Parking lot translate Turkish
3,646 parallel translation
She's in the parking lot.
Otoparkta.
Um, we have a lady shot in our parking lot.
Otoparkta vurulmuş bir kadın var.
This is all happening in the middle of the day, right outside of the bank, in the parking lot.
Bunların hepsi günün ortasında, bankanın hemen önünde, otoparkta yaşanıyor.
We were all loitering in the parking lot, and... the plan was to go to the dive bar next door, keep the party going.
Park yerinde aylak aylak dolaşıyorduk, ve plânımız yan taraftaki bara uğrayıp, partiyi devam ettirmekti.
I don't wanna die in a parking lot.
- Bir park yerinde ölmek istemiyorum.
He drove me to a parking lot.
O bir otoparka doğru sürdü.
I actually had one cute hat, and it... it blew off at the CVS parking lot.
Aslında bir tane çok şeker bir şapkam vardı ama CVS'in park alanındayken başımdan uçup gitti.
Gob was stuck inside a fake boulder in - the parking lot of a church, - Hey, kids.
Gob, kilisenin park alanında bulunan sahte bir kayanın içinde mahsur kalmıştı.
The first two were taken by the security camera in the Albertsons parking lot. And the third was left in the photo booth at the Ealing Club.
İlk ikisi Albertson'ların park alanındaki bir güvenlik kamerasıyla üçüncüsü de Ealing Club'daki bir fotoğraf kabininde çekildi.
Oh, we're talkin'about those kids who got busted smoking weed in the parking lot.
Otoparkta ot içerken yakaladığımız çocuklardan bahsediyoruz.
I was walking in the parking lot... in a thunderstorm.
Fırtınalı bir havada parkta yürürken... ayağım kaydı,
Head him off at the parking lot.
Park yerinde yolunu kesin.
That the guy who used to burn ants in this parking lot with a magnifying glass at vacation bible school is now the only thing between me and death?
Bu karıncalar yakmak için kullanılan adam bir büyüteç ile bu otopark tatil de İncil okul şimdi sadece ben ve ölüm arasındaki şey?
There's someone lying in the parking lot.
Otoparkta yatan biri var.
You don't mean the parking lot, do you?
Otoparktan bahsetmiyorsun, değil mi?
Thank you for announcing that to the parking lot, the patrons.
Bunu açık otoparkta dile getirdiğin için sağ ol, müdavimler.
Mm-hmm. And I am gonna go pick up some raw sirloin and try not to scarf it all down in the parking lot.
Ben de gidip çiğ bir bonfile alıp hepsini daha otoparktayken mideye indirmemeye çalışayım bari.
He got arrested for stealing a tank of nitrous and selling hits in the school parking lot.
He got arrested for okulun park alanında nitrik asit tüpü ve uyuşturucu satmaktan tutuklanmıştı.
Is this parking lot passed down in the DNA of skaters?
Bu otopark, kaykaycılar için eskimedi mi?
Jennifer blew them in the parking lot.
Jeniffer otoparkta yaladı.
It's my favorite natural wonder here, even if you have to lie in a parking lot to hear it.
Her ne kadar duymak için otopark zeminine yatmam gerekse de bu benim en sevdiğim doğa olayıdır.
All right, nobody got a look at our shooter, but we do have the security video from the parking lot.
Pekala, ateş edeni kimse görmemiş. Ama otoparkta güvenlik kamerası var.
You were just out talking to him in the parking lot.
Biraz önce park yerinde onunla konuşuyordun.
That car they thought he stole in New Hampshire, they found it in a Denny's parking lot right on Central.
New Hampshire'da çaldığını düşündükleri arabayı. Central üstündeki Denny's otoparkında bulmuşlar.
But I remember pulling into the parking lot and thinking, " Really?
Arabayı park edip şöyle düşündüğümü hatırlıyorum, " Gerçekten mi?
The parking lot used to flood, and it used to make a wave that came up the hallway of Sound City.
- Park yerinde su birikirdi, ve Sound City'nin girişine doğru.. .. ilerleyen bir dalga oluştururdu.
Joe's office was under the car ramp that took the cars up to the parking lot on the roof.
- Joe'nun ofisi arabaları çatıdaki park alanına.. .. çıkaran çıkış rampasının tam altındaydı.
You'd go out in the parking lot, there'd be Keith Olsen.
Park alanından çıkınca, .. Keith Olsen oracıktaydı.
Now... the clue to round five will be waiting for you in the hotel parking lot in the car parked right next to Tommy boy's.
Beşinci raunt için ipucu, otelin park yerinde delikanlı Tommy'nin arabasının yanındaki arabada seni bekliyor.
What am I bringing to the parking lot?
Park yerine ne getireceğim?
There's a silver sports car in the parking lot with a bomb in it!
Park yerinde gümüş rengi, bombalı bir spor araba var!
I just saw him in the parking lot.
Onu az önce park yerinde gördüm.
Earle Harris, owner of the station, found in the parking lot, the apparent victim of a brutal crime.
İstasyon sahibi Earle Harris, otoparkta vahşi cinayetin, görünürdeki kurbanı olarak bulundu.
Earle Harris, owner of the station, found in the parking lot...
İstasyon sahibi Earle Harris, otoparkta bulundu...
Well, I'm off to measure the beach for a resort parking lot.
Ben sahilde inşa edeceğim park alanı için ölçü almaya gidiyorum.
Car was found 10 minutes ago in a parking lot 45 minutes from here.
Araba 10 dakika önce buraya 45 dakika mesafede bir otoparkta bulundu.
If it's a scavenger, though, why did it attack that dude in the parking lot?
Eğer çöpçülse neden otoparktaki adama saldırdı?
I already at the parking lot, where are you?
Ben park alanındayım, siz neredesiniz?
Available personnel must assemble at the calling point in parking lot C.
Müsait personeller park alanı C'deki buluşma bölgesinde toplanmalı.
In the parking lot?
- Arabası hâlâ otoparkta mı?
Pick up games of parking lot football are as much a part of going to school as class.
Park alanı futbolunun maçları sınıf kadar okula gitmek gibidir.
Trav, I live in a parking lot.
- Trav, otoparkta yaşıyorum ben.
Of course, now I live alone in a parking lot.
Tabii, şu an bir otoparkta tek başıma yaşıyorum.
I'm at the Pryibil beach parking lot, taking a leak.
Pryibil sahilinde. Arabamı park ettim, işiyordum.
I saw her today, in the parking lot at the port.
Limandaki park yerinde.
Last week, I found a shortcut between my locker and the parking lot... walking through the cafeteria cuts out 15 seconds from my daily routine...
Geçen hafta dolabımla araba parkı arasında kestirme bir yol buldum kafeteryadan geçmek günlük programımdan 15 saniye arttırıyor.
What about the Frank Ocean fight in the parking lot?
- Park yerindeki Frank Ocean kavgasına ne demeli?
I'm taking a shortcut across the Kord parking lot now.
Kord'un otoparkından kestirmeye daldım.
Before someone dumped her in my parking lot and took off?
Biri daha önce buraya düşecek ve rahatça gidecek?
Isabel Ann Fergus, aged 3 months, abducted from a SaveMart parking lot in the West End... 15 years ago.
Isabel Ann Fergus, 3 aylık, West End'teki alışveriş merkezi otoparkından kaçırılmış... 15 yıl önce.
But really we would just end up standing around the parking lot.
En sonunda da parkın ortasında öylece dikilirdik.
lotus 24
lots 169
lotte 119
lottie 68
lotta 19
lottery 16
lots of love 47
lotion 20
lothar 21
lots of things 77
lots 169
lotte 119
lottie 68
lotta 19
lottery 16
lots of love 47
lotion 20
lothar 21
lots of things 77
lots of people 60
lots of money 54
lots of 23
lots to do 26
lots of them 98
lots of times 48
lots of stuff 21
lots of reasons 16
lots of it 103
lots of' em 19
lots of money 54
lots of 23
lots to do 26
lots of them 98
lots of times 48
lots of stuff 21
lots of reasons 16
lots of it 103
lots of' em 19