English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Then nearly

Then nearly translate Turkish

323 parallel translation
I mean, speaking for myself, I got out of school, got married... and then nearly 20 years went by, dull, uneventful years.
Kendi adıma konuşacak olursam okulu bitirdim, evlendim... yaklaşık 20 sıkıcı ve hareketsiz yıl geçti.
I nearly abandoned the search then.
Az kalsın takibi bırakacaktım.
nearly knocks himself out, then he gets up and comes to pay his respects, with the General.
Asker neredeyse bayılır gibi oluyor, sonra ayağa kalkıp General'e saygısını sunmaya geliyor.
And then he nearly poked out a neighbour's eye with the tree!
Bir ağaçla komşusunun neredeyse gözünü çıkaracaktı!
She won't be nearly as comfortable with me... Well then why does she...
Benim odam berbattır.
Then our journey is nearly over.
Demek yolculuğumuz bitmek üzere.
Nearly got you then, though.
Az kalmıştı!
You let people flatter you as heir to this house, then went and smeared mud on all our faces, getting one of the young men hurt, and nearly getting arrested.
Sen insanların, seni bu evin mirasçısı olduğa dair pohpohlamasına izin verdin, sonra gittin ve bizlerin yüzlerini lekeledin, Gençlerden birini yaraladın, ve neredeyse yakalanıyordun.
Nearly a year... over by Stalingrad where I lived, and then on the Champs Elysees after I'd bought a car with my money.
Yaklaşık bir yıl. Stalingrad metrosunun oralarda, çünkü evim oradaydı. Sonra da Champs Elysees'de.
Because even then, it was the only way to conquer the resistance of the people... and after that, the Portuguese exploited the island in peace... for nearly 300 years.
Çünkü o zaman bile, halkın direnişini yenmenin tek yolu idi ve ondan sonra Portekizliler, adayı huzur içinde sömürdüler ; yaklaşık 300 yıl boyunca.
And then quite recently, the Kenyan minister for agric. and fish, fell nearly 12 miles, during a Nairobi debate in parliament ; although this hasn't been ratified yet.
Kenya Tarım Bakanı Nairobi'de parlamento tartışması sırasında 20 km kadar düştü fakat bu doğrulanmadı.
I nearly didn't make soup. Then I thought : is a meal without soup really a meal?
Çorba yapmayacaktım, ama sonra dedim ki çorbasız bir yemek, yemek sayılır mı hiç?
He wasn't really much like a king, not nearly as much as you, but then none of them were.
Aslında pek krala benzemiyordu. Senin kadar bile benzemiyordu ama zaten hiçbiri benzemiyordu.
'And then, one day,'nearly 2,000 years after one man had been nailed to a tree'for saying how great it would be to be nice to people for a change,'a girl sitting on her own in a small café in Rickmansworth
Ve sonra, bir gün, insanlara iyi davranmanın ne kadar güzel olacağını söyleyen bir adamın bir ağaca çivilenmesinden yaklaşık 2000 yıl sonra,
Then since nearly ten weeks have elapsed, it is not unfair to suppose then that the treaty for some reason has not reached them.
Yaklaşık on haftadan beri, bazı nedenlerden dolayı onlar da anlaşmaya ulaşamadılar.
Carla Emmons swears one nearly ran into her house and then went flying off.
Carla Emmons bir tanesinin neredeyse evine girdiğine ve... sonra uçup gittiğine yemin ediyor.
He wasn't nearly as ugly then.
O zaman bu kadar çirkin değildi.
If not very nearly dead, then very actually dead.
Hemen hemen ölü olmasa da, aslında fazlasıyla ölü.
Then he nearly killed me.
Sonra neredeyse beni öldürüyordu.
You stick me in mothballs for nearly a decade, and then you sell off my parts like I'm inventory for Manny, Moe and Jack.
Neredeyse 10 yıldır beni bir depoya kapattın,... ve sonra parçalarımı Manny, Moe Jack envanteri gibi elden çıkardın.
Then your ship appeared. We nearly hit you.
Sonra da geminiz ortaya çıktı, neredeyse size vuracaktık.
It nearly killed her then.
O zaman neredeyse onu öldürüyordu.
Nearly got him then.
Neredeyse yakalıyorduk.
If Tooms gets away now, then the next time he takes a life, you'll be nearly my age.
Eğer Tooms şimdi elinizden kaçarsa,... bir sonraki cinayetini işlediğinde neredeyse benim yaşımda olacaksınız.
Then, after we nearly lost Lorna, I took om.
Sonra, Lorna'yı kaybetmenin eşiğindeyken, ekipten ayrıldım.
Why then have your governments recalled nearly all of your ships?
Neden hükümetleriniz gemilerinizin neredeyse tamamını geri çekti?
He had been left for dead by other climbers, and then, nearly blind, his hands literally frozen solid, Beck stood up, left his pack, and desperately tried to walk.
Diğer dağcılar tarafından ölüme terk edilmişti sonra, neredeyse kör, elleri tamamen kaskatı kesilmiş olarak Beck ayağa kalktı, sırt çantasını bırakıp umutsuzca yürümeye çalıştı.
And it's always nearly black and then...
Neredeyse siyah olur ve o zaman...
Then, nearly always on the third day, the parents begin to lose patience.
Sonra, neredeyse üçüncü gün anne babanın sabrı tükeniyor.
I saw Backer nearly shredded and then it knocked me down.
Backer'ın bedenini doğruyordu. Sonra o şey beni yıktı.
Lost for nearly two years, then found.
Neredeyse 2 yıl kayıptı, sonra bulundu.
Well, mission nearly accomplished then?
Görev neredeyse tamamlandı sayıIır, ha?
Then he uses it and nearly gets busted at an arcade, and now this.
Sonra bu gücü kullandı nerdeyse pasajda yakalanacaktı ve şimdi de bu.
Then there were times when we nearly forgot that we were human beings.
Ve daha sonra, bazı zamanlarda, nerdeyse insan olduğumuzu bile unutuyorduk.
'If Mimas nearly got bashed up to bits,'then very likely other satellites did get smashed up.'
Mimus parçalara ayrılacak kadar sert darbelere maruz kaldıysa gerçekten parçalanmış bir uydu da söz konusu olabilir.
I nearly killed myself the last 5 years... to get it, and then lose it, just like that. I don't want to lose it.
Kaybetmek istemiyorum.
But then you think how terrible it would have been if you'd laughed out loud in the middle of the minute silence... and soon you nearly do it again, only this time it's a bigger laugh.
Ardından, bir dakikalık saygı duruşunda gülmenin ne kadar korkunç bir şey olduğunu düşünürsün ve tam gülecekken kendini tutarsın. Ancak bu defaki daha büyük bir kahkahadır.
And then you think how awful this bigger laugh would have been. And so you nearly laugh again, only this time it's a very big laugh.
Sonra bu büyük kahkahayı atmış olsaydın ne kadar korkunç olacağını düşünürsün ve gülme geri döner.
Artie wasn't as experienced back then or nearly as neat.
O zamanlar Artie deneyimli ya da bu kadar titiz değildi.
We were together nearly two years, then he dumped me for a 22-year-old stand-in he met on location.
Neredeyse iki yıldır beraberdik, ve beni sette tanıştığı 22 yaşındaki bir aktör için terk etti.
Then I didn't see the sun or the stars again for nearly ten years.
Sonra yaklaşık 10 yıl boyunca güneşi ve yıldızları görmedim.
He was nearly broken then I didn't go near him for the rest of the day He mumbled into his camera
O zamanlar bundan dolayı neredeyse yıkılacaktı onu o gün rahat bıraktım daha sonra kamerasına uzun bir süre bir şeyler mırıldandı.
She then deposits it in a burrow, where it stays and grows for nearly seven months.
Sonra onu 7 ay kalıp büyüyeceği bir deliğe yerleştiriyor.
Then he shook his finger and went on, "But I'd have you guys remember, the British have been trying these tactics for nearly four years and they ain't done much damn good!"
Sonra parmağını sallayarak, "Ama siz beylere şunu hatılatmak isterim ki..." ... İngilizler bu taktikleri neredeyse 4 senedir deniyorlar.... " ... ve çok iyi şeyler yapamadıkları da ortada"
But then I called you on the phone... and that was the day that Jesse was very nearly killed by that car.
Sonra seni aradım. Ve o gün Jesse'nin neredeyse arabayla ezildiği gündü.
But then, nearly 300 Islamists, including Zawahiri were put on trial in a pavilion in Cairo's industrial exhibition park.
Sonra, Zevahiri'nin de içlerinde bulunduğu yaklaşık 300 İslamcı Kahire'nin endüstri ürünleri parkındaki bir pavyonda yargılandılar.
Count Olaf forced me to write that will, and then it nearly killed me to add in all those grammatical errors.
Kont Olaf o vasiyeti yazmam için beni zorladı ve o gramer yanlışlarını eklemem için beni neredeyse öldürecekti.
Then came Cheyenne, the Magic City of the Plains, nearly halfway between Omaha and the shores of California.
Ardından, çayırların büyülü kenti Cheyenne geldi. Omaha ile Kaliforniya sahillerinin yaklaşık ortasındaydı.
God damn it. You count the damn few times that we have been together in nearly 20 years and you measure the short fucking leash you keep me on and then you ask me about Mexico and you tell me you'll kill me
Neredeyse 20 yıldır beraberiz ve lanet olsun, bazen yılları hesaplardın bana taktığın o kısacık tasmanın uzunluğunu hesapla önce!
I stole the meat from the safe and then I crept out into the front. I nearly got caught red-handed because Letty came back early.
Dolaptan eti çaldım ve ön kapıdan çıkarken az kalsın suçüstü yakalanıyordum, çünkü Letty erken dönmüştü.
Then I found a young Neo-Gotham couple with psychological profiles nearly identical to those of Bruce's parents.
Ardından genç ve yeni, Gotham'lı bir çift buldum, psikolojik profilleri, neredeyse Bruce'un kaybettiği ailesiyle birebirdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]