Just asking translate Turkish
3,437 parallel translation
I'm just asking that you think about it.
Sadece bunu bir düşünmeni istiyorum.
We're just asking you to be careful.
Sadece dikkatli olmanızı istiyoruz.
Okay. I was just asking.
Anladım, öylesine sordum.
But I'm gonna be applying for a job cutting keys down at the hardware store if you don't show some signs of improvement, so I'm just asking you as a friend...
Ama biraz düzelme göstermezsen bir donanım mağazasında tuş takımı kesicisi olarak işe başvuracağım. Bu yüzden sana arkadaşça soruyorum.
I'm not calling the cops, I'm just asking him for his car keys.
- Polisleri aramıyorum, sadece ondan araba anahtarlarını istiyorum.
Just asking.
Sadece soruyorum.
I was just asking.
Sordum sadece.
You're just asking me because I'm your friend and you feel sorry for me.
Arkadaşın olduğum ve bana üzüldüğün için bu teklifi yapıyorsun.
Just asking a question.
- Sadece bir soru sordum.
I'm just asking why would you tell him something like that?
Sadece sana neden ona böyle bir şey söylediğini soruyorum?
No, you're not just asking, you're- - why would I tell him something like that?
Hayır, sormuyorsun... Neden mi ona böyle bir şey söyledim?
- I'm just asking if you see any reasonable...
- Sadece diyorum ki eğer küçücük bile olsa şüphe duyuyorsan...
I was just asking Ms. Gallagher who's running to fill the vacant seat in Pennsylvania's 1st.
Bayan Gallagher'a Pennsylvania 1. bölgede boşalan koltuğu kimin dolduracağını soruyordum.
I was just asking about restraining orders.
Ben uzaklaştırma emirlerini sorayım diye aramıştım.
Okay, I'm just asking you to keep an open mind.
Peki, ben sadece sonuca varana kadar beklemeni istiyorum. *
I was just asking you something I didn't know.
Bilmediğim bir şeyi soruyordum.
- I'm just asking you to wait a few years.
Birkaç sene beklemeni istiyorum senden.
There you are. This friend, who I've never heard anything about, was just asking about you.
Daha önce hiç duymadığım bu arkadaş seni soruyordu.
It's funny. I was actually just asking myself the same question.
Bende kendime aynı soruyu soruyordum.
I'm just asking for you to wait.
Senden sadece beklemeni istiyorum.
Okay, it's just... I'm just asking because I care.
Tamam, sadece önemsediğim için soruyorum.
I'm just asking.
Sadece soruyorum yani.
I was just asking. I didn't know if you- -
Sadece sordum, bitirip bitirmediğini...
I'm just asking if you'd like to be as famous as they are?
Sadece soruyorum sen onlardan daha meshur olmak istermisin?
Just asking you to wait.
Sadece beklemeni istiyorum.
I'm just asking you to respect him when you're writing your articles.
Ben sadece yazılarınızı yazarken ona saygı göstermenizi rica ediyorum.
Frank, I'm just asking you to go home to your family.
Frank senden sadece evine, ailenin yanına dönmeni istiyorum.
He phoned me asking about the ingredients of your tonic just to cover himself.
Toniğin içeriğini soruyormuş gibi bana telefon etti. ... sırf kendini gizlemek için.
So I just wanted to apologize for repeatedly asking you about your score, and I'm sure whatever your score was, it completely merited a new, extremely expensive car.
Ben özür dilemek istemiştim puanını tekrar tekrar sorduğum için. Eminim ki puanın ne olursa olsun kesinlikle yeni ve son derece pahalı bir arabaya layıktır.
We can't just walk around asking women to lift up their shirts, can we?
Etrafta öylece dolaşıp kadınlardan tişörtlerini kaldırmalarını isteyemeyiz değil mi?
I'm asking her just how cozy the CIA was... with a traitor who went on to kill 219 Americans.
219 Amerikalıyı öldüren bir hainle CIA'nin ne kadar samimi olduğunu soruyorum.
So that way, this creep goes missing. Anyone comes, starts asking us questions, you know, nothing will be out of the ordinary here. We're just...
Bu adinin kayıp ilan çıkar da, gelip buraya soru sormaya falan gelirlerse olağandışı bir şey olmamış olacak.
Blake, just stop asking questions.
Blake, soru sormayı kes artık.
I'm just an IT girl. Standing in front of a monster. Asking it not to kill her.
Ben yaratığın karşısında durup kendisini öldürmemesini isteyen bir bilgi işlem elemanıyım.
Yeah, it's good news, but I just... I can't stop asking myself a question.
Evet bu güzel bir haber ama ben kendime aynı soruyu sorup durmaktan alıkoyamıyorum.
How would you like to stop asking, mama, and just take it?
Talep etmeyi bırakıp direkt alsan, olmaz mı anne?
I was just asking.
Sadece sordum.
I'm just asking.
- Sadece soruyorum.
I, uh... I know my mom was asking me to do something really terrible, but I loved her, and I just,
Annemin benden çok kötü bir şey yapmamı istediğini biliyorum.
I ain't asking for much, just a quick flash.
Çok fazla bir şey istemiyorum, sadece anlık bir görüntü.
I just don't like asking our people to do it.
Sadece bizden birine yaptırmaya katlanamıyorum.
Uh, I just--I wanted to, uh, apologize for tricking you without asking.
Sana sormadan oyun oynadığım için senden özür dilemek istiyordum sadece.
How can you just take it without out asking?
Haber vermeden ne cüretle alırsın?
Donna keeps asking me questions about this place, and... I just don't want to talk about it.
Donna durmadan bu yer hakkında soru soruyor ben de konuşmak istemiyorum.
A-asking for Pamela's help is just a means to an end.
Pamela'dan yardım istemek sadece bir araç.
Just stop asking questions!
- Soru sormayı kes.
He just called asking me to comment on the auditions we held to find a fake wife for, and I quote, "Senator Caldwell's gay brother." - How much does he know?
Benden Senatör Caldwell'in gey kardeşine sahte bir eş bulmak için yaptığımız seçmelere dair bir yorumda bulunmamı istedi.
I'm not asking you to excuse what happened, I just want you to understand why.
Ben size olanların bahanelerini sayın demiyorum, ben sadece sebebini anlamanızı istiyorum.
Derek's just been asking me every possible outcome of animals fighting and Don Juan here has just told me you're not pregnant or diseased.
Derek sadece hayvan dövüşlerinin her tür tahmini sonucunu ve Don Juan da hamile ya da hasta mısın diye soruyordu.
I'm not asking for your pity or your admiration I just wanna give these kids everything they deserve because they're great kids and they deserve better.
Bana acımanızı ya da takdirinizi istemiyorum. Sadece bu çocuklara hak ettikleri her şeyi verebilmek istiyorum çünkü harika çocuklar ve daha iyisini hak ediyorlar.
As long as things keep going great between us, you'll keep asking me to marry you, and eventually I'm gonna end up saying yes, and then we're gonna be married forever, and the whole thing just freaks me out.
İlişkimiz böyle harika gitmeye devam ettiği sürece sen evlenme teklif etmeye devam edeceksin ve ben de sonunda evet diyeceğim ama biz sonra sonsuza kadar evli kalacağız falan. Bunlar beni çok korkutuyor.
asking 38
asking for help 16
asking questions 54
just come home 43
just eat it 38
just do it 1237
just be cool 104
just so you know 1100
just breathe 514
just relax 1151
asking for help 16
asking questions 54
just come home 43
just eat it 38
just do it 1237
just be cool 104
just so you know 1100
just breathe 514
just relax 1151
just me 553
just go 1748
just be yourself 145
just talk to me 109
just bear with me 31
just let it be 17
just kidding 689
just be honest with me 16
just like that 1429
just answer the questions 19
just go 1748
just be yourself 145
just talk to me 109
just bear with me 31
just let it be 17
just kidding 689
just be honest with me 16
just like that 1429
just answer the questions 19
just be nice 17
just a little 454
just be patient 84
just eat 44
just a man 25
just a joke 49
just us 261
just be quiet 102
just beautiful 39
just before 43
just a little 454
just be patient 84
just eat 44
just a man 25
just a joke 49
just us 261
just be quiet 102
just beautiful 39
just before 43