English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / No see

No see translate Turkish

14,924 parallel translation
Long time no see
- Uzun zamandır görüşmedik.
Long time no see.
Epeydir görüşemiyoruz.
Long time no see, Eretria.
Epeydir görüşemedik Eretria.
Long time no see, Wai.
Uzun zamandır görmüyorum, Wai.
- Yeah, yeah, no, um, good to see you.
- Seni de öyle.
From morning to night we see no sign of the Count.
Kont sabahtan akşama kadar ortalarda görünmüyor.
No, fuck that, I see you got a good thing goin'.
Hayır, siktir et, iyi bir şeylerin olduğunu düşünüyorum.
I see no objection.
Bir sakınca görmüyorum.
No, I mean I could see that you may have a problem.
Hayır, ı adam ı Eğer bir sorununuz olabilir görebiliyordu.
I have no idea, whether I'm going to Paradise to see my family when I die. But I believe in something, much bigger than us.
Öldüğümde ailemi görmek için cennete gidip gitmeyeceğim konusunda hiç fikrim yok ama bizden çok daha büyük bir şeyin var olduğuna inanıyorum.
I see no other way to have it done.
Bunun için başka bir yol göremiyorum.
# No lady's maid could be full of so much grace, you see # No lady's maid could be full of so much grace, you see
# Hiçbir bayanın hizmetçisi bu kadar zerafet dolu olamaz, görüyorsun.
You see who's where, which crew got benches,'cause ain't no crashing that party.
Kim nerede bir kolaçan et, hangi grup nerede çalışıyor. - Davetsiz misafir olmak istemezsin.
If we instead would like to see a young man with no criminal record turned into a criminal, then let's have him sit at Rikers as long as the slow wheels of justice take.
Ancak hiç sabıkası olmayan bir genç adamı, gerçek bir suçluya dönüştürmek istiyorsak, bırakalım Rikers'da kalsın. Adalet yavaşça işleyip yerini bulana kadar.
Mr. Khan, I see no reason to change your bail status.
Bay Khan, kefaret talebiniz konusunda değişiklik yapmak için bir sebep göremiyorum.
No, I mean, let me see.
- Yani, bir bakayım yine de.
No, I don't want them to see me quit.
- Hayır. Pes ettiğimi görmelerini istemem. - O halde, şöyle yapacağız...
And you, Sassenach, I'll see you safe no matter what happens.
Senin de İngiliz, ne olursa olsun güvende olmanı sağlayacağım.
I owed him a rather large sum of money, you see, and I had no immediate means of payment, but I was horrified by the notion of disposing of such a delightful woman.
Ona yüklü bir borcum vardı ve ödemek için acelem de yoktu. Ancak böylesi hoş bir hanımdan kurtulma düşüncesi beni dehşete düşürdü.
See... back then... do someone wrong, wasn't no begging'and pleading'.
Eskiden biri sana yamuk yaptı mı, ağlama sızlanma olmazdı.
He's going to want to see you. No.
Olmaz.
That's why you don't see no niggas playing the game no more.
Bu yüzden artık zenci beyzbolcu yok.
Trust me, no one wants to see what falls out.
Dökülenleri görmek isteyen yok.
No. I'm gonna see what kind of anesthetic they have here first.
Bakalım ne tür anestezik ilaçlar varmış.
No, I don't wanna see anything.
Hiçbir şey görmek istemiyorum.
No, I don't want to see this one!
Bunu görmek istemiyorum!
Uh, I see no guitar.
Burada bir gitar yok.
I'm very sure I see no guitar or a dinosaur.
Gitar felan yok buralarda, dinazorda!
Listen, I see you're carrying a guitar and I just wanted to inform you that the hotel has a strict no-party policy.
Bir gitar taşıdığınızı görüyorum Sizi otelimizin gürültülü partiler konusunda oldukça katı kuralları olduğu konusunda bilgilendirmek isterim.
I see you are no strangers to one another, but we don't have much time.
İlk kez tanışmıyor olabilirsiniz ama vaktimiz kısıtlı.
I see from the form here, you also have no siblings... so it's just you and your parents at home... if I'm to take what you've written here to be accurate.
Gördüğüm kadarıyla tek çocuksun. Bu yüzden evde sadece sen ve ebeveynlerin vardı. Tabi burada yazılan her şeyi doğru olarak kabul edersek.
No, you see, that's what he thought.
Bak gördün mü, sen de onun gibi düşündün.
You are too naive to see the truth. There's no bringing in Bourne.
Bourne'u geri getirmek diye bir şeyin olmadığını göremeyecek kadar toysun.
We should see about moving you to a room. No, no, no.
- Seni odaya alsak iyi olur aslında.
He see us in a tent, it no mean...
- Bizi çadırda görmesi demek değil ki- -
See, no.
Ah, olmaz.
No, I, uh... don't see any rope burns or abrasions on the skin.
Hayır, ben, cildinde aşınma ya da bağlanma izi görmüyorum.
We just renewed our visas, so I see no reason to sit through this.
Vizelerimizi yeniledik. O yüzden burada kalmak için bir neden görmüyorum.
No wonder you see so many of your neighbors there.
Pek çok komşunuzu da orada görürseniz şaşırmayın.
No guns in the house and Charles will never see one.
Evde hiç silah olmayacak ve Charles silah nedir bilmeyecek.
You have no idea how happy I am to see you unharmed.
Seni böyle incinmemiş gördüğüme ne kadar sevindim anlatamam.
No, I call it like I see it.
Hayır, gördüğümü söylüyorum.
No way. I mean, what if I see...
Olmaz, ya şeyi görürsem -
I have no desire to see you, until I've had time to consider what to do with you.
Seninle ne yapacağımı düşünene kadar seni görmek istemiyorum.
Pay careful attention to everything you see and hear. No matter how unusual may it seem. And please be warned.
Ne kadar sıra dışı görünürse görünsün duyup gördüğünüz her şeyi mühimseyin ve n'olur verin dikkatinizi.
No'? Someone, wait, wait, let's see.
Bekle, bakalım.
No, honey, I won't be here, but you promise me you'll come to see me.
Hayır, tatlım. Burada olmayacağım ama beni görmeye geleceğine söz ver.
But, I see that there is no need.
Ancak, ihtiyacım olmadığını görüyorum.
He gave me no choice, you see.
Bana başka seçenek bırakmadı, anlıyor musun?
All done. Very, very glad to see you, old friend, and no hard feelings.
Sizi gördüğümü çok ama çok sevindim eski dostum, gücenmece olmasın.
See no evil, do no evil.
Görmedim duymadım bilmiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]