On this day translate Turkish
3,038 parallel translation
I, Jonathan Hawthorne, swear before the eyes of God on this day in the year of our Lord 1696, to destroy all persons which choose to pledge allegiance to the demon Satan and his spectral army.
Ben, Jonathan Hawthorne 1696 yılının bugününde Tanrımızın huzurunda ant içerim ki Şeytan'a sadakat yemini ile bağlanmış bu insanları ve onların hayali ordusunu yok edeceğim.
I swear on this day to be a faithful servant to the Prince Lucifer.
Bugün Prens Lucifer'in sadık bir hizmetkârı olacağıma yemin ederim.
My queen, on this day, one has come of age fairer even than you.
Kraliçem bugün, birisi yaşını doldurdu. Ve sizden daha güzel.
Under the eye of God, and within the boundaries of this local jurisdiction, which we hereby consecrate on this day, the 5th of September, 1965.
Tanrı'nın huzurunda ve bu yerel yargının sınırları içerisinde 5 Eylül 1965 gününü kutsamak için burada bulunuyoruz.
- died on this day in 1896.
Alfred Nobel'in ölüm yıldönümü olması.
No. On this day of the year, long before you were born, this heap of decay was brought here...
Yılın bu gününde, sen doğmadan yıllar önce bu çürük yığını buraya getirildi.
Nana-san died on this day.
Nana-san bugün ölmüştü.
But life has a way of kicking you in the ass every once in a while. And on this day, it kicked me pretty hard.
Hayat her zaman kıçına tekmeyi basmanın bir yolunu bulur ve o gün, benimkine de sağlam bir tekme atmıştı.
Right now, in this moment, on this day, you won.
Şu an, bu dakika bugün, sen kazandın.
I'm gonna look back on this day and...
İleride bu güne dönüp baktığımda...
Congratulations on this day and God bless Norway!
Günümüz kutlu olsun ve Tanrı Norveç'i korusun!
On a small stream. This day The creek was full of piranhas.
Küçük bir dal üzerindeydi ve nehir piranalarla doluydu.
On All Saints'Day it suddenly grew warm, and I knew that this could only herald winter.
Azizler Yortusu'nda hava birden ısındı ve ben bunun kışın başlangıcı olduğunu biliyordum.
And from that day forward, this astonishing creature carried on Rooney's work and conformed all living nature to urge on the advancement of mankind.
O günden sonra, bu inanılmaz varlık Rooney'in çalışmalarını devam ettirdi ve insanoğlunun gelişme dürtüsüne kapılan tüm canlı varlıkları itaat altına aldı.
But on this election day, if you choose to vote for me, know this :
Ama bu seçim günü, tercihinizi benden yana kullanırsanız, şunu bilin :
This good-old-boy justice thing you got going on, letting the trash take out the trash, saving tax dollars by keeping the bottomfeeders out of the system so you can just go fishing all day, that's a slippery slope you're playing on.
Yürüttüğün bu eski tarz adalet pislikleri imha etmek için pislikleri kullanmak kan emicileri sistem dışında tutarak vergi paralarını kurtarmak böylece tüm gün balıkta olabiliyorsun. Çok riskli bir oyun oynuyorsun.
You're hurting them, they see you sprawled on this couch all day.
Onlara zarar veriyorsun, bütün gün bu kanepeye yayıldığını görüyorlar.
Wait, I thought Toti sent this bag on a boat the other day?
Bir dakika, Toti geçen gün bu çantayı gemiyle göndermemiş miydi?
So what brings you here on this glorious day?
Pekala seni böyle bir günde buraya getiren nedir?
From now on I want us to enjoy every beautiful day like this.
Şu an itibaren her güzel günün tadını çıkarmanı istiyorum. Bunun gibi.
I know on our launch day, at this point
Biliyorum ki, çıkış günümüzde şu an
This case is next calendared for motions on the 11th day of the next month.
Dava, gelecek ayın 11'inde devam edecek.
Welcome back to The Bowl on this beautiful day for championship lacrosse.
Bu güzel gündeki lakros şampiyonluğu karşılaşmasına hoş geldiniz.
You carry this enormous thing, this impossible weight on your back, every day.
Bu muazzam şeyi taşıyorsun, bu katlanılmaz yükü her gün sırtında taşıyorsun.
You can't imagine the fret this caused your sister on the day you wrote her to tell her about it.
Bunu okuduğu gün onun nasıl endişelendiğini hayal bile edemezsin.
I can't believe you're talking this way on the day of my wedding.
Düğün günümde bu şekilde konuştuğuna inanamıyorum.
This was supposed to be the best day of my life, and now it's a big mess, and you don't need to be yelling at me on top of it!
Bugünün hayatımın en iyi günü olması gerekiyordu ama büyük bir kargaşa içindeyim ve üstüne bir de senin bana bağırmana hiç gerek yok!
And so, on this one day, I decided to take a little stroll.
Neyse, bir gün, kendi başıma yürüyüşe çıkmaya karar verdim.
Uh, and on that note, may I make a toast to Rachel and Finn on this very special Valentine's Day?
Bu hikâyeden sonra bu özel Sevgililer Günü'nde Rachel ve Finn şerefine kadeh kaldırmak istiyorum.
This is where we go to play on Senior Ditch Day.
- Okul Asma Günü bizler buraya oynamaya geliriz.
If on my first day at this school you'd asked me what I would have wished my life would have looked like on my last day this would have been it.
Eğer bana okulun ilk gününde, okulun son günü hayatımın nasıl olmasını istediğimi sorsaydınız böyle olsun derdim.
There's this guy who's been stalking me... and he was following me on that day, too.
Peşimde olan bir adam var o gün de beni takip ediyordu.
Besides, I could look back on this for the rest of my life and say that was the day I took the first steps toward achieving my lifelong dream!
Ayrıca bunun için ilerde geçmişime bakıp hayatımın hayaline bir adım daha nasıl yaklaştığımı söyleyebilirim.
Fury, this guy may have been a criminal back in the day, but being left on that island really cracked his coconut.
Fury, bu çocuk geçmişte bir suçlu olmuş olabilir ama o adada yalnız bırakılmak gerçekten onun Hindistan cevizini çatlatmış.
My brother knows a guy whose second cousin's half-brother went on this ride and got decapitated.
Kardeşimin bir tanıdığının dayısının oğlunun üvey kardeşi kamikazeye binmiş, kafası kopmuş.
You must have been working on this all day.
Tüm gün bunun üzerinde çalışmış olmalısın.
I'm sorry to disturb you on a day like this, but I've called several times.
Büyük gününü böldüğüm için kusura bakma. - Ama defalarca seni aramaya çalıştım.
This must be how moms feel on the first day of kindergarten.
Anneler, anaokulunun ilk gününde böyle hissediyor olmalı.
♪ Sent a letter on a long summer day ♪ ♪ Made of silver, not of clay ♪ Oh, I've been running down this dusty road ♪
â ™ ª Uzun yaz gününde mektup yollamak â ™ ª â ™ ª Kilden değil, gümüşten yapılmış â ™ ª Tozlu yollarda ilerlemekteyim â ™ ª
There's this bridge between these two planets and thousands of humans travel on it every day.
İki gezegen arasında her gün binlerce insanın geçtiği bir köprü var.
So it is with us on this difficult day.
Bu zor günde şimdi hep beraberiz.
Like if I do what I'm supposed to do on this record, maybe one day, you know, somebody'll feel the same way, you know, I feel about...
Eğer bu parçayı kaydederken yapmam gerekeni yaparsam belki bir gün, bilirsin, birilerine aynı şeyleri hissettirebilirim diye düşündüm Bilirsin, tıpkı
On a day like this, many years ago, it was my birthday.
Yıllar önce, böyle bir günde doğdum.
I was just reading some material on this "truth up" day.
Şu "temize çıkma" günüyle ilgili birşeyler okuyordum.
Is nothing sacred to you? One day you will have to atone for everything you've done on this earth.
Seni hiç bir şey korkutmaz mı?
You just spent an entire day on a plane. You didn't give this any thought at all?
Bütün gününü uçakta geçirdin ve bunu hiç düşünmedin mi?
So other than enjoying the park on a beautiful day, adjacent to what so far has the flimsiest chance of being proven as illegal activity, has this minor, who has no priors, done anything in defiance of the law?
Güzel bir günde, parkın keyfini çıkartmayı saymazsak, ne sabıkası olan, ne de reşit olan bu delikanlı ucundan bile kanunsuz sayılabilecek ne gibi bir aktivitede bulundu?
The fool visiting this hell on Halloween Day!
Cadılar bayramında bu cehennemi ziyaret eden aptal.
That I should make love to you like it was your last day on this earth.
Sana son gününmüş gibi aşk yapmamı söylemiştin.
Permit me to share some womanly wisdom with you on this very special day.
Bu özel gününde seninle bazı kadınsı bilgilerimi paylaşmama izin ver.
On a day like this, it's important to give a thought to those who fight for Norway on a daily basis.
Böyle bir günde her gün Norveç için çatışanları anmamız çok önemlidir.
on this side 28
on this occasion 24
on this island 25
on this planet 16
on this lonely road 19
on this 96
on this guy 23
on this ship 18
on this one 34
this day 56
on this occasion 24
on this island 25
on this planet 16
on this lonely road 19
on this 96
on this guy 23
on this ship 18
on this one 34
this day 56
days 2668
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
days left 44
dayna 86
days ago 298
days remain 20
day off 18
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
days left 44
dayna 86
days ago 298
days remain 20
day off 18
days a year 35
days now 26
day two 29
days later 66
days a week 26
day out 85
day before yesterday 18
days and 46
day in and day out 25
day in 57
days now 26
day two 29
days later 66
days a week 26
day out 85
day before yesterday 18
days and 46
day in and day out 25
day in 57
day one 66
day by day 66
day basis 16
day suspension 16
day weekend 17
day after tomorrow 77
day and night 151
day three 20
day or night 97
day after day 123
day by day 66
day basis 16
day suspension 16
day weekend 17
day after tomorrow 77
day and night 151
day three 20
day or night 97
day after day 123