English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Or his

Or his translate Turkish

12,577 parallel translation
Should a father spend these hours looking for his daughter or lose time trying to prove his innocence?
Bir baba bu saatleri kızını arayarak mı geçirmeli yoksa masumiyetini kanıtlamaya çalışarak vakit mi kaybetmeli?
Or his bowels?
Ya bağırsakları?
I pressured mine to join the Marines or I wouldn't pay for his education.
Oğluma donanmaya katılmazsa okul masraflarını karşılamayacağım konusunda baskı yaptım.
It could be the mushrooms or his heart.
Mantardan da olabilir adamın kalbi yüzünden de.
Urgent business from the capital or his son?
Başkentten acil haber mi, yoksa oğlu mu?
- For his household or his office?
- Evinde mi işinde mi?
What if he's one of them and he wants to take us back to his warehouse and kill us or something?
Ya onlardan biriyse ve bizi geri almak istiyorsa Depolarına gidip bizi öldürmek mi falan?
Was it before or after his pregnant wife was murdered?
Hamile karısı öldürüldükten sonra mıydı önce miydi?
His link to the party would've come to light, so this is someone else who gets orders directly from him without knowing anything about us or the contents of the box.
Partiyle olan bağlantısı açığa çıkabilirdi bu yüzden bu kişi emirleri direkt ondan alan biz ve kutu içindeki hakkında hiçbir şey bilmeyen biri.
Says his name is Terry or Jerry, I don't know, but she wants to give him a ride.
Adı Terry ya da Jerry diyor, bilmiyorum, Ama ona bir gezinti yapmak istiyor.
So you know, I don't know, buy him a drink... Or if you're a guy, suck his dick or whatever.
Yani o yüzen ne bileyim bir içki ısmarlayın ya da erkekseniz ağzınıza falan alın işte.
Did King screw his sister or something?
King kız kardeşini falan mı becermiş?
The way a man dresses or combs his hair.
Giyinme, saçını tarama şekli.
Told him not to act like a big swinging dick with you around, or you'd shove it right back up his ass.
Yanındayken artistlik yapmamasını yoksa ona gününü göstereceğini söyledim.
His father's a general, or colonel or something.
Babası General ya da Albay ya da öyle bir şey.
But I keep thinking Mattie wants out, like he feels like his life is passing him by or something.
Ama Mattie bu işi bırakırsa sanki bütün hayatı bitecekmiş gibi hissettiğini düşünmeden edemiyorum.
Well, you know, blind his son, or, you know, whatever it is. You work your magic.
Oğlunun gözlerini mi kamaştıracaksın, ne yapacaksan yap da hünerini göster işte.
Forecaster, clairvoyant or whatever you want to call it.
Tahmin, hissetme, 6.his, veya nasıl dersen işte.
So... you want the guy playing with his phone, or the clown with the H.K. behind us pretending like he's drunk?
Yani... Adamın telefonuyla oynamasını istiyorsun, Veya palyaço, İngiltere ile birlikte.
Holden, tell The Butcher to call off his men, or I'll have Alex vent his bloody station.
Holden! Kasap'a adamlarını çağırmasını söyle yoksa kahrolası istasyonunu Alex'e havalandırtırım.
- or feeling about them...
- Ya da onlar hakkında bir his...
And he's using those skills and that training to go after gangs, or drug dealers, or anyone who, in his mind, is threatening the moral fabric and well-being of this country.
Ve o yetenekleri ve eğitimi çetelerin, uyuşturucu satıcılarının ya da ahlak çatısını veya bu ülkenin iyiliğine tehdit oluşturduğunu düşündüğü kim varsa onların peşinden gitmek için kullanıyor.
I don't care if his name was Porter or Sikes, all I know is the super-vigilante is dead, case closed.
Adı ister Porter olsun ister Sikes umurumda değil tek bildiğim süper kanunsuzun öldüğü, dosyanın kapandığı.
Or the guy with blood on him, his fingerprints on everything, and the murder weapon in his pocket?
Yoksa üstünde kan, her yerde parmak izi, cebinde cinayet silahı olan mı?
Makes no difference to him, or to his job.
Ne onun için ne de işi için fark etmiyor.
In fact, he's never been to Pakistan or anywhere else outside New York State in his life.
İşin aslı, hayatında Pakistan'da bulunmamış veya New York'tan dışarı çıkmamış.
He's not a danger to himself or others, and is, in fact, desperate to prove his innocence in a courtroom, and so not a flight risk.
Ne kendisine ne de diğerlerine karşı bir tehlikesi var aksine, masumiyetini kanıtlamaya çalışıyor o yüzden kaçma tehlikesi yok.
He has lost his sight in Iraq or something.
Gözlerini Irak'ta falan kaybetmiş sanırım.
His place or yours? Shut up.
- Senin evde mi, onunkinde mi?
If he's clean or not... I wanna be the one to bring him in, ask him his side of the story.
Pisliğe bulaşmış olsa da, olmasa da onu bizzat götürmek, hikayeyi onun ağzından dinlemek istiyorum.
Old Carl... he's either gonna stand up and defend his name... or he's gonna run and hide, like a bitch.
Sevgili Carl ya ortaya çıkıp kendini savunacak ya da köpek gibi kaçıp saklanacak.
I admire your directness, your diction... your sentence structure... even if I don't necessarily choose to admire whom or what you choose to read... and the gullibility with which you take at face value... rationalist blasphemies... spouted by an immoralist of the ilk of Bertrand Russell... four times married, a blatant adulterer... an advocate of free love... a self-confessed socialist dismissed from his university position... and imprisoned during the First War by the British... for what in plain English I would call treason.
Açık sözlülüğüne, diksiyonuna, cümleleri oluşturma biçimine hayran kaldım diyebilirim. Her ne kadar okuduğunuz şeye veya çok kıymetli, rasyonel din ve ahlak düşmanı Bertrand Russell'ın kandırmacalarını, bağıra çağıra ezbere okumanıza hayran olmasam da. Dört defa evlenmiş, bariz bir şekilde zina yapıcı evlilik dışı ilişkinin savunucusu kendini deşifre etmiş ve okulundan kovulmuş bir sosyalist ayrıca Birinci İngiliz Savaşı'ndaki hainlik planları nedeniyle..
Is that how he got this cut on his hand or...?
Elindeki kesik bu sebeple mi olmuştur yoksa...?
"or if he be found in his hand, he shall surely be put to death!"
- Gözlerini bana dikme! ".. satmış olsun, ister elinden tutsun... " ".. kesinlikle öldürülecektir! "
Or Collis P. Huntington and his Chinese workforce, led now by America's great railroad man, Cullen Bohannon?
Yoksa Amerika'nın en ünlü demiryolu işçisi Cullen Bohannon önderliğinde Çinli işgücü ile Collis P. Huntington mı varacak?
As a former employee of the Union Pacific, did Thomas Durant ever voice his intention to or offer any bribes to an elected official?
Eski bir Union Pacific çalışanı olarak, Thomas Durant seçim ile makama gelmiş bir yetkiliye rüşvet verme niyetini hiç dile getirdi mi?
And there's no connection between Christine and Teddy White or any of his known associates.
Ve Teddy White veya onun bilinen ortaklarının Christine ile hiçbir bağlantısı yok.
Well, I've gone through his clothes, but there is nothing distinctive or unusual.
Kıyafetlerini araştırdım, ama karakteristik ya da alışılmadık bir şey yok.
If he built the bomb himself, he may have traces of 2, 4, 6-trinitrotoluene in his bloodstream from inhalation or physical contact.
Eğer bombayı kendi yaptıysa, solunum sisteminde ya da... fiziksel kontakla kan dolaşımında 2, 4, 6 Trinitrotoluen izleri olacaktır.
Did he cut his hand in Los Angeles or in Chicago?
Elini Los Angeles'ta mı kesti yoksa Chicago'da mı?
Mr. Kaelin then mentioned that he had heard a crash or a thump on his rear wall. He thought it was an earthquake.
Bay Kaelin, arkada duvarında bir ses duyduğunu ve bunu bir deprem falan sandığını söyledi.
Spencer said his kids had a tennis match or something.
Spencer çocuklarının tenis maçı gibi bir şeyi olduğunu söyledi.
And that if Mr. Simpson had been in that home previously sitting or lying on that blanket his hairs could be on that blanket?
Peki Bay Simpson daha önce evde olsaydı battaniyeye oturur veya yatardı o zaman saç örnekleri üzerinde bulunmaz mıydı?
One way or another, he will find his way to the world of men.
Öyle ya da böyle insanların dünyasına girecek.
Yield the castle or I cut his throat.
Kaleyi teslim et yoksa boğazını keserim.
My son will stay here with his wife and play master or something.
Oğlum burada karısıyla kalıp efendicilik oynayacak.
- Did everybody come here or is this like about his Nashville family?
Herkes buraya mı geldi yoksa bu onun Nashville ailesi mi?
They can't see how or why his murder is connected to the ghetto.
Öldürülmesiyle azınlık mahallesinin alakasını çözemiyorlar.
No doubt his son's the same. Or worse.
Oğlunun da kendi gibi olduğuna şüphe yok, hatta daha beteri.
All he's thinking about is whether to have extra helpings of kielbasa or pierogies at his mom's tonight.
Onun tek aklındaki akşam annesinin evinde fazladan sosis mi yoksa piruhi mi yiyeceği.
I can't trust the fucking Russians to pay me or the army and I can't trust my own brother to keep his fucking mouth shut.
Allahın cezası Rusların bana ödeme yapacağından emin olamam. Dilini tutabileceği konusunda kendi kardeşime bile güvenemiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]