Like a ghost translate Turkish
940 parallel translation
Who knows? Maybe I'll appear out of thin air like a ghost.
Belli mi olur, belki de hayalet gibi ortaya çıkarım.
What are you doing here sneaking around like a ghost?
Burada bir hayalet gibi gizli gizli ne yapıyorsunuz?
I'm back like a ghost.
Hayalet gibi geri döndüm.
- You look like a ghost.
- Aynı bir hayalet gibisin.
with Tarquin's ravishing strides, towards his design moves like a ghost.
Hırsız Tarquinius'un sinsi ve uzun adımlarıyla ilerliyor hedefine doğru, bir hortlak gibi.
You look like a ghost.
Hayalet gibi olmuşsun.
It's only morning, and you already look like a ghost.
Daha sabahın köründe hayalet gibi olmuşsun.
You don't look like a ghost.
Hiç hayalete benzemiyorsunuz.
- Like a ghost?
- Bembeyaz mıydı?
I still feel like a ghost.
Hala bir hayalet gibiyim.
You look like a ghost.
Hayalete benziyorsun.
He was standing in the fog like a ghost and we looked at each other.
Sisin içinde hayalet gibi duruyordu, göz göze geldik.
She wanders around like a ghost, all nerves.
Kuruntu içinde, bir hayalet gibi ortalıkta geziniyor.
You're like a ghost pointing an empty sleeve, smirking at everything that people feel or want or struggle for.
Boş gömlek kolunu gösteren, insanların hissettiği, arzuladığı, mücadele ettiği herşeye yılışık yılışık gülen bir hayalet gibisin.
Like a ghost, she goes anywhere!
Hayalet gibi, her yere gider!
You're an anachronism, like a ghost from another time.
Başka bir zamandan gelmiş bir hayalet gibi cağ dışısınız.
Then he saw the car weaving on the empty square... like a riderless horse, like a ghost ship.
Sonra binicisiz bir at, hayalet bir gemi gibi ağaçların arasında ilerleyen boş meydanda dönen, banklarla ağaçları sıyırıp geçen arabayı gördü.
You came like a ghost.
Bir hayalet gibi geldin.
He'd be like a ghost about the place.
Evde bir hayalet gibi olacak.
- You don't look like a ghost.
- Hayalete benzer bir tarafın yok.
Act like a ghost? To scare me? To scare me?
Bir hayalet olup beni korkutacaksın demek.
Thus with his stealthy pace, with Tarquin's ravishing strides towards his design moves like a ghost.
Gözünü şehvet bürümüş Tarquin misali sinsi sinsi hortlak gibi yaklaşıyor hedefine.
Sounds like a ghost story to me.
Bana hayalet hikayesi anlatıyor gibisin.
Do I look like a ghost?
Hayalete mi benziyorum?
He passed like a ghost ship.
Bir hâyâlet gemisi gibi geçti.
"It's like a ghost falling on top of you when you open the door to the nursery having long since forgotten it is the nursery."
"Çoktandır unutulan çocuk odasının... " kapısını açtığınızda, üzerinize düşen hayalet gibidir... "Orası çocuk odasıdır."
Like a ghost.
Bir hayalet gibi.
He's like a ghost.
Hayalet gibi.
Just like a ghost ship, huh?
Hayaletten bir gemi gibi, ha?
- It seems like a ghost town.
- Hayalet şehre benziyor.
A picture which catches the image of a ghost like you see in this picture is what we call a poltergeist picture.
Fotoğrafta bir hayalet olduğu için buna doğaüstü fotoğraf diyoruz.
It's not like there's a water ghost. Just what could it be?
Su hayaleti değilse ne olabilir?
If she's acting like a living person instead of a ghost then why is she doing in the swimming pool?
Hayalet değil de insan gibi davranıyorsa niye havuzda öyle bir şey yaptı?
I'm not even a ghost but why am I like this?
Ben hayalet de değilim ama neden böyleyim?
Why are you talking about a ghost at a crucial time like this?
Niye bu önemli anda hayaletten bahsediyorsun?
You haunted me like a nasty ghost.
Edepsiz bir hayalet gibi hep peşimdeydin.
Susan, imagine giving a dinner party with your husband stalking... like Hamlet's ghost all through the meal.
Susan, kocanın yemek boyunca hayalet gibi ortalıkta dolaştığı bir parti verdiğini düşünsene.
You look like you'd seen a ghost.
Hayalet görmüş gibisin!
Every time I mention his name... it's sorta like I was talkin'about a ghost.
Ne zaman adını ağzıma alsam sanki bir hayalet hakkında konuşuyormuşum gibi oluyor.
You look like you've seen a ghost.
Hayalet görmüş gibisin.
It might be a fight like you see on the screen a swain getting slain for the love of a queen some great Shakespearean scene where a ghost and a prince meet and everyone ends in mincemeat the gag may be waving that flag
# Perdede gördüğün bir dövüş de olabilir bu... #... köylü bir gencin, kraliçeye aşkı yüzünden katledilmesi de... #... önemli bir Shakespeare'vari sahne de, hani hayaletle prensin karşılaştığı... #... herkesin lime lime doğrandığı... #... espri, bayrak sallama da olabilir... #...
It was like shooting at a ghost.
Ben Büyük Taş Ejderim. Hepinize Günaydın.
Like an apparition. A ghost.
Biliyor musun, Tosh?
Acts like he had seen a ghost.
- Hayalet görmüş gibi oldu.
You look like you've seen a ghost.
Hortlak görmüş gibisiniz.
I-I-It's like seeing a ghost.
Hayalet görmüş gibiyim.
Oh, I tell you, boy, she's so like the one I... saved that day I got hurt, I thought it was a ghost when I first seen her!
Kurtarırken sakat kaldığım kıza o kadar benziyor ki ilk karşılaştığımızda hayalet gördüğümü sandım!
Feel like playing "Three-Thirds of a Ghost" or something?
Sanki bir hayalet hikayesi gibi hissetmiyor musun?
It's like being in a ghost city...
Sanki bir hayalet şehir gibi olur...
The thing I do not like though, is all this talk of a ghost
Bu tür hayalet konularından konuşmayı sevmem ben ama,
Why would the Ghost of Christmas Present, that's me, want to eat a distasteful little miser like you?
Noel Hediyesi Hayaleti, yani ben neden senin gibi tatsız, küçük bir cimriyi yemek istesin ki?
like a virgin 32
like a dream 34
like a bird 44
like a 442
like a baby 70
like a princess 21
like an angel 29
like always 190
like a cat 27
like a fool 55
like a dream 34
like a bird 44
like a 442
like a baby 70
like a princess 21
like an angel 29
like always 190
like a cat 27
like a fool 55