No reward translate Turkish
236 parallel translation
There's no reward, you know.
Mükafat yok biliyorsun.
But just remember. There's no reward for bringing them back alive.
Unutmayın, onları canlı ele geçirmenin hiçbir mükafatı yok.
A good Mephistopheles who seeks no reward.
Ödül peşinde olmayan iyi bir Mefistofeles.
I seen a paper saying he was wanted, nothing about no reward.
Sadece arandığını gösteren resim gördük ödül olduğunu bilmiyorduk
Let me. There's no reward for killing my horse!
Bırakın beni benim atımı öldürene ödül vermiyorlar ki.
There's no reward.
Bir mükafat yok.
Without a collar, no reward!
Tasması yok! Getirene ödül yok!
No reward in Heaven?
Cennette ödül yok mu?
No reward for us professionals, eh, John?
Biz profesyoneller için ödül yok, ha John?
No reward, I'm afraid.
Korkarım, bir ödül yok.
No reward, no chalice.
Ödül yoksa kadeh de yok.
Monsieur, you would take no reward from a friend.
Bayım, bir dostun ödülünü kabul etmedin.
I ask no reward for me or for my men.
Kendim için sizden bir ödül istemiyorum ya da adamlarım için.
There is no reward, you know.
Biliyorsun, hiç ödül yok.
No reward is worth this!
Hiçbir ödül buna değmez.
I want no reward.
Ödül falan da istemiyorum.
I have no reward for you, but...
Verecek bir ödülüm yok fakat...
No sacrifice, no reward.
Fedakarlık olmadan ödül de olmaz.
Teach him to be generous, to labor and not to count the cost to serve with no reward, save the doing of your will.
Ona emek verirken cömert olmayı ve senin amacını korurken sonucunu düşünmeden, ödül beklemeden hizmet etmeyi öğret.
No reward or anything like that for finding it, is there?
Bulan kişiye ödül veya ona benzer bir şey yok, değil mi?
We don't want no reward.
Ödül mödül istemiyoruz.
There's no reward for being so black-and-white ethical.
Ahlaklı olanlara ödül vermiyorlar.
There'll be no reward for our release.
Serbest bırakılmamız için bir ödül olmayacak.
There's no reward waiting for you on the surface.
Yüzeyde sandığınız gibi sizi bekleyen bir ödül yok.
No, they let them off and give them the reward money.
Hayır, ödül parasını verip serbest bırakmışlar.
No more can I, Rosie. There's a reward out for that fella.
- Başına ödül koymuşlar.
As a reward, you'll have no radio for the rest of the week.
Ödül olarak bu hafta radyo dinlemeyeceksin.
It's an old custom to reward victorious generals and no one deserves it more than you.
Muzaffer generalleri ödüllendirmek, eski bir adettir. ve bunu sizden fazla kimse hakkedemez.
No matter who gets me, the reward still holds.
Ödülü kimin alacağı umurumda bile değil.
A job promising no pay or reward, except three square meals while we're on the job
Bu işin üç öğün yemek harici herhangi bir maddi kazancı yada ödülü yok.
That's no way to reward a man who's guided our raids.
Baskınlara rehberlik eden birini ödüllendirmenin yolu yok.
When your world has no more hunger, no more war, no more needless suffering, that will be our reward.
Dünyanızda daha fazla açlık daha fazla savaş ve daha fazla sefalet kalmaması bizim tek çıkarımız olacaktır.
Tell no one you recognize me, and you'll not lack your proper reward.
Beni kimsenin tanımadığını söylr ve ödülünü buradan tam olarak almadan git.
No one's trying to cheat you out of the reward money.
Kimse seni ödül parası dışında kandırmaya çalışmıyor.
No, but we want the reward.
Hayır.Biz ödül peşindeyiz.
The reward will be given in Heaven where I got no jurisdiction.
Mükâfat, yargılama yetkim olmayan cennette verilecek.
I have no thought at all about my own reward
Ödül falan istemiyorum
I have no thought at all about my own reward
Ödülümü falan düşünmüyorum
The police are even said no have placed a reward on his head.
Polisin de kellesine ödül koyduğu söyleniyor.
The $ 25,000 reward is still up for grabs as no one seems able to stop Sam Freeman and his hard-driving lovely Paula Powers.
25 bin dolarlık ödül hala sahibini bekliyor. Malum henüz kimse Sam Freeman ve sıkı sürücü, sevgili Paula Powers'ı durduramadı.
No, "Substantial reward".
Hatta "Muazzam bir ödül." diyin.
We tell him what he must do... and punish or reward him accordingly... no matter what his own pleasure dictates.
# Ona yapması gerekenleri anlatırız... #... kendi canının isteyip istemediğini önemsemeden, bu yaptıklarına göre... #... ödül ya da ceza alacağını söyleriz.
No, let the wretched creature go to her just reward.
Hayır, bırak o rezil mahluk layığını bulsun.
No, your gratitude is quite adequate a reward.
Hayır, hayır, sizin minnettarlığınız oldukça yeterli. Bir ödül...
Well, sir, in a reward situation, they usually say "no questions asked".
Bayım, ödül durumları için genellikle "sorgusuz sualsiz" derler.
No, triple reward.
Hayır, üç ödül.
No, achievement is its own reward.
- Hayır, başarının kendisi bir mükâfattır.
Don't tell no one about the reward.
Ödülün lafını kimseye etme.
Now there's no chance of getting that reward.
Artık ödülü alma şansımız da kalmadı.
You follow the law. I mean, there's no thought about an eternal reward. Eternal reward?
Fön rüzgârları eserken kan daha zor pıhtılaştığından cerrahların rüzgâra dikkat etmesi söylenir.
The king will reward me He'll knight me No!
Kral beni ödüllendirecek, Şövalye ilan edecek..
reward 82
no response 122
no rest for the wicked 37
no refunds 32
no reply 23
no return 32
no records 21
no regrets 133
no relatives 18
no record 91
no response 122
no rest for the wicked 37
no refunds 32
no reply 23
no return 32
no records 21
no regrets 133
no relatives 18
no record 91
no reason 651
no respect 40
no really 41
no remorse 20
no retreat 38
no reaction 22
no reason at all 28
no relation 32
no resistance 16
no responsibilities 27
no respect 40
no really 41
no remorse 20
no retreat 38
no reaction 22
no reason at all 28
no relation 32
no resistance 16
no responsibilities 27