English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ J ] / Just be there

Just be there translate Turkish

4,647 parallel translation
But I'm sure whatever your sister wanted to do, and I would just be there for you a hundred percent.
Ama kardeşin ne yapmak isterse istesin ben yine de senin yüzde yüz yanında olurdum
Just be there. Please.
Lütfen orada olun!
Just be there for our daughter.
Kızımıza destek ol yeter.
I just can't believe they're not gonna be there on my wedding day.
Şimdi ise onların benim düğünümde olamayacaklarına inanamıyorum.
I'm sorry, that was mean of me, what I said back there, but I don't want to be with somebody who just gives up on his career.
Özür dilerim, söylediklerim çok kabaydı, ama kendi kariyerinden vazgeçen... biriyle beraber olmak istemem.
There are a hundred more of you just right behind you, waiting in line to be here.
Burada olmak için senin arkanda bekleyen yüzlercesi var.
He just happened to be there?
Öylece ortaya mı çıktı?
It's just that my dad said that there's a park right here that would be perfect to see the eclipse.
Babam burada bir park olduğunu ve tutulmayı seyretmek için Mükemmel bir yer olduğunu söyledi.
Well, just to be sociable. There you go.
Sosyalleşme adına...
Now they're just like us, it could be any one of you out there in this position.
Onların yerinde içimizden herhangi biri de olabilirdi.
If you want to be up there so bad, just put your picture up.
Eğer orada olmak istiyorsan, resmini oraya asıver gitsin.
The only chance we got is to get to the other side of the universe as fast as we can and maybe, just maybe, we'll be able to live full lives before that whack-job ever gets there.
Kainatın öbür tarafına elimizden geldiğince hızlı gitmemiz için tek şansımız belki ama belki, şu kafayı yemiş adam oraya gitmeden tek parça yola çıkmamızdır.
And I just thought that since, you know, obviously, well, you're a growing woman... And, well, maybe there might be some things you like in here.
Madem büyümekte olan bir kadınsın diye düşündüm ve belki buradakilerden bazıları hoşuna gidebilir.
It seemed like everyone who was in the theatre was just there to be seen.
Görünüşe göre tiyatroya gelen herkes sırf orada görünmek için gelmiş gibiydiler
It's just that... there has to be something else we can do.
O sadece... Yapabileceğimiz başka bir şey olmalı.
- But there's just something about you. - I shouldn't be doing this.
Ancak seninle ilgili birşeyler var.
We're just role playing. There's no need to be alarmed.
Sadece rol yapiyoruz.
Yeah, well, maybe, just maybe, there's a person out there who cares about you so much that said person would be willing to give up a little piece of himself to save your life.
Tamam o zaman belki, sadece belki, sana değer veren ve hayatını kurtarmak için kendisinden ufak bir parça verebilecek birisi vardır.
Tons of shit just sitting there just waiting to be picked.
Tonlarca mal dışarıda duruyor. Birileri alsın diye öylece bekliyorlar.
But I need you to just kind of be there for me through this experience.
Ama senden sadece bu tecrübe boyunca yanımda olmanı istiyorum
- Just stay there. I'll be right back.
Tamam.
Okay, there he is, there he is, okay, it's just gonna be a couple of minutes.
Kendine geldi işte. Tamam, birkaç dakika sürecek sadece.
Wouldn't it be nice, if you just pissed off there then?
Siktir olup oraya gitsen nasıl olur?
Um, sit down right there, and just be quiet.
Oturun şuraya ve sessiz olun.
Sounds really nice, but something tells me there might be a full SWAT team just waiting for me to arrive.
Eminim öyledir ama, içimden bir ses oraya gitmemi bekleyen bir özel timin olacağını söylüyor.
And just know that I'll always be there.
Her zaman yanında olacağımı bilmeni isterim.
I would get knots in my stomach... Just coming home, knowing she would be sitting there... Dissatisfied, before I even walked in the fucking door.
Eve dönerken... karnıma ağrılar saplanıyordu... evde mutsuz bir şekilde beni beklediğini biliyordum.
Black market exotic animals, just like we expected to be in there.
Kara borsanın dediği gibi, onların orada olduğunu biliyorduk.
- Exactly. Just go in there and be yourself.
İçeri gir ve sadece kendin ol.
... blamed a ride home when she got into in the third period, they mounted remind everybody that no matter what the weather, the winter festival is happening... just be careful out there, folks.
... herkes haber verin, hava nasıl olursa olsun kış festivali oluyor. Dışarıda dikkatli olun. Hava- -
You've only just arrived, and well... to be honest, there's nothing to feed my soul here but my very own mind.
Daha yeni geldiniz, bense açıkçası burada ruhumu besleyen bir şey yok ama bu benim düşüncem.
Seriously, there's got to be a way to just give me, like, a warning.
Cidden, sadece bir uyarı ile kurtulabilmem için bir yol olmalı.
Mister Little, I think what Le Duc is asking is just whether there might be a little wiggle room in the price?
Bay Little, Bence Le Duc'un sorduğu şey, sadece fiyatta küçük bir esneklik payı olup olmayacağı?
There just happens to be an empty room above my garage, and you're welcome to it, rent-free.
Az önce garajımın üzerinde ki oda boşaldı ve kira vermeden oraya taşınabilirsin.
When you start digging into Brown Mountain, and you find that, OK, some of these may just be a natural phenomena, but that doesn't explain the people who claim they've been abducted there.
Brown Dagi olayini arastirdiginiz zaman.. .. bu iddialarin bazilari dogal fenomenler olsa bile.. .. bu insanlarin neden kacirildiklarini iddia ettiklerini aciklamiyor.
I just know there's a brick in there, and I don't want to always be right about him anymore.
İçinde tuğla olduğunu biliyorum ve her zamanki gibi onun hakkında yanılmadığımı görmek istemiyorum.
And what I know is there will never be a day You aren't just a breath away And through it all I've gotta hold to what I know
# bir nefes kadar bana yakın olmadığın # # bir gün bile yoktur hayatımda # # ve bunlardan geçerken Ben bildiğime tutunacağım #
Just don't expect me to be sitting there with a fork and knife next to you.
Ama çatalımı kaşığımı alıp yanına oturmamı bekleme benden.
There used to be a time when my body would just repair itself overnight.
Eskiden, vücudum kendini her gece yenilerdi.
You just tell that little fucking redhead I'll... I'm gonna be there, okay?
O küçük kızıl göte geliyor olduğumu söyle, tamam mı?
I just want to be there.
Bilemiyorum. Sadece orada olmak istiyorum.
I just wanted to say if there's anything I can ever do, if I could help or if you would like to talk, or, um, doesn't have to be religious, just wanted to let you know that I could be available.
Sadece şunu söylemek isterim ki yapabileceğim bir şey olduğunda konuşmak istediğinizde veya yardıma ihtiyaç duyduğunuzda dindar olmanız gerekmiyor, sadece söyleyin yeter.
This is gonna be an opportunity for us to just go out there and...
Bu bizim için bir fırsat.. olacak, oraya çıkacağız ve...
Or was there just an understanding that you would achieve max verticality?
Yoksa en yükseğe zıplamak manasında anlam mı vardı? Vay be.
It's just that there's something we need to talk about and I thought a little small talk beforehand might be better than diving right in.
Sadece konuşmamız gereken bir konu vardı ve ben de öncesinde böyle bir sohbetle girersem daha rahat olur diye düşündüm.
If there's any trouble, just go, I'll be fine.
Sorun çıkarsa sen git ; ben hallederim.
The network, those jerks, they just thought they weren't camera-friendly enough, and I would have never allowed them to do it if I thought there was gonna be a problem.
Yapımcılar, pislikler! Yüzüklerin ekranda iyi görünmediğini düşündüler eğer sorun olacağını bilseydim buna asla izin vermezdim.
We're just speculating here, there won't be any war.
Bizimkisi yalnızca bir varsayım ; savaş falan olmayacak.
I know, but then, you can't just let it be there.
Biliyorum ama onu oraya öylece koyamazsın.
So, my friends... although he is a just God, he is justly a vengeful one... and there can be no turning back... from the almighty wrath...
Diyeceğim şu, her ne kadar adil bir Tanrı olsa da, adaletiyle... AMERİKA'NIN SONU GELDİ... yaradanın gazabından dönüş olmayacak!
You know, it would be so easy... to just walk down there and apologize.
Oraya gidip özür dilemek çok basit olurdu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]