Righteousness translate Turkish
520 parallel translation
He restoreth my soul. He guideth me in the paths of righteousness.
"İçimi tazeler, adı uğruna bana doğru yollarda kılavuzluk eder."
He leadeth me in the paths of righteousness for His name's sake.
" O'nun adı, uğruna doğruluğun yolunda gitmemi sağlayandır.
He leadeth me in the path of righteousness, for his name's sake.
Adı uğruna bana doğru yollarda öncülük eder.
" he leadeth me in the paths of righteousness for his name's sake.
Onun adı aşkına... " "... beni doğru yola iter.
You better sip a warm lemonade before you break out in righteousness.
Pisman olmadan önce sicak bir limonata için.
In righteousness shall thou be established... "
Doğrulukla pekişeceksin... "
He leadeth me in the paths of righteousness, for His name's sake.
Kendi ismi uğrunda, doğruluk yollarına yöneltir beni.
Hail the Son of Righteousness
Selamlar olsun Tanrının oğluna
More shame to you then, that you should lead my son away from righteousness!
O halde oğlumu doğru yoldan saptırırsanız utançınız daha büyük olur.
He leadeth me in the paths of righteousness for his namesake.
O'nun adına beni doğruluk yoluna sevk eder.
Righteousness shall rise like a mighty river.
Doğruluk, güçlü bir nehir gibi yükselecek.
Seek righteousness.
Doğruluk yolunda ilerleyin.
Listen to her, with her righteousness.
Onu dinleyin, onun yalanlarını.
He leadeth me in the paths of righteousness, for his name's sake.
Beni adı uğruna doğrunun yoluna yöneltti.
"Blessed are they which do hunger after righteousness." Is that it?
"Doğruluk için açlık çekenler kutsanmıştır," öyle mi?
Hunger and thirst after righteousness. Yes, sir. That's it.
"Doğruluk için açlık ve susuzluk çekenler." Evet efendim.
I can't stand all his righteousness.
Doğruculuğuna katlanamıyorum.
Micah, you've chosen to go far afield from righteousness.
Micah, doğruluk için uzaklara gitmeyi seçtin.
Grant me through righteousness the increase of my kingdom, never to be destroyed.
Adaletle, krallığımı büyütmemi bahşet bana asla yok olmasın.
A neat sort of righteousness.
Adil olmanin güzel bir türü.
If righteousness be on thy side,
İyilerin tarafında yer alırsanız,
And we beseech thee... give us that due sense of all thy mercies... that our hearts may be unfeignedly thankful... and that we show forth thy praise not only with our lips... but in our lives... by giving up ourselves to thy service... and by walking before thee in holiness and righteousness all our days.
Rahmetini bize vermen için sana yalvarıyoruz ki kalplerimiz sevginle dolsun ve sana olan bağlılığımızı sadece dudaklarımızla değil kendimizi hizmetine teslim ederek ve senin yolunda doğruluk ve adaletle yürüyerek gösterebilelim.
He leadeth me in the paths of righteousness for his namesake.
Adı uğruna bana doğru yollarda öncülük eder.
Shall we say, an English passion for converting the wicked to the paths of righteousness.
Kötü birinin doğru yola sapmasını sağlayan İngiliz bir tutkusu da diyebiliriz.
So arm thyself with this enchanted shield of virtue... and this mighty sword of truth, for these weapons of righteousness will triumph over evil.
Bu yüzden, bu tılsımlı Fazilet Kalkanı ve Hakikat Kılıcı ile kendini koru. Doğruluğun bu silahları, kötülük karşısında zaferi sana getirecektir.
We are simple folk who seek only to live in brotherhood and peace, to cherish our loved ones, to teach our children the ways of righteousness and of the Lord.
Bizler kardeşlik ve barış içinde yaşamak isteyen, sevdiklerini bağrına basan, çocuklarına tanrının ve doğrunun yolunu öğretmeye çalışan basit insanlarız.
It calls up a picture of the prosecution astride a white horse ablaze in the uniform of a military colonel, and with all the forces of right and righteousness marshalled behind him.
Hemen arkasında, seferber olmuş doğruluk ve haklılık güçlerinin takip ettiği, albay üniforması ve beyaz atıyla ışıldayan bir savcı görüntüsü çağrıştırıyor.
He guideth me in the paths of righteousness for his name's sake.
Kendi ismi uğrunda beni doğruluk yollarında güder.
Thus, you are ready, to give up all, to lose everything, only to prove your unshakable righteousness?
O zaman haklılığınızı kanıtlamak için her şeyinizi kaybetmeye hazır mısınız?
Or the righteousness of our cause and our ideals?
Ya da davamında doğruluk ve ideallerde.
"He leadeth me in the paths of righteousness " for his namesake.
Adı uğruna bana doğru yollarda öncülük eder.
All the words of my mouth are in righteousness.
Ağzımdan çıkan tüm sözler doğruluktan yanadır.
Then let us lead you on the path of righteousness.
O zaman sana doğruluk yolunu bulmanda yardım edelim.
"He leadeth me in the paths of righteousness for his name's sake."
Onun kutsal adına beni dürüst yollara sevkeder.
He shall judge thy people with righteousness, thy poor with judgment.
Rab, senin halkını doğrulukla, mazlum kullarını adilce yargılasın.
Deliver me in thy righteousness.
Adaletinle kurtar beni.
Blessed are they which are persecuted for righteousness'sake.
Ne mutlu, doğruluk yolunda zulüm görenlere.
Blessed are they which do hunger after righteousness for they shall be filled.
Ne mutlu doğruluğa aç olanlara, çünkü onlar doyurulacaklar.
He leadeth me in the paths of righteousness.
Bana doğruluk yolunda öncülük eder.
While I ate the bread you earned in the wars, and rode the horse you gave me, and lived in the shadow of your sickening righteousness, because the Duke smiled on you!
Senin savaşarak getirdiğin ekmeği yerken..... ve senin bana verdiğin ata binerken..... ve senin hastalıklı doğruculuğun altında yaşarken... Dük senin yüzüne gülümsüyordu.
The way he explained things, the path of righteousness became clearly defined.
Bana anlattığı şeyler, tamamen dürüstlük yoluna yönelmemi sağladı.
" He leadeth me in the paths of righteousness for his name's sake.
" Onun çizdiği doğruluk yolunda bana kılavuzluk eder.
In the name of righteousness and love, ye shall have hate.
Doğruluk ve sevgi adına nefret etmek zorundasın.
Together we shall purge this grief from your soul and release your true spirit as we search a path to righteousness.
Birlikte ruhundan bu acıyı silelim ve doğruluğa giden yolu ararken gerçek ruhunu da ortaya çıkaralım.
"'Blessed are they which do hunger and thirst after righteousness...
"'Doğruluk için açlιk ve susuzluk çekenler kutsanmιştιr...
"'Blessed are the persecuted for righteousness'sake...
"'Doğruluk uğruna zulüm görenler kutsanmιştιr...
Instead of uniting the good people of this nation with righteousness and peace which would have been a glorious and Christian thing to have done what do I find?
Bu ulusun güzel insanlarını dürüstlük ve barışla birleştirerek yapacağınız Hristiyanlığa layık muhteşem bir iş yerine ne buluyorum?
It's worth it a million times over to be pure and good, to walk in the paths of righteousness.
Saf ve temiz oImak, dogruIuk yoIunda iIerIemek herseye miIyon kere deger.
For with the heart... man believeth unto righteousness... and with the mouth... confession is made unto salvation.
Biri kalbiyle dürüstlüğe... inanırsa... ağzıyla kurtuluşu için... günah çıkarır.
Ladies... I intend to steer you back to the path of righteousness.
Hanımlar sizleri doğruluk yoluna yöneltmek niyetindeyim.
A sovereign should not stray from the path of righteousness if he can help it,
Bir hükümdar, mümkün olduğu kadar iyilik yolundan sapmamalı...
right 138679
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847