My dear translate Turkish
14,766 parallel translation
My dear, you seem preoccupied.
Tatlım, düşünceli görünüyorsun.
Beatrice, my dear, you have just played a spade and we're playing hearts.
Beatrice, kupa oynaman gerekirken maça oynadın.
My dear boy.
Canım oğlum.
My dear, I am sorry
Çok üzgünüm, canım
For example, suppose one of my dear friends'husbands was sleeping with someone else in this very circle or that another was using a controlled white powder as a weight-loss supplement.
Diyelim ki, sevgili arkadaşlarımdan birinin kocası bu çevreden biriyle yatıyor ya da bir başkası zayıflama desteği olarak kontrollü bir beyaz toz kullanıyor.
You look wonderful today, my dear.
- Bugün harika görünüyorsun, canım.
Are you ready, my dear?
Hazır mısın hayatım?
My dear friend, just watch her dance..
Sevgili dostum, sadece dans edişini izle.
My dear friend, since you build your airplane.. .. You forgot all about your old friends.
Sevgili dostum uçağını yaptığından beri eski dostlarını unuttun.
My dear friend, before you become the world's first flying man. Won't you give me an autograph?
Sevgili dostum dünyanın ilk uçan adamı olmadan önce bize imza verir misin?
- Are you, my dear? - Ah...
Değil mi güzelim.
Freya, voice-over : "My dear rebekah... " I hope this finds you well.
Sevgili Rebekah umarim bu mektup eline ulasir.
Bad day on the job, my dear?
İşte kötü bir gün müydü, sevgilim?
My dear husband, there you are.
Sevgili kocam, demek buradasın.
Samar, my dear, bump in the road I can help smooth over or have the clouds finally parted and this is a social call?
Samar, tatlım, düzeltmeye yardım edebileceğim bir tümsek mi var yoksa bulutlar sonunda ayrıldı mı yoksa bu sosyal bir arama mı?
Sorry. My dear fat friend, all your wife needs is a little education.
Kusura bakma sevgili şişman arkadaşım ama,... karının ihtiyacı olan tek şey, eğitim görmek.
My dear uncle...
Sevgili dayım...
You obliterated those crab cakes, my dear.
Yengeç kekini silip süpürdün hayatım.
New York is the best place for you, my dear.
New York senin için en iyi yer hayatım.
This fight could determine the course of the war, my dear.
Bu çarpışma savaşın gidişatını değiştirebilir hayatım.
Listen, my dear boy.
Dinle, sevgili çocuk.
He is a proper escort, my dear girl.
Münasip bir kavalye, canım kızım.
My dear old friend.
- Eski dostum benim.
Thank you so much for thinking of me, but... my dear sir, you have me all wrong.
Beni düşündüğün için çok teşekkür ederim ama beni yanlış anlamışsın beyefendi.
Hello, my dear. Uncle.
- Merhaba tatlım.
Yes, my dear.
- Evet hayatım.
Yes, my dear.
Evet tatlım?
Oh, my dear,
Hayatım.
I allowed them to abuse me. And then my dear, sweet Quentin found me.
Beni kullanmalarına izin verdim ama sonra sevgili Quentin beni buldu.
He killed my dear friend and Secure Enforcement Solutions colleague Shondell.
Canım arkadaşı ve, Güvenlik Biriminden meslaktaşım, Shondell öldürdüler.
And that, my dear earthlings, is the key to understanding the entire universe.
Ve işte bu, sevgili dünyalılar bütün evreni anlamanın sırrıdır.
My dear brother.
Sevgili kardeşim.
No, my dear... Wife of the governor and depressor of our nation.
Hayır, ulusumuzu baskı altında tutan Vali'nin sevgili karısı.
Well, there you go, that's the quote, my dear.
İyi, al işte, söz bu, canım benim.
Greetings, my dear girl.
Merhabalar, canım kızım.
I shall return for you, my dear.
Senin için döneceğim, canım.
My dear husband.
Canım kocam.
Oh, my dear... my poor dear.
Canım, yazık sana.
Oh, my dear, I have had so many names.
Canım. O kadar çok ismim oldu ki.
Oh, my dear Jeffrey, how quickly you've changed your colors.
Ah benim sevgili Jeffrey'im. Ne çabuk renk değiştiriyorsun böyle?
Now, my dear granny Lulu, she...
Sevgili ninem Lulu...
Miss Peggy, thank you. My dear.
Bayan Peggy, sağ olun.
Your feelings do you credit, my dear, but never let tenderness be a bar to a bit of snooping.
Hislerine önem ver elbette canım fakat hassasiyetin asla, başkalarının işine karışmalarına müsaade etmesin.
What about you, my dear?
Ya sen canım?
- You look lovely, my dear.
- Harika görünüyorsun canım.
My dear friend Eli is sick.
Yakın dostum Eli hastalandı.
You misunderstand me, my dear.
Aksi takdirde kötü olan ne olurdu?
All I have to do now is prosecute, and that, dear husband, happens to be the first thing on my agenda in the morning.
Şimdi tek yapmam gereken dava açmak. bu sevgili kocacağım ajandamda sabah yapacağım ilk iş olacak.
Candice, dear, I apologize. I'm trying so hard to set my life right.
Hayatımı düzene sokmaya çok uğraştığım için özür dilerim Candice.
During my captivity, a very dear possession
Esaretim sırasında çok değerli bir eşyanın İngiltere'den gelen gemimiz yakıldığında kaybolduğunu sanıyordum.
Dear Diary, I would always be a burden to my friends and family.
Sevgili Günlük, her zaman ailem ve arkadaşlarım için yük oldum.
my dear friend 145
my dear brother 42
my dear sister 34
my dear lady 50
my dear mother 17
my dearest 65
my dear husband 20
my dear friends 54
my dear cousin 20
my dear son 50
my dear brother 42
my dear sister 34
my dear lady 50
my dear mother 17
my dearest 65
my dear husband 20
my dear friends 54
my dear cousin 20
my dear son 50
my dear girl 54
my dears 83
my dear children 17
my dear man 45
my dearest friend 17
my dear fellow 167
my dear doctor 39
my dear chap 50
my dear boy 152
my dear sir 70
my dears 83
my dear children 17
my dear man 45
my dearest friend 17
my dear fellow 167
my dear doctor 39
my dear chap 50
my dear boy 152
my dear sir 70