English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Morning breath

Morning breath translate Turkish

76 parallel translation
Morning breath.
Şu sabah nefesin yok mu.
Morning breath.
- Oh-Uh.
Well, very nice. Like the gentle dew of the morning breath clinging lightly to your heaving...
Şey... çok hoş... sabah nefesinin nazik çiyi gibi... hafifçe yapışarak senin göğsünü şişirmiş...
You'll need a lock of his hair and a jar of his morning breath.
Bir perçem saçına ve bir kavanoz sabah nefesine gerek var.
His pint pot's not "a jar of his morning breath."
Bira bardağı "bir kavanoz sabah nefesi" değil.
Morning breath is a killer.
Çünkü sabah ağız kokuları çok iğrenç.
The air feels crisper the sun seems brighter, Even your morning breath smells good,
Hava daha bir ferah, güneş daha bir parlaktır, hatta sabah nefesin bile güzel kokar.
Watch where you aim that morning breath.
Sabah nefesini nereye nişanladığına dikkat et.
- Bruce got a little morning breath going.
- Bruce'un sabah nefesi çok kötüymüş.
And you have horrible morning breath.
Sabahları korkunç nefes alıyorsun.
The chance to escape Jordan's morning breath, sure.
Jordan'ın sabah nefes kokusundan kaçma şansım yüzünden mi, elbette.
Morning breath. I know.
- Sabahın taze kokusu.
I have morning breath right now.
Ağzım mı kokuyor?
Is that so I don't have to smell your morning breath?
Sabahları ağız kokunu almayayım diye mi?
The best hookups are free of morning breath and awkward conversation.
En iyi ilişkiler sabah nefesi ve tuhaf konuşmalardan uzak olandır.
"Man, do I ever have morning breath."
Ağzım kokuyor mu adamım?
Hey, if it's the morning breath, trust me, I know.
Hey, Bana güvenebilirsin, Biliyorum.
It's... it's morning breath and messy hair.
Sabahları ağzının kokması ve saçlarının dağınık olmasıdır.
That's some intense morning breath.
Bu yoğun sabah nefesi.
I can't do morning sex with morning breath.
Sabah nefesiyle seks yapamam.
No, you did with your morning breath. No milk?
Hayır, ağız kokunla sen kaçırdın.
All right. Um, well, I wake up 20 minutes before you think I do To brush my teeth so I don't have morning breath.
Sabahları nefesim kötü kokmasın diye, senin kalktığımı sandığından 20 dakika önce kalkıp dişlerimi fırçalıyorum.
I have morning breath.
- Sabah yürüyüşü yapıyordum.
A breath of this early morning air is worth all the medicine in the world.
Sabah alınan şu temiz hava dünyanın tüm ilaçlarına bedel.
Every morning I wake up dreaming I've got bad breath.
Her saban nefesim kokuyor diye korkuyla uyanıyorum.
Oh, Great Spirit whose voice I hear in the winds and whose breath I see in the morning mist.
Ey Yüce Ruh rüzgârda sesini duyduğum ve sabah sisinde nefesini gördüğüm.
And when he finally does, about 4 : 00 in the morning with whiskey on his breath and the smell of another woman on him...
Nihayet geldiğinde, sabah 4 : 00 gibi nefesi içki kokarak ve üstünde bir başka kadının kokusuyla...
Morning breath.
Sabah nefesi.
And she experienced some shortness of breath this morning.
... Farr. Bu sabah biraz nefes darlığı çekmiş.
Soon comes the morning when the knell is rung to take my living breath.
Yakında o sabah gelecek, kilisenin düğün çanları nefesimi alırcasına çalacak.
Then he may join me here for a breath of morning air.
O zaman belki de buraya gelip bana katılmak ister.
This from the morning-breath monster himself?
Bunu söyleyen kişi sabah ağız kokusu canavarı.
Bad breath in the early morning, remembering to lower the toilet seat.
- Kötü sabah nefesi gibi... - Tanrım tuvaleti kapağını indir gibi...
I have really bad breath in the morning.
Sabahları ağzım berbat kokar.
And, um, and god forbid I had an early morning roll-out and I had that tell-tale breath, you know what I mean?
Sabah erkenden işe gitmem gerektiğinde ağzım içki kokardı. Anlatabildim mi?
This morning was the first time in years that I didn't wake up to 220 pounds of French fry breath and three inches of mattress space. I'm happy. You shouldn't be.
Yıllardır ilk defa bu sabah nefesi kızarmış patates kokan 110 kiloluk bir adamla ve yorganın sadece 10 santimlik kısmına kalmış şekilde uyanmadım.
You have this half-assed, candy-assed, lame-assed, whiskey breath, dirty hair attitude. You'll wake up in the morning and find your career gone! Like a memory, like a postcard, like a bad dream!
Yarım yamalak yapıyorsun, seni tembel ağzın içki kokarak ve dağınık saçlarla... bir sabah kalkacaksın ve bir bakacaksın bütün kariyerin sanki bir hatıra, bir kartpostal, kötü bir rüyaymış gibi bitivermiş!
Something different than what you muttered at me under your breath this morning?
Bu sabah bıyık altından söylediklerinden farklı bir şeyler mi?
I'm watching you sleep, how you breath... so quiet, like the sea in the morning.
Seni uyurken izliyorum,... nasıl nefes aldığını, çok sessiz, denizin sabah saatlerinde olduğu gibi.
I miss your breath and your lips when I kiss you good morning.
Özledim nefesini ve her sabah öptüğüm dudaklarını.
- Your morning breath.
- Sabah nefesin.
And he had bad breath this morning.
Bu sabah da nefesi kokuyordu zaten.
dead. he took his last breath early this morning.
Ayrıca Kara Şövalyeler, liderleri Zero'nun ölümünü duyurdu. Zero, Tokyo Yerleşkesi'ndeki savaşta yaralanmış ve sancak gemisinde... Kagoshima Yerleşkesi Kıyısı... tedavi olurken bu sabah ölmüş.
Oh, I couldn't see my breath this morning.
Bu sabah nefesimi göremedim.
We all have bad breath when we wake up in the morning.
Sabah kalktığımızda hepimizin nefesi kokar.
Before crossing the black river With my soul's last breath I am beginning to dream... a bright sunny morning... again I awake, blinded by the light... and meet you... standing by me
Kara nehri geçmeden önce ruhum son nefesiyle parlak bir günün hayalini görmeye başlıyorum...
Side effects may include loss of clothing, rug burn, shortness of breath and sore abdominals the next morning.
Yan etkiler olabilir ; kıyafetlerini kaybetme, kızarıklık, nefes daralması ve ertesi sabah karın ağrısı.
With their bawdy talk and rough-housing, and their wandering hands, and breath in the morning.
Açık saçık, edepsiz konuşurlar elleri kolları hiç durmaz hep ağızları kokar.
This morning's breath I smelled so sweet.
Tatlı tatlı kokusunu aldığım bu sabah nefesi.
Also, Janey Masterson's mother is a whore, and with gin on her breath at 10 : 00 in the morning, she's got some nerve kicking us out of the carpool.
" Ayrıca Janey Masterson'ın annesi bir orospudur çünkü sabahın 10'unda nefesinde alkol kokusuyla bizi servisten atma cesaretini gösterdi.
I'd give you a big kiss on the mouth but your breath is very bad this morning.
Sana büyük bir öpücük verecektim ama nefesin bu sabah çok kötü kokuyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]