English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / My life is

My life is translate Turkish

9,741 parallel translation
I have to tell you, Robbins, my life is so much better now that I have nothing.
Sana söylemeliyim Robbins, hiçbir şeyim olmasa da hayatım eskisinden daha güzel.
Look. My life is full of martyrs who cave to the bad guy, trying to be heroes, and it never ends well.
Hayatım kötü adamı hapsedip, kahraman olmaya çalışan ölülerle dolu ve hiçbiri iyi bitmiyor.
( Crying ) Oh my God, my life is over.
Tanrım, hayatım sona erdi.
My life is about to change forever.
Hayatım sonsuza dek değişmek üzere.
~ The second half of my life is much more fun than the first half and I'd rather that way round, because half of the popular kids in school,
Hayatımın ikinci kısmı... ilkine göre daha eğlenceliydi. Bu yolu tercih ederdim, çünkü okuldaki popüler çocukların yarısı,
I was like, I'm ten and I already know my life is gonna be shit'cause I can't do anything.
Daha 10 yaşında hayatımın boktan olacağını biliyordum çünkü elimden bir iş gelmiyordu.
Because I'm never gonna pass this astronomy final, so I won't graduate, so my life is ruined.
Çünkü şu astronomi finalini hiç geçemeyeceğim. Bu yüzden mezun olamayacağım hayatım mahvoldu yani.
My life is basically split in two.
Hayatım, ikiye bölündü denebilir.
If my life is gonna fall apart when my humanity starts flooding back, then so is yours.
İnsanlığım geri geldiğinde hayatım mahvolacaksa seninki de öyle olacak.
My life is over.
Hayatım sona erdi.
Unless the game is "I Give Up, My Life Is Over," then this will do.
Ama eğer, "Umudu kestim, hayatım sona erdi" şakası diyorsan bu yüzüm olabilir.
Because the last thing I wanted to do in my life is to hold you back, do you know that?
Çünkü hayatımda en son isteyeceğim şey önünü kesmek, biliyor muydun?
My friend here is still making the bed he'll have to lie in for the rest of his life.
Bu arkadaşım, hala hayatının kalanı boyunca yaşayacağı yatağı yapıyor.
But I think unexpected is a good thing in my life right now.
Ama şu an hayatımdaki ani gelişmeler iyi bence.
It's really... It's frightening, really, because all I wanna do is just live my own life.
Gerçekten ürkütücü, çünkü benim tek istediğim kendi başıma yaşamam.
Man, this is the worst day of my life.
Bu hayatımın en kötü günü.
My friend was only half right- - life is strange, but it's also good.
Hayat garipti ama güzeldi de.
I just mean today is pretty much gonna be the worst day of my life.
Demek istediğim... Bugün hayatımın neredeyse en kötü günü olacak.
The last thing I want to do is give you a reason to ruin my life.
İsteyeceğim son şey hayatımı mahvetmen için sana bir sebep vermek.
The way you love your son is one of the most beautiful things I have ever seen in my life.
Oğlunu sevme şeklin, hayatımda gördüğüm en güzel şeylerden biri.
Here in the center of the tower is the center of my life.
Kulenin merkezinde benim hayatımın merkezi var.
Live out the rest of my life wondering Is today the day that kai finds me?
Hayatımın geri kalanını acaba Kai bugün beni bulacak mı diye düşünerek mi geçireyim?
I mean, since my work is my life, in essence, everything I do is for the Jeffersonian?
İşim hayatım olduğuna göre,.. ... yaptığım her şey Jeffersonian için.
Mom, my life here is over.
Anne, buradaki hayatım sona erdi.
Washington : Of all the decisions I make, it is this one which threatens my life and our future.
Verdiğim kararlar içinde hayatımı ve geleceğimizi tehdit eden tek karar bu.
If I want Hewlett's life spared, tonight's post is my final opportunity.
Hewlett'ın hayatını kurtaracaksam bu geceki ulak son şansım.
This is your job, Donna, but it's my life.
Donna bu senin işin ama benim hayatım.
This is my life now. I'm marrying Tommy.
Tommy ile evleniyorum.
This is my life now.
Benim hayatım bu artık.
Waitressing was just supposed to be a temporary thing till I figured out what I wanted to do with my life.
Garsonluğun hayatta ne yapmak istediğime karar verirken yapacağım bir iş olması gerekiyordu.
My readings indicate that life support in that section is failing.
Göstergelerime göre o bölgedeki yaşam destek ünitesi çökmüş.
In fact, I don't know how it is that I've gone this long in my life without experiencing such exotic flavors.
Hatta, böyle egzotik tatlar olmadan hayatımı nasıl geçirmişim bilemiyorum.
- First time in my life I feel good about myself, the first thing out of your mouth is that I'm a junkie.
- Hayatım ı ilk kez, kendimi iyi hissediyorum Senin ağzından ilk şey. Bir esrarkeş ı'm olduğunu.
I have one certainty in my life, and that is how I feel about you.
Hayatımda kesin tek bir şey vardı, o da sana karşı hislerimdi.
My aortic valve is 16 % too narrow, which lowers my life expectancy from 103 to 64.
Aort kapakçığım % 16 oranında daha darmış ki bu da ortalama yaşam süremi 104'ten 64'e düşürüyor.
But in regards to the coworkers, sir, I was telling them I wanted to get more work done, but all they wanted to do was talk about my dating life, knowing full well that my true love is efficiency.
Ama iş arkadaşlarıma binaen efendim onlara daha çok iş bitirmek istediğimi aktarıyordum ama gerçek aşkımın likayat olduğunu bildikleri hâlde tek yapmak istedikleri..
I am not enjoying this, no matter how much it is 100 % my favorite movie come to life.
Bundan zevk almıyorum. % 100 en sevdiğim filmin gerçek versiyonu olsa bile.
I'm thinking "moving on" is what I've been doing all my life.
Hayatım boyunca yaptığım şeyin ilerlemek olduğunu düşünüyorum.
All I know for sure is that this is my life now.
Tek bildiğim, bunun benim yaşamım olduğu.
I was a business man, and by all accounts leading a privileged life, until my wife was murdered.
Bir iş adamıymışım ve söylentilere göre karım ölene kadar da bir elim yağda bir elim baldaymış.
This closet is the most precious thing in my life.
Bu gardolap hayatımdaki en önemli şeydir!
" You know what my life dream is?
" Hayatımın hayalinin ne olduğunu biliyor musun?
This is the match I've been waiting for my whole life.
Hayatım boyunca beklediğim maç bu.
This is a serious love where I stake my life, you know?
Hayatım kadar değerli bir aşk.
I realized that announcing my pregnancy in conjunction with the wing, while Daniel's name is still in tatters, would cast a shadow over my child's life before it's even begun.
Daniel'ın ismi temize çıkmamışken hamileliğimi hastane ile bağlantılı olarak açıklamanın, daha başlamadan çocuğumun hayatı üzerinde bir gölge gibi kalacağını fark ettim.
From what you've seen between my life and your father's life which of the two do you think is more pathetic?
Benim hayatımı da babanın hayatını da gördüğüne göre söyle bakalım, hangimiz daha zavallıyız?
I-I forgot what it is like to have you in my life.
Senin hayatımda olmanın nasıl bir his olduğunu unutmuşum.
Um... Perry tells me you know all about Michelle's old life, so I think my objective is obvious.
Perry bana senin Michelle'nin eski hayatını bildiğini söyledi, ne istediğim ortada.
This is a special moment in the life of my grandson.
Bu benim torunum hayatında özel bir an olduğunu.
Now, this is the biggest flock of cows I have ever seen in my entire life.
Bu hayatım boyunca gördüğüm en büyük inek sürüsü.
Um, what you may not know is, um, the money he set aside for me and my kids would be a real life-changer.
Bilmediğin şey ise köşeye ayırdığı para benim ve çocuklarım için hayat değiştirici olabilir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]