Remember her translate Turkish
7,350 parallel translation
Well, do you remember her?
- Anneni hatırlıyor musun?
I barely remember her.
- Onu hatırlamıyorum bile.
I remember her voice.
Çığlıklarını hatırlıyorum.
Oh, yeah, you remember her because we go to that diner every weekend. "
Evet, hatırlıyorsun çünkü o lokantaya her hafta sonu giderdik.
I think Bell would be pleased to know that your wife had something to remember her by.
Karınızda, ona Bell'i hatırlatacak bir şey olduğunu bilmek Bell'i çok memnun ederdi.
I remember every single thing that happened to me in the last 94 minutes.
Son doksan dört dakika içinde başıma gelen her şeyi hatırlıyorum.
I remember literally every single thing that happened, I can picture it.
- Resmen o andan beri yaşanan her şeyi hatırlıyorum.
I remember screaming to get my mom, bringing her to the TV, who now was back to doing normal news casting, because that's, you know, what it was.
Annemi televizyon karşısına getirtmek için çığIık attığımı hatırlıyorum. Haberleri sunan adam normal davranmaya başlamıştı. Çünkü, durum bundan ibaretti.
And I remember I called out her name, and nobody came, and then I was back in the paralysis.
Onun adını seslendiğimi de hatırlıyorum ama hiçkimse gelmemişti. Ondan sonra felce geri döndüm.
Place looks the same as I remember.
Her şey hatırladığım gibi aynı.
Which, if I remember it correctly, that was one of them bar of iron rules, kinda rule, she'd want kept up in her absence.
Eğer doğru hatırlıyorsam değişmez kurallarından biriydi. Yokluğunda bile uyulmasını istediği kurallardan.
Now remember, it dosen't matter if we have four men or fory, we're still gonna'be facing John Ruth chained to my sister with a pistol pointed at her belly.
Unutmayın, dört kişi veya kırk kişi olmamızın hiçbir önemi yok. John Ruth'la ile karşı karşıya geldiğimizde kardeşime zincirli ve karnına da tabancasını doğrultmuş şekilde olacaktır.
I hope you remember everything. Get in through Chirai...
- Umarım her şeyi hatırlıyorsundur.
Her dad made me sign a pre-nup, remember?
Babası bana nüsha öncesi imzalamamı sağladı, hatırladın mı?
And remember, everything that you see here is yours.
Unutma, gördüğün her şey senin.
Remember, once a messenger, always a messenger.
Unutma, bir kurye her zaman bir kuryedir.
Oh, and Christopher, I don't know if you remember, but I have four bartering chips, and every six hours that pass that I don't get what I want, I don't give a fuck what it is.
Ve Christopher hatırlar mısın bilmiyorum ama elimde dört adet pazarlık kozu var. İstediğimi almadığım her altı saatte bir olacaklardan ben sorumlu değilim.
No, no, just, just tell her that you didn't remember what happened.
Hayır, hayır, sadece, sadece söyle ona ne olduğunu hatırlamadığını.
Do you remember what you did to her last time?
Ona geçen sefer yaptığınızı hatırlıyor musunuz?
Well, I can't remember the verbs as well as the nouns, but... but I think it says they've found her.
Fiilleri isimler kadar hatırlamıyorum ama sanırım onu bulmuşlar.
I handed her the bee box, do you remember?
Ona arının olduğu kutuyu verdim, hatırlıyor musun.
Just remember everything he says, word for word.
Söyleyeceği her şeyi hatırla yeter, kelimesi kelimesine.
She came in her flying chariot. I remember.
Helikopterle geldi, hatırlıyorum.
You will take this guy, just remember everything that we worked on. Okay?
Sen onu alırsın, sadece çalıştığımız her şeyi hatırla.
I remember music... in her home.
Pelind35 Evindeki müziği hatırlıyorum.
And I remember when I would visit there with Mother and Father, how she would lean down so her face was very near mine and she'd smile.
Annem ve babamla oraya gittiğimizi hatırlıyorum, karşımda eğilmişti ve yüzü yüzüme çok yakındı, gülümsemesini unutamıyorum.
And I remember watching her talk with my mother from across the room and how she'd make my mother laugh.
Köşede durup annemle konuşmalarını izlerdim, annemi çok güldürürdü.
If I'm not back in 10, just drive away like nothing's wrong, call the op desk, remember me fondly.
Eğer 10 dakika içinde dönmezsem, her şey yolundaymış gibi sürmeye devam et harekat bürosunu ara ve beni sevgiyle an.
I remember everything.
Her şeyi hatırlarım ben.
Always remember the weak points of the human body.
İnsan vücudunun zayıf noktaları her zaman hatırında olsun.
We're always late remember?
- Biz her zaman geç hatırlıyor musun?
I... wrote everything down so you... could remember.
Ben her şeyi yazdım. Bu sayede sen de hatırlayabilirsin.
I bumped into her on Third Avenue and we couldn't remember why it didn't work out.
Onunla Üçüncü Bulvar'da denk geldim. Ve bunu daha önce neden yürütemediğimizi anımsayamadık.
I'd finally managed to summon her and I cannot now remember how I did it.
Nihayet onu çağırmayı başarmıştım ama şimdi nasıl yaptığımı hatırlamıyorum.
In my last year, all I can remember is barely getting any sleep.
Geçen yıla dair tek hatırladığım, her fırsatta uyumaya çalışmamdı.
Shh! Remember, Liam - I will always be here.
Unutma Liam, her zaman burada olacağım.
That's it, looked everywhere, do you remember?
Doğru, her taraftaydı, her yerde, hatırlıyor musun?
I literally just remember shaking his hand as well... And I was like, "This made it absolutely, even better."
Tam olarak onun elini sıktığım anı hatırlıyorum ve bu gerçekten her şeyi daha da iyi yaptı.
Remember that each time he gives a wrong answer, you move up one switch on the shock generator.
Unutma her yanlış cevap verişinde şoklama için anahtarı oynatacaksın.
You don't remember Noelle with your titties in her face?
Noelle'in yüzünde göğüslerini gezdirmeni hatırlamıyor musun?
Even if this society shuns us, the world will always remember us as one...
Bu toplum bizden uzak dursa bile, Dünya her zaman bizi bir olarak bilecek...
I even remember Gustavo saying that you had cash stashed in every corner.
Gustavo'nun bize her köşede para olduğunu söylediğini bile hatırlıyorum.
Yeah, remember that time when we went with her to Reno?
Reno ya gittiğimiz zamanı hatırlıyormusun?
You remember the problem with her father.
Babasıyla yaşadığım sıkıntıları biliyorsunuz.
And they will not remember seeing her.
Onlar da gördüklerini hatırlayamayacaklar.
- I remember everything... always and I don't remember that.
Ben her şeyi hatırlarım... her zaman. ve bunu hiçte hatırlamıyorum.
Remember how I always hold your hand at takeoff?
Kalkışlarda her zaman elini nasıl tuttuğumu hatırlıyor musun?
No questions, remember?
Soru yok unutma. Her iki taraf için de.
Anything you can remember would be a boon to my investigation.
Hatırladığınız her şey soruşturmam için çok mühim.
Okay, now remember- - we have to keep Tom from freaking Mary out until he gets her to dance.
Tamam. Unutma Tom onu dansa kaldırmadan önce korkmasını engelleyeceğiz.
I remember, you see, when the status quo, they labeled anything they didn't like pornography.
Sevmedikleri her şeye pronografi dedikleri zamanları hatırlarım.
here 35434
hermes 98
here we go 9033
hermano 85
hernandez 57
here you go 5858
heroes 83
hero 275
heroine 19
hers 94
hermes 98
here we go 9033
hermano 85
hernandez 57
here you go 5858
heroes 83
hero 275
heroine 19
hers 94
here we go again 374
herring 17
heroic 33
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
hermann 78
here we are 2264
here it is 2313
herring 17
heroic 33
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
hermann 78
here we are 2264
here it is 2313