English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Like an animal

Like an animal translate Turkish

840 parallel translation
I shout like an animal when I'm fucked.
Her sokuşunda beni öttürüşünü seviyorum.
You hunted him like an animal.
Bir hayvan gibi avladın onu.
Didn't sound like an animal.
Hayvan sesine benzemiyordu.
Don't compel me to treat you like an animal.
Beni, sana hayvan muamelesi yapmaya mecbur etme.
Hunted like an animal.
Bir havyan gibi kısıldım buraya.
But why you, a knight, should live here like an animal, robbing, killing, outlawed...?
Ama bir şövalye neden burada bir hayvan gibi soyarak, öldürerek, kaçak yaşasın?
The waves of despair that had you hiding like an animal in a hole.
Seni, deliğe kıstırılmış bir hayvan gibi yapan o umutsuz halin.
I knew it instinctively, like an animal. I saw it coming.
İçgüdülerim böyle olacağını söylemişti.
He was hit like this. He fell like an animal.
Aynen bir hayvan gibi... vurulup düştü.
Because Earl treated me decent, and not like an animal.
Earl bana insan gibi davrandığı için.
Drinks like an animal.
Hayvan gibi içiyor.
You don't have to be like an animal that people whip until it dies.
Ölene kadar insanlara hizmet eden bir hayvan gibi olmamalısın.
He hit me, like an animal.
Hayvan gibi dövdü beni.
He's like an animal.
Sanki bir hayvan!
I never hurt him nowise, and he starts out to hunt me, days, weeks, like an animal.
O benim peşimi hiç bırakmadı. günlerce, haftalarca, bir hayvan gibi.
You have to treat him like an animal.
Ona hayvan muamelesi yapmak lazım.
It's living like an animal.
Bir hayvan gibi yaşıyorsun.
I'd rather live like an animal than end up like....
Hayvan gibi yaşamayı tercih ederim, yoksa sonun...
- Like an animal?
- Hayvan gibi mi?
Do not let me die like an animal!
Beni bir hayvan gibi öldürme!
Sort of like an animal.
Sanki hayvan gibi.
He cried like an animal in grief, my lord, and then called for his armor.
Aci içindeki bir hayvan gibi agladi, lordum, sonra da zirhini istedi.
He's a human being, and you're treating him like an animal.
O bir insan ve sen ona bir hayvan gibi davranıyorsun.
He treats me like an animal.
Bana hayvan gibi davranıyor.
He said he had a strange shape. Almost like an animal.
Çocuk adamın tuhaf sanki hayvan gibi göründüğünü söyledi.
Please, stop sniffing around me like an animal.
Lütfen bir hayvan gibi etrafımı koklamayı bırak.
Like an animal in a cage.
Kafeste bir hayvan gibi.
You're like an animal!
Hayvan gibisin!
He has been taught that he wriggled up like an animal from the filth and muck below.
Bu çocuğa bir hayvan gibi pislikten ve çamurdan ortaya çıktığı öğretildi.
You should thank God for His mercy in allowing you to live here even though you act like an animal
Tanrı'ya burada yaşamana izin Verdiği için teşekkür etmelisin ama sen bir hayvan gibi davranıyorsun
Did you have to treat him like an animal?
Ona bir hayvan muamelesi yapmak zorundamıydın?
He was a man who began all alone... like an animal.
O, hayata bir hayvan gibi yapayalnız... başlamış olan bir adamdı.
He tried to force me and when I wouldn't he turned on me like an animal.
Beni zorlamaya çalıştı, kabul etmeyince de bana bir hayvanmışım gibi davrandı.
The girl hid in the forest for some months... where she lived like an animal.
Kız aylarca ormanda saklandı hayvanlar gibi yaşadığı yerde.
Like an animal.
Bir hayvan gibi.
You're gonna kill him like an animal, huh?
Onu bir hayvan gibi öldürecek misin?
A type like that is an animal... so you've got to fight him like an animal.
Bu tipler hayvan gibidir... dolayısıyla onunla hayvan gibi boğuşacaksın.
Worked like an animal from the first day that I could walk and carry.
Hayvan gibi çalıştım ilk günden beri taşıdım durdum.
Hiding like an animal?
Hayvan gibi saklanan?
He's like an animal tearing my guts,
Bağırsaklarımı deşen bir hayvana benziyor.
Staring at me like an animal in the zoo.
Hayvanat bahçesindeki bir hayvanmışım gibi bakıyorlar.
Or can you just make noises like an animal?
- Veya hayvan gibi sesler çıkarsana?
I want every man to listen, to concentrate and to keep his whole being so alert that this ship will tingle like an animal about to attack.
Her adamın dinleyip, konsantre olup tüm benliğini uyanık tutmasını istiyorum ki bu gemi saldıracak bir hayvan gibi titresin.
You're like an animal set free.
Sen'se serbest bırakılmış bir hayvan gibisin.
Like an animal!
Bir hayvan gibi!
Oh, I can understand the crazy thinking of a road agent or a trigger-happy renegade... but how a man could leave a woman and baby... alone with an animal like that, I — I just don't understand it.
Tetiği çekmeye hazır bir kanun kaçağı olduğunu anlayabiliyorum. Ama bir adam, masum bir kadın ve çocuğu öyle bir hayvanla bir başına nasıl bırakır bunu anlamıyorum.
I think I'm just an animal to him, like Little Nell.
Sanırım ben onun için bir hayvanım, Küçük Nell gibi.
I didn't know you, you weren't human, crawling about there in the dirt... like some kind of an animal, shooting until you killed.
Seni tanımıyordum. Bir insan değildin. Pislik içinde yuvarlanan öldürene kadar saldıran bir hayvan gibiydin.
In my heart, I've always asked forgiveness before I killed... just like an Indian asking forgiveness from an animal before the slaughter.
Hayvan öldürmeden önce bağışlanmayı dileyen bir Kızılderili gibi birisini öldürmeden önce yüreğimle hep af diledim.
I think a trial's a waste of time with an animal like this.
Sanırım bunun gibi bir hayvana duruşma yapmak zaman kaybıdır.
I killed her like she was an animal.
Bir hayvanmış gibi öldürdüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]