Right then translate Turkish
16,359 parallel translation
All right then, little.
Tamam o zaman Bücür.
Right then.
Pekala.
All right then.
Pekala o zaman.
We get him an interpreter. And right then, over the phone, it turns out that his damn wife is still out there!
Sonrasında telefonla konuşunca anladık ki adamın karısı hâlâ dışarıdaymış!
All right, then.
Pekala o zaman.
I mean, if we go to trial, then it all comes out, right?
Yani eğer duruşmaya gidersek her şey açığa çıkar değil mi?
If you want our cooperation, then we need to know what you know... all right?
Eğer, iş birliğimizi istiyorsanız o zaman bildiğiniz her şeyi öğrenmeliyiz.
Then do right by them!
O zaman onlar için doğrusunu yap.
And then facing the Pilgrim, I realized there is never going to be a right time for this.
Sonra da Pilgrim'le yüzleşince bunun için asla doğru bir zaman olmayacağını fark ettim.
Favors are your thing, not mine. All right, then.
Yardım işlerine sen bakıyorsun, ben değil.
Right. Can I have a hammer, then?
Çekiç alabilir miyim o zaman?
Wow, so you'd... Then you'd be right here. Yeah.
- Yani burada olacaksın.
If you go after Maxwell Lord like this, then you know what, you're just proving him right. That you are no different from Astra or Non.
Maxwell Lord'un peşinden bu şekilde gidersen o zaman onun haklı olduğunu Astra ya da Non'dan farkın olmadığını kanıtlarsın.
Take a left down hallway A, a right down hallway 21... and then report to the SHU gate.
A koridorundan sola dön sonra da 21. koridordan sola. Ardından tecrit girişine rapor ver.
Then, I have the worst one... the prison where I'm usually living in, and there's all these people, right, and they're talkin and talkin'and talkin'.
En kötü olan da genelde kafamın içinde yaşadığım hapishane. Bir sürü insanın olduğu konuşup, konuşup, konuşup gerçeğin ne olduğuna karar veremedikleri.
Hey, next time, do me a favor, right, just do it the old-fashioned way and cum all over my face and then leave, okay?
Bir dahaki sefere, bana bir iyilik yap. Eski tarzda işini bitir ve direk suratıma boşalıp git, tamam mı?
Then we have a deal, right?
Anlaştık o zaman, tamam mı?
Well, look, I've changed since then, all right?
Bak, o zamandan beri değiştim, tamam mı?
All right, okay, then. We'll need cooperation for the L.A.P.D. to adequately guard this service.
Bu törende layıkıyla koruma sağlaması için Los Angeles Emniyeti'yle iş birliği yapmanız gerek.
All right, and then I'll be on my way.
- Sonra da hemen gideceğim.
Right, but if Ryan was the real target here, then why didn't the unsub go after him after he finished with Jessica?
Pekı ama asıl hedef Ryan ıse neden şüphelı Jessıca'yı öldürünce peşıne düşmedı?
All right, then.
Anlatayım o zaman.
But when the government got involved and the army came, then it just became a right or wrong.
Fakat hükümet işin içine girince ve ordu gelince doğru da olsa, yanlış da olsa savaş başladı.
You'd have a driver, and then you'd have a shotgun driver sitting right there with a shotgun ready to take on whoever there was.
Bir sürücü ve sürücünün yanında oturan silahlı bir adam olurdu. Kim olursa olsun yere indirmeye hazırdı.
The train's gonna come around a nice tight bend, then it goes up a ridge, which is nice,'cause it's gotta slow down considerable right here.
Tren keskin bir virajın etrafında dönecek. Sonra tepeye tırmanacak, ki bu iyi bir şey. Çünkü tam burada yavaşlayacak.
Yeah, right up until he sent me to a lab to help, and then that thing walked in through the mirror.
Beni laboratuvara yardım etmem için gönderdiği ana kadar. Sonra o şey aynanın içinden çıktı.
But if you feel that you weren't into it anymore, then you did the right thing.
Ama, onun içinde olduğunu hissetmezsen doğrusunu yapmalısın.
All right, she's probably got some guy that she's meeting at visitation, and he kisses her all long and passionate, but then instead of slipping her the tongue, he's slipping her a packet, see?
Muhtemelen ziyaretine bir herif geliyor ve uzun, tutkulu bir öpücük konduruyor. Ancak dilini uzatmak yerine paketi uzatıyor, anladın mı?
All right, then.
Tamam o zaman.
All right, then, everyone settle down.
Tamam o zaman, herkes bir sakinleşsin.
You know, if that was the right left, then this is Maryasis.
Eğer doğru yerden sola döndüysek o hâlde burası Maryasis.
- Then we'll leave, all right?
- O zaman gideriz, tamam mı?
All right. So, she starts straddling me, and my hands are just all over her. And then suddenly, we just stop and look at you.
Pekâlâ üstüme çıkmaya başlıyor ve ellerim onun vücudunda geziyor.
So if I'm right about the microwaves being their carrier frequency, then this should blast the strigoi with white noise, and drown out all the communication it's getting.
Yani, mikrodalgaların kendi taşıyıcı frekansları olduğu konusunda haklıysam bu beyaz gürültü yayarak Strigo'yi durdurmalı ve aralarındaki bütün iletişimi yok etmeli.
All right then.
- Peki o zaman.
Well, then, you're right ;
O zaman sen haklısın.
All right, then I'ma get back to work, all right?
Pekâlâ, işe dönmem gerekiyor benim.
And then this minivan, it pulls up on our right, and all of a sudden, it was like bam!
Sonrasında bu minivan sağımıza geçti ve sonra bum!
Listen, right now, it's about getting those two convicts, but then you and I need to have a talk about exactly what happened on that bridge.
Dinle, şu anda o iki suçlunun peşindeyiz ama daha sonra o köprüde tam olarak ne olduğu hakkında konuşmak istiyorum.
Well, if you're going back and forth, then you might as well stay there, right?
Eğer gidip gelebiliyorsan orada da kalabilirsin, değil mi?
All right, follow me, then.
Pekâlâ, benimle gel.
Wait, so if that app gives you eyes and ears all over the city, then why don't you use it to find the next Ms. Right?
Madem bu uygulama sayesinde bütün şehirde gözün kulağın oldu kendine yeni bir manita bulmak için kullansana?
And if I don't do this thing here, then they right about me.
Ve eğer bunu yapmazsam, benim hakkımda yanılmamışlar demektir.
All right, then let's find Zoom fast.
Pekala, o zaman Zoom'u çabuk bulalım.
All right. I have one question for you, then.
Tamam, o zaman sana bir sorum var
Then I might as well turn around right now and go back.
O zaman dönüp geri gideyim daha iyi.
You fight and claw to get out of someplace to give your children a better life, and then they grow up and go right back to the place you ran from.
Çocuklarınıza daha iyi yaşam sunmak için canla başla uğraşıp bir yerden ayrılıyorsunuz, sonra onlar da büyüyünce aynı yere geri dönüyor.
Then you get to go home, right?
Sonra da evine dönebileceksin, değil mi?
Well, all right, then.
Pekâlâ, o zaman.
Then you're leaving us, right?
- Bizi burada bırakıyorsun, öyle mi?
You know, I think Cisco's right, and if I'm saying we need a break, then you know it's serious.
Cisco haklı ve ben araya ihtiyacımız var diyorsam durum gerçekten ciddidir.
then 34485
then nearly 94
then don't 282
then you're an idiot 17
then what 1564
then prove it 86
then you're wrong 16
then i'm leaving 17
then you know 40
then it's a date 18
then nearly 94
then don't 282
then you're an idiot 17
then what 1564
then prove it 86
then you're wrong 16
then i'm leaving 17
then you know 40
then it's a date 18
then i 166
then you 156
then i'll wait 16
then leave 77
then do it 228
then it's settled 125
then you're right 18
then i will 133
then yes 211
then you die 16
then you 156
then i'll wait 16
then leave 77
then do it 228
then it's settled 125
then you're right 18
then i will 133
then yes 211
then you die 16