English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Need to

Need to translate Turkish

260,574 parallel translation
all we need to do is get Sheldon knocked up.
Yani tek yapmamız gereken Sheldon'ı hamile bırakmak.
( LAUGHS NERVOUSLY ) IRON MAN : We appreciate the tour, but we need to talk to Black Bolt.
Tur için teşekkür ederiz fakat Black Bolt'la konuşmamız gerekiyor.
IRON MAN : The rest of us need to track down Maximus.
Geriye kalanlarımızın Maximus'u bulması gerekiyor.
We need to find a temporary shelter until Attilan can be rebuilt.
Attilan yeniden inşa edilene kadar kalacak bir yer bulmalıyız.
You know what you need to know.
Bilmeniz gerekenleri biliyorsunuz.
ISO : And you need to back off.
Ve sizin de geri çekilmeniz gerekiyor.
You'll need to catch me up on who's on whose side.
Kim kimin tarafında diye beni bilgilendirmen lazım.
There's no need to apologize.
Özür dilemeye gerek yok.
No need to apologize?
Özür dilemeye gerek yok mu?
We just need to make a plan.
Bir plan yapmamız gerekiyor.
I just... You won't need to do that.
Zaten böyle bir şeyi yapmana gerek yok ki.
You didn't need to.
Bunu yapmana gerek yoktu.
And even if you weren't going on leave, we'd need to botch something up and, this way, we can plan it properly.
Ve buradan gitmesen bile tahmin edebileceğin gibi.. ... bir şeylerin içine etmeliyiz ki düzgünce planlanabilsin.
The new entrance is great and, listen, we're all for evolving the design, but maybe, maybe, we need to let things bed in for a wee bit before we... before we pitch anything else at him?
Yeni antre harika. Hepimiz tasarımı geliştiriyoruz. Ama belki de herhangi bir şeyi onun üzerine yüklemeden önce bazı şeyleri biraz birbirine uydurmalıyız, ne dersin?
OK, you know what, we don't need to be best friends.
Tamam, en iyi arkadaş olmamıza gerek yok.
I don't need to hear another word about anything that's not work-related.
İşle ilgili olmayan başka hiçbir kelime duymak istemiyorum.
You need to stop that.
Bunu kesmelisin.
It doesn't need to be a surprise.
İlla sürpriz olması gerekmez ki.
No, I need to touch them.
Hayır, onlara dokunmalıyım.
No, I need to see them in the light there.
Hayır. Orada görmek istiyorum.
Do you need to see them or do you need to feel them?
Onları görmek mi istiyorsun yoksa hissetmek mi?
I need to talk to you.
Konuşmalıyız.
Yeah, you don't need to remind me, I'm the one on the painkillers.
Bunu hatırlatmak zorunda değilsin. Ağrı kesicileri kullanan benim.
You need to be careful, they know I'm a psychiatrist, and they weren't born yesterday.
Dikkatli olmalısın. Dün doğmadılar. Yani psikiyatrist olduğumu biliyorlar.
You need to have a think about who should be at the centre of your life.
Hayatının merkezinde kim olduğunu düşün.
OK, I need to put Lia to bed now.
Tamam, Lia'yı yatırmalıyım.
You need to have a think about who should be at the centre of your life.
Hayatının merkezinde kimin olması gerektiğini düşünmek zorundasın.
I need to talk to you.
Seninle konuşmalıyım.
You need to stay in the car.
Arabada kalmalısın.
- I need to see her.
- Onu görmeliyim.
We need to find out who that licence plate was registered to.
Plakanın sahibinin kim olduğunu öğrenmeliyiz.
You sort of do need to start without light to find it.
Işığı bulmak için bir nevi ışık olmadan başlaman gerekir.
So you need to turn up with everything.
Yani her açıdan bakmalısınız.
I neglected to remember that this was their farewell gig and they would need to take a bow and step out and be seen by their adoring fans.
Selam vermeleri, öne çıkıp onları seven hayranlarına görünmeleri gerekiyordu.
When Chagall came here and saw this window in situ, he said, "Okay, I need to do the whole church."
Chagall, buraya gelip pencereyi görünce "Tamam, tüm kiliseyi yapmalıyım." demiş.
We don't need to say worship, but all the energy of the room is focused on that one little individual, and that in itself is an extraordinary, physiological event.
Buna tapmak dememize gerek yok. Ama ortamdaki tüm enerji bir insanın üzerinde toplanıyor ve bu başlı başına olağan dışı bir fizyolojik olay.
The more I practice and the more I begin to be more self-reflective in the practice, which is happening now, really, then I begin to ask : why do I need to engage with these people?
Daha çok iş yaptıkça ve yaptığım işlerde kendimi daha çok yansıtmaya başladıkça ki zaten şu an olan bu, sormaya başlıyorum : Neden bu insanlarla yakın ilişki kurmalıyım?
Why do I need to... What can I bring to it?
Neden ihtiyacım var, ne katabilirim?
Bad news, folks, we have some mechanical issues, and we will need to head back to the gate.
Bir sorun çıktı arkadaşlar. Bazı mekanik aksaklıklar yaşıyoruz. Çıkış kapısına dönmenizi rica edeceğiz.
All right, gather your things. We're gonna need to scramble to find another one.
Neyse, eşyalarını topla da başka bir uçuş bulmaya çalışalım.
You need to be at gate 32 in four minutes, do you understand?
Dört dakika içinde 32. çıkış kapısında olmanız gerekiyor, anladınız mı?
I just need to close my eyes.
Gözlerimi kapatmak istiyorum sadece.
Don't tell me anything I don't need to know.
Bilmem gerekmeyen hiçbir şey anlatılmaz.
- We need to clean the plane.
- Uçağı temizlememiz gerek.
Widow, we've got a possible way to disable the registration disks, but we need help to get the tech from Avengers Tower.
Kara Dul, diskleri etkisizleştirmek için bir yol bulmuş olabiliriz ama Yenilmezler Kulesi'nden teknoloji almak için yardıma ihtiyacımız var.
Right, well, it was really lovely to meet you, and call if you need anything.
Seninle tanışmak gerçekten güzeldi. İhtiyacın olan bir şey olursa arasın.
Did it never occur to you that Lia might need YOU, not just your milk?
Lia'nın sütün dışında sana ihtiyacı olamaz mı?
I need someone to look at the bigger picture and I can't do it on my own.
Büyük resme bakabilmek için birine ihtiyacım var. Bunu yalnız yapamam.
I need her to sign something.
Bir şeyler imzalatmalıyım da.
If we're gonna have any chance of getting to Dallas and then surviving there, we are going to need hats.
Dallas'a ulaşıp orada hayatta kalma şansına erişmek istiyorsak şapkaya ihtiyacımız olacak.
I don't know how to say this without sounding superficial, but I need a closer look at this ring.
Bunu sığ biri gibi görünmeden nasıl söylerim bilmiyorum ama yüzüğe yakından bakmak istiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]