Inside and out translate Turkish
1,363 parallel translation
I need Polaroids of that, inside and out.
Bana bunun, Polaroid'leri lazım.
Some are "gorgeous inside and out," most are "sexually confident."
Bazıları "içten ve dıştan harika", çoğu "cinsel açıdan atılgan".
And I want to tell you how beautiful I think you are inside and out.
Ne kadar güzel göründüğünü söylemek istiyorum, içinde ve dışında
Smudges and partials, inside and out.
İçerde ve dışarda bazı kirlenmeler ve kısmi izler vardı.
I've been through it, Lieutenant, inside and out.
İçini de dışını da iyice inceledim komiserim.
Someone who knows their child inside and out, so that if they get in trouble, they know what to do.
Çocuklarını içeride ve dışarıda tanıyanlar, başları derde girdiğinde ne yapmaları gerektiğini bilirler.
Now, I have a wonderful doctor back home who knows me inside and out, and in a day and a half, when you let me out of this bed,
Evde, içimi dışımı bilen harika bir doktorum var. Bir-iki güne yataktan çıkmama izin verdiğinde Teksas'a uçacağım.
McGee, I need full audio and video surveillance, inside and out.
McGee, içeriye ve dışarıya ses ve görüntü cihazları yerleştir.
Inside and out.
Hem için, hem dışın.
Inside and out.
İçeri ve dışarı.
Windows and tires are shot out... and the officer said there's a lot of blood inside.
Camlarda ve lastiklerde kurşun izleri varmış ve polis arabanın içinde çok fazla kan olduğunu söyledi.
When we fought back, he took our child hostage and shut himself up inside, saying he'd kill him if we didn't stay out of it!
Onu kovmaya çalıştığımız zaman, bebeğimizi aldı ve kendini gizledi. Eğer bir şeye kalkışırsak çocuğumuzu öldüreceğini söyledi.
If she takes over the mound, she'll dig out and kill the incubating young already inside.
Eğer o üstündeki toprağı alırsa, henüz yumurtadan çıkmamış yavruları bulup öldürecek.
There's us and there's them... inside the circle and out.
Onlar ve biz varız. Güvenli bölgenin içinde ve dışında.
It reaches way down deep And tears you inside out
Öylesine derinlere iner Ve içinizi parçalar ki
Right now, the first thing that you have to do is look deep inside yourself and figure out if you can take an eyeful of that.
Şimdi ise, yapman gereken ilk şey, derinlemesine düşünmek ve böyle bir şeye bakabilecek misin, bunu anlamak.
Who was it took that Corn Griffin and turned him inside out with no questions asked?
Kim Corn Griffin'i paketledi ve soru bile sormadan içini dışına çıkarıverdi?
And if I dare go in inside. I wonder... will I ever be able to find my way out?
İçeri girmeye cesaret edersem, acaba bir daha çıkışı bulabilecek miyim?
I feel like I have this fire inside of me... and I just want to breathe it out, and I want to burn him.
İçimde sanki bir ateş yanıyor... ve onu dışarı çıkarmak istiyorum, ve onu yakmak istiyorum.
Elly, I want you to take one simple, easy breath... and draw the sound out from very deep inside of you "Krishna, Krishna" - till you can taste it completely.
Elly, bir defa basit, rahat bir nefes almanı istiyorum. Ve sesi içinden, çok derinden dışarı ver. Onu tamamıyla tadabilene kadar.
Wait! And I'd like to play some catch-up on finding out who's inside here.
Ve içimdeki beni bulmaya çalışmak istiyorum.
Somebody that knows this shit inside out and who the public will see as unbiased.
Bu işlerin içyüzünü bilen ve halkın da tarafsız göreceği biri.
They would laugh about that night that Wynonie Harris got drunk and fell off the barstool, or talk about that day that Malcolm X stood out in front, admonishing the liquor and gambling that was always flowing inside.
Wynonie Harris'in bardan düştüğü geceye gülerler ya da Malcolm X'in öne çıktığı o günden bahsederler içeriye akan likör ve kumara çıkışırlardı.
Well, be my friend and get my fucking car back... or I'll have to carry you out of here inside that fucking hat.
O halde arkadaşım olarak kalmaya devam et ve arabamı geri ver yoksa buradan o boktan şapkanın içinde cesedin çıkar.
Why don't you come inside, have some coffee and some doughnuts and then take your boy and get the fuck out of here, okay?
Neden içeri gelip, biraz kahve ve çörek almıyorsun? Sonra da adamını alıp, defolup gidersin, tamam mı?
Let's just bust in there and scare the shit out of anyone who happens to be inside, okay?
Aniden ortaya çıkıp insanların ödünü koparmayalım, tamam mı?
You won't find a man like Surinder... even if you turn Kanpur and Lucknow inside out.
Surinder gibi birini bulamazsın... Hatta Kanpur ve Locknow'a geri dönebilirsin..
Gotta actually visualize and map it out inside my head.
Önceden hayal edip, kafamda haritasını çıkarmam gerekmedi.
Inside is food and water, a map and compass, a flashlight and a weapon, so check it out later, OK?
ama önce bir çanta alacaksınız içinde yemek, su, harita, pusula el feneri ve bir silah var. sonra kontrol edersiniz, tamam mı?
And how about you? Don't you want to get inside Chastity without having to wonder if everyone's gonna find out?
Birilerinin öğreneceğini düşünmeden Chastity'nin içine düşmeyi istemez misin?
And I'd Iike to play some catch-up on finding out who's inside here.
Ve içimdeki beni bulmaya çalışmak istiyorum.
I just find what's already inside them and help bring it out.
Sadece, zaten içlerinde olan şeyi bulup çıkarmalarına yardımcı oluyorum.
But this is upside down and inside out.
Ancak bu tamamen tepetaklak, allak bullak yapılmış.
Formaldehyde is in embalming fluid, and the dress absorbed the toxin from the inside out.
Formaldehit bir tahnit * sıvısıdır, ve gelinlik zehiri içeriden dışarıya doğru emmiş.
Worst case scenario, I break out the blow torch and I fire the sucker from the inside out.
En kötü durumda, ateşe tutar, hayvanı iç-dış bir güzel yakarım.
I have this... strong, new heart... and I can feel it beating inside my chest, like it wants to come out, like it's saying, "give me more."
Bu var... güçlü yeni bir kalp... onun göğsümde attığını hissedebiliyorum, sanki dışarı çıkmak istiyor gibi, Sanki "bana fazlasını ver" der gibi
Let's hook up with people inside, and I'll start handing out assignments.
Ben de görevleri dağıtmaya başlayayım. Nereye gidiyorsun?
Just find out what was inside that alligator, and then come meet us when you can.
Sadece o timsahın içindeki neymiş öğren, ve mümkün olduğunda gel benimle buluş.
All I know is I got all these feelings inside in a safe, and I'm trying to get the combo out before the thing goes off.
Tek bildiğim içimde bir sürü duygu var ve bir kasaya kapatılmış gibiler. Ben de kasa havaya uçmadan şifreyi bulmaya çalışıyorum.
These are from inside the store and out front in the parking lot.
Bunlar dükkanın içinden ve park yerinden görüntüler.
Then we stopped at the 7-Eleven, and I went inside and had a Coke while they had some burritos out of the Dumpster.
Sonra bir kediyi kovaladık. Aptal kedi. Sonra fast food lokantasında durduk.
You got something ugly inside of you and it wants out.
Dışarı çıkartmadığın bir pislik var senin içinde.
There's something kicked the door out from the inside. And three :
Bir şey kapıyı içeriden tekmelemiş.
It's like a hollow inside me, and I've been trying to figure out how to fill it.
Onu nasıl dolduracağımı bulmaya çalışıyordum. Bu neydi?
Now if you get a little squirrelly out there, just take your foot off the gas downshift, and you either come into the pits or pull the car in the inside apron.
Şimdi, eğer biraz olsun bir garipliğe rastlarsanız orada... ayağınızı gaz pedalından çekin, ya da pit-stop bölümüne gelin ve arabayı başlangıç bölgesinde durdurun.
Inside these walls, I creep and I crawl, looking for a way out.
* Inside these walls, I creep and I crawl, looking for a way out. *
Mom's inside having the time of her life, and you're out here sulking like a child.
Annem içeride en mutlu anlarını yaşıyor. Sen de dışarıda çocuk gibi somurtuyorsun.
You mean, I'll never know what it feels like to have a baby growing inside me and then scramble its brains and vacuum it out?
Yani içimde büyüyen bir bebeğin olduğunu hiç hissedemeyecek miyim. Ve onun beynini parçalayıp dışarı çıkarmayı...
Novak, I need you and Hermiod to figure out how to get sight to sight transport locks on a set of coordinates inside the hive ship.
Novak, Hermiodla birlikte kovan gemisinin içindeki koordinatlara nasıl kilitlenebileceğinizi bulmanızı istiyorum.
Make sure it's airtight and leak proof so that pressure don't turn us inside out.
Evet, sağlam ve su sızdırmayacağından emin ol. Basınç içimizi dışımıza çıkartmasın.
Anyway, the difference between you and me is that when life gives me lemons, I make lemonade. When you get lemons, you just bite into them and suck them inside out.
Senle benim aramdaki fark, hayat bana limon verdiğinde ben limonata yapıyorum.Senin eline limon geçtiğinde sen onu ısırıp emiyor ve içini dışına çıkarıyorsun.
and out of nowhere 19
and out 96
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
and out 96
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
out of interest 20
out of town 49
outstanding 214
out of nowhere 149
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
out of interest 20
out of town 49
outstanding 214
out of nowhere 149
outside of work 17
out of 299
out loud 97
out of my sight 38
out of respect 50
out like a light 17
out of my house 22
out of mind 55
out of time 18
out of love 16
out of 299
out loud 97
out of my sight 38
out of respect 50
out like a light 17
out of my house 22
out of mind 55
out of time 18
out of love 16