English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Old age

Old age translate Turkish

1,576 parallel translation
To stay behind bars until use and old age accept them.
Gerekene ya da yaşlanana dek parmaklıkların ardında kalmaktan.
Royalties from those will keep us warm in our old age.
Bunların telif hakları bizi yaşlılığımızda sıcak tutacak.
.. would lighten the burden of old age.
Kahkahası, tüm yaşının ağırlığını hafifletirdi.
Why didn't fame hold off old age and death?
Şöhret, neden yaşlılığı ve ölümü geciktirmedi?
He didn't die but the cat did of old age.
Ölmedi. Ama kedi öldü. Yaşlılıktan.
You'll die of old age before I'll take you.
Seni oraya götürmeyeceğim, yaşlanıp öleceksin.
What was your plan, let them die of old age?
Planın onları yaşlılıktan öldürmek miydi?
- Well... old age, poor health...
- Yaşlılık ve hastalık işte.
- Tobacco is bad for love, old age is worse.
- Tütün aşk için kötüsdür, ileri yaş için daha kötüdür.
A tiger is most likely to kill humans because old age, sickness, and injury, or the loss of habitat prevent it from hunting its normal prey.
Bir kaplanın insan öldürme olasılığı çok yüksektir. Çünkü yaşlılık, hastalık ve yaralanma ya da doğal yaşam alanlarını yitirme, onları normal avlarını avlamaktan alıkoyan şeylerdir.
No one left to fight with in my old age...
İhtiyarlığımda kavga edecek kimsem kalmadı.
And then lack of hope and old age.
Ve daha sonra umutların eksilmesi ve yaşlanma.
If he keeps aging at this rate he'll D-I-E of old age in a few days.
Eğer bu hızla yaşlanmaya devam ederse Bir kaç gün içinde yaşlanarak Ö-L-E - cek.
I'm getting really bad at keeping my feelings hidden in my old age.
Şu ilerlemiş yaşımda hislerimi saklamak konusunda giderek kötüleşiyorum.
It seems Seymour died at the ripe old age of 15.
Görünüşe göre Seymour ölmeden önce 15 yaşındaymış.
Just because you won't live to see old age doesn't mean the rest of us don't want to.
Senin yaşlanmayacak olman bizim de bunu istediğimiz anlamına gelmiyor.
- Maybe I'm getting too picky in my old age.
- Belki de yaşlandıkça güç beğenen biri oldum.
I mean, that's all I have for my old age.
Yani o ihtiyarlığımda kullanacağım para.
You're right, you can't save them from old age and illness... but that's not the point.
Haklısın, onları ihtiyarlıktan ve hastalıktan kurtaramazsın ama mesele bu değil.
You're getting to be a very strange man in your old age, you know that?
Yaşlılığında çok tuhaf bir adam olacağının farkında mısın?
I could never have imagined that in my old age, fate would take me so far out into the world, and that I would travel in the steps of Alexander the Great, through countries that filled our imaginations when we were young.
Kaderin beni bu yaşta dünyanın bir ucuna gençliğimizde hayallerimizi süsleyen Büyük İskender'in ayak izlerinde seyahat ettireceğini hayal bile edemezdim.
I saw some of Germany's poorest fellows but they all had an insurance card entitling them to benefit in sickness, invalidity, infirmity and old age.
Alman isçilerinin arasinda çok fakir adamlar görmüstüm. Ama hepsinde, hastalik, maluliyet ve yaslilik haklarindan yararlanmalarini saglayacak sigorta kartlari vardi.
In our old age, you will never forget it.
Bu şekilde yaşlandığında, asla unutmayacaksın.
Johan became a multimillionaire in his old age.
Johan ilerlemiş yaşında milyoner oldu.
Just getting testy in my old age.
Çabuk öfkeleniyorsun...
- Built it to last. They'll be sitting in here in their old age.
- Bütün gün burda oturmuyorum
Oh, Brad! You're getting cynical in your old age, my friend.
İnsan yaşlanınca küçümseyici oluyor dostum.
Old age?
Yaşlılıktan?
It's better to put her into an old age home.
Huzurevine koysan daha iyi olur.
- From old age. A disease.
- Eskiden kalma bir hastalık.
- This whole ice age thing is getting old.
- Şu Buzul Çağı'nın da heyecanı tükeniyor.
This next act answers the age-old question.
Sonraki rol eski soruya cevap veriyor.
OK, so I was nearly 40, which isn't really young, but these days it isn't that old either and Yvette said the age difference didn't bother her.
Ben 40'a yakındım pek genç sayılmaz. Ama bugünlerde pek yaşlı da sayılmaz. Ve Yvette yaş farkının onu rahatsız etmediğini söyledi.
Uh, he's in an old-age home.
Bir yaşlılar evinde.
But it's not an old-age home.
Ama orası bir yaşlılar evi değil.
- You lost your mind with age, old man!
- Sen aklını kaçırmışsın, baba!
Never having to suffer the stench and rot of old age.
Yaşlılığın kırışıklıkları yok.
This next act answers the age-old question :
Sonraki rol eski soruya cevap veriyor.
In this breathtaking landscape, these age-old rock steps, linking the valley to the Phoenix Mountain villages, will soon be flooded by the Yangtze River.
Bu nefes kesici manzara, vadiyi, Anka Dağı'ndaki köylerle birleştiren bu eski taş basamaklar yakında Yantze Nehri'nin suları altında kalacak.
Mayor Mike Bradley Sarnia, Canada... making sure they have good daycare, assistance for their parents when they're elderly and need to be in an old-age home, that they have proper health care that insures that they won't lose their business or their house
Uygun kreş ve yaşlı anne-babalar için huzurevi... sağlayacaksınız. Sağlık hizmeti vereceksiniz.
I am 38 years old, and it seems to me that I've arrived at the age of grief.
38 yaşındayım ve bana göre üzüntü çağıma çoktan ulaştım.
Now I think : "He was 21 or 22 years old, the same age I am now."
Sanki o muhabbet başka bir yerde yapılıyormuş gibi.
LORNE : That's the age-old, bubby.
İhtiyarladığın için dostum.
That night we finally answered the age old question. "Where are all the hot guys?" Well, the hot gay guys.
O gece yıllanmış bir sorunun cevabını nihayet bulduk : "Nerede bütün seksi erkekler?" Bütün seksi eşcinsel erkekler.
Succeed and I shall reveal to you... The age-Old secret of perfect flavor.
Sen başarılı ol, ben de sana yüzyıllık gizli mükemmel lezzeti vereyim.
Our top story tonight. The age-old question has been answered.
Bu akşamki flaş haberimiz, yıllardan beri cevaplanamayan soru cevaplandı :
... the Cetus will arrive and eat part of your planet but hey don't sweat it you're all worked up over an age-old superstition.
- Cetus gelecek ve gezegeninizin bir parçasını yiyecek ama endişelenmeyin. Eski çağların batıl inançları saçmalıktan başka bir şey değil.
They've opened a whole new spectrum of possible answers to age-old questions.
Bu fikirler, yıllanmış sorulara verilebilecek olası cevapların bulunduğu, tamamen yeni bir alanın kapısını açmıştır.
I wanted to be in that group so badly that at the age of 8 years old, I went down into the basement and I made cardboard cutouts of everybody in the group to sing with them.
Ama kötü olan onlarla çalmak istedim 8 yaşındayken, Bodruma indim Gruptaki herkesin kartondan maketini yapıp onlarla söyledim.
Age doesn't matter. He doesn't care that I'm old and sick and falling apart.
yaşlı olmamın fazla bir önemi yok.
I'm not ready for old age.
- Yaşlı çağı için hazır değilim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]