadın değil..... oldukça güzel bir kadın.
Indeed, I'm surprised that he did not.
Gerçekten, ölmediğine şaşırıyorum.
Indeed, it does not!
- Kesinlikle gelmez!
Indeed it is not. They may quite possibly be able to accomplish it.
Bunu pekâlâ başarabilirler.
It's not likely indeed, that Feri Ats got frightened of Nemecsek.
Feri Ats, Nemeçek'ten korkup tabanları yağlayacak ha?
Indeed, not only are you a girl but, uh, yes, indeed, a very extraordinary one at that.
Aynı zamanda çok güzel bir kızsınız.
- Yes, indeed. I am not in your quality, but I was around.
Sizin becerinizde değilim ama ben de aktörüm.
- Indeed I'm not.
- Aslında geçmiyorum.
You are barbarians, indeed. Not to know of Flavius Maximus.
Flavius Maximus'u tanımadığınıza göre siz gerçekten barbarlarsınız.
- has not yet been drawn. - Indeed.
babasının Wiltshire kontluğu henüz kayıtlara geçmemiş.
Indeed, sir, the hibernated man is not a De Tartas.
Aslında, donmuş adam bir De Tartas değil, beyefendi.
This is of course symptomatic of a new breed of footballer, as it is indeed symptomatic of your whole genre of player, is it not?
Bu, yeni kuşak futbolcu semptomu tüm oyun türünüzün semptomu, değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]